Vatandaş seçim sandığına giderken neden dükkanını kapatmak zorunda kaldığının, neden işsiz ve yoksullaştırıldığının farkında olabilecek mi? Acaba bunları vatandaş dört buçuk senedir uygulanan iktisadi ve siyasi politikalara bağlamıyor mu? Bunun altında siyasi iktidar gerçeği yok mu? Sandığa giderken seçmen işsizliğinin ve yoksullaştırılmasının farkında olmadan mı rey kullanacak?
Ülkeyi yönetenlerin ve onların yakınlarının sebep olduğu yolsuzlukların kendisini fakirleştirdiğini düşünmeyecek mi? Yoksa bunları yapanları becerikli görüp tebrik mi edecektir? Yolsuzluklara yeni yolsuzlukların katılmasının, yağmanın artmasının teşvikçisi mi olacaktır?
Ahlâki değerlerdeki bozulmanın sebebini hayali bir AB sürecinde meselâ zina yasasının değiştirilmesine bağlamayacak mıdır? Anadolu’ya yönelen haçlı saldırısının sebebini, kilise evlerinin açılmasına sebep olan yasa ve yönetmenlik değişikliklerinde görmeyecek midir? Kıbrıs’ta ülkesinin ve menfaatlerinin misafir konuma düşürüldüğünü, Irak politikasının iflas ettiğini, kırmızı çizgilerinin uçup gittiğini düşünmeyecek midir? “ABD’nin Orta Doğu’daki başarısı Türkiye’nin de başarısıdır” diyecek kadar gaflet içinde olan iktidar mensuplarını ödüllendirecek midir? Artan bölücü terörün ve azalan can ve mal güvenliğinin sebeplerini iktidarda aramayacak mıdır? Hırsızlık, gasp, kapkaç ve tehditle ilgili suçlarda %100’lere varan artışın sebebi muhalefet midir? Vatandaş Barzani’yi bu kadar niye şımarttın demeyecek midir? O’nun şirketlerine ve ekonomik çıkarlarına niye mani olmuyorsun diye sormayacak mıdır? Irak’ın Kuzeyine müdahale etmeni engelleyecek neler yaptın demeyecek mi? “Anadolu sadece bizim değildir”, “Türkiye sadece Türklerin değildir”, “Türk değil Türkiyeliyiz” saçmalamaları ve milli kimlik inkarına insanları sürükleyecek ölçüde bir ötekileştirme bu ülkenin vatandaşını hiç etkilememiş midir? Malûm petrol yasasını, bankaların ve bir daha yerine konması mümkün olmayan dev sanayi kuruluşlarının yabancılara peşkeş çekilmesine dur demeyecek midir? KOBİ’lerin geleceği ne olacak? Hrant Dink’in cenazesinin Ermeni militanlığına dönüşmesine neden müsaade ettin demeyecek midir?
Dış borç ve artan cari açığın dış politika dahil her şeye koyduğu ipoteği sormayacak mıdır? Yüksek yargı kuruluşları, milli kurumlar ve Ordunla neden kavgalısın demeyecek midir? Şehidine son görevini yapan vatandaşının haklı isyanına neden engel oluyorsun sorusunu sormayacak mıdır? Oyu benden, emri dışarıdan alıyorsun sorusunu yönetmeyecek midir? Dış ilişkilerde milli gurur ve haysiyetimi geri ver demeyecek midir? Yabancılara toprak satışı ve Yeni Vakıflar Yasası nedir diye sormayacak mıdır? Brüksel’e bu ölçüde sadakatin sebebini araştırmayacak mıdır? Ülke çıkarlarını korumak ne zamandan beri dünyadan kopma, statükoculuk ve Baasçılık oldu demeyecek midir? Ders kitaplarından yapılan çıkarmaların sebebini öğrenmek istemeyecek midir?
Yoksa, pehlivan tefrikasına dönen kısır bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ve iktidarın TBMM’deki çoğunluğuna rağmen çözmek istemediği türban tartışmaları ile mazot fiyatına kilitlenmiş sözde seçim propagandasına mı esir olacaktır?
Türkiye’nin gündemi ne ise onlar tartışılmalıdır. Bu çizgiye siyaseti çekmek aslında muhalefetin işidir. Ancak, muhalefet partilerinden bazıları daha liberal mi, yoksa muhafazakar mı olduklarına karar verememişlerdir. Milletvekili aday listelerinin tepelerine yerleşen bazıları, sayısal loto zengini gibi şaşkın ve partilerine yabancıdırlar. Dahası kendilerini o partiden görmemektedirler.
Muhalefet partilerimizin bir kısmının AB ve ABD ile olan ilişkileri de açık ve belirli değildir. Anlaşılan sadece Barzani’den diğer bütün dış güçlere kadar iktidarı destekleyenlere bazı muhalefeti de ilâve edebiliriz.
AB’de ilgi çekici gelişmeler oluyor. İki yıl önce Fransa ve Hollanda’da yapılan halk oylamaları ile AB Anayasası reddedilmişti. Yeni AB Antlaşması eskisine benziyor. Üye ülkelerde birçok konunun referanduma götürülmeden milli hükümetlere bırakılması isteniyor. Polonya, Hollanda, Çek Cumhuriyeti, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler milli çıkarlarını Avrupa çıkarlarının önüne koymaktadırlar. Bazıları ise, tersini düşünerek her şeyi Brüksel’e bırakmak niyetindedirler. Biz ise; gözü kapalı bir AB yolculuğuna devam ediyoruz. Mili çıkarlarımız bizi fazla ilgilendirmiyor. Yeter ki bizi bir an evvel içeri alıversinler.