Dün (2 Mart 2023), “Altılı Masa” diye
maruf Millet İttifakını oluşturtan partilerin genel başkanları Saadet
Partisi’nin ev sahipliğinde bir araya geldiler ve kapalı kapılar ardında
saatlerce süren toplantının ardından İttifak’ın cumhurbaşkanı adayının kim
olduğu konusunda ortak karara vardıklarını ve bu ismi 6 Mart günü
açıklayacaklarını üstelik imzalı bir belgeyle kamuoyuna duyurdular.
Kulislerden sızan bilgi üzerinde
anlaşılan ismin Kılıçdaroğlu olduğu yönünde.
Kılıçdaroğlu her ne kadar benim için
kesinlikle oy verilebilecek bir isim olsa da seçimi kazanabilecek bir isim
değil. O nedenle muhalefetin adayının Kılıçdaroğlu olması demek, Erdoğan’ın ve
partisinin bir dönem daha Türkiye’yi yönetmesi demek. Ancak Türkiye’nin Ak Parti’yi
bir dönem daha sırtında taşımaya takati yok.
Altılı masanın belirlediği adayla ilgili
olarak hem adayın belirlenmesi usulünde ilkesel olarak, hem de adayın ismi
konusunda yanlışlar var.
İlkesel yanlış, böylesine hayati bir
kararın kendi teşkilatlarına ve seçmenlerine kulak tıkayan altı kişi tarafından
belirleniyor olmasında. Halbuki bu altı parti, il/ilçe seçim kurullarının
gözetiminde ortak bir ön seçim veya temayül yoklaması yapmalı, Cumhurbaşkanı
adaylığı için kimi görmek istediklerini kendi üyelerine sormalılardı.
Böylelikle hem rüştünü ispatlamış bir isim aday olarak gösterilir, hem
sorumluluk seçmenle paylaşılmış olur, hem de gerçekten demokratik bir yöntem
ortaya konularak diğer partilere fark atılmış olurdu. Ama altısının da
mayasında demokrasiye inanmak, kendi
teşkilatına ve üyelerine değer vermek gibi bir yaklaşım olmadığı için buna
tenezzül dahi etmediler.
İsim konusundaki yanlış ise,
Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında hiçbir şansı olmamasında. Halbuki aynı
CHP’de seçimi kazanabilecek iki tane pırlanta gibi isim var. Erdoğan gibi son
derece güçlü bir ismin karşısına Kılıçdaroğlu’nu çıkarmak, Real Madrid maçına
çıkarken Messi’yi tribüne oturtup Sabri’yle çıkmaya benziyor. Olasılıklar
matematiksel olarak ortaya konduğunda böyle bir tabloda seçimin kazanılması
ihtimali yüzde sıfır virgüllerle ifade edilebilecek oranlardadır.
Gordion’un Düğümü’ne dönen bu problemi
tek bir hareketiyle çözebilecek tek isim ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral
Akşener. O nedenle yazının bundan sonraki tek muhatabı “Meral Abla”dır.
Kıymetli Ablacm,
Gelinen bu noktada önünüzde iki seçenek
var. Ya konfor alanınızı terk etmeden, altılı masayla son derece uyumlu bir
şekilde Kılıçdaroğlu’nu aday olarak çıkartır, Cumhurbaşkanlığı seçimini
Erdoğan’a hediye eder ve siz de ahir siyasi ömrünüzü muhalefet partilerinden
birinin genel başkanı bir milletvekili olarak tamamlarsınız. Ya da risk alıp
ateşten gömleği giyer, altılı masayı ve oyunu bozar, Mansur Yavaş veya Ekrem
İmamoğlu’nun aday olarak çıkartır, bu iktidarı değiştirir ve Türk milletinin
gönlünde bir efsane olarak yerinizi alırsınız.
Mevcut halde 2028’de seçim olup
olmayacağını bilmiyorum. Ama 2028’de bir seçim olsa bile sizler o seçimde
siyaset sahnesinde zaten olmayacaksınız. O nedenle Türkiye için değil, kendi
siyasi kariyeriniz için bile bu ruleti oynamaya değer. Çünkü hiçbir şey
yapmazsanız zaten kazanamayacaksınız.
Sevgi ve Saygılarımla…