Kıbrıs Konusunda Rumlar Hala Takılmış Plak!

86

        27-29 Nisan 2021 Tarihleri arasında BM
öncülüğünde Cenevre’de yapılan 5+1 gayrı resmi Kıbrıs konferansı sona erdikten
sonra KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar ile Türkiye Dışişleri Bakanı Sn. Mevlüt
Çavuşoğlu,  ortak basın toplantısı
düzenleyerek şu hususlara dikkat çekmişlerdir:

        Sn.Tatar, burada yaptığı konuşmada:

   “Rum Kesimi’nin amacı, Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin devamı ve anayasal değişiklikle Kıbrıslı Türklerin buna yama
edilmesidir. Eşitliğe dayalı ve eşit statü tanınmadan eski şartlarda masaya
oturmamız ve resmi görüşmelere başlamamızın anlamı olmaz” diyerek
görüşlerini açıklamış.

       Sn. Çavuşoğlu ise:

     “KKTC’nin egemen eşitliğe dayalı iki
devletli çözüm önerisine çok güçlü bir şekilde destek vermeye devam edeceğiz”
değerlendirmesinde bulunarak, Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis’in
toplantıya yeni bir vizyon getiremediğine dikkat çekerek, “Takılmış plak gibi eski söylemlerini tekrarladı. KKTC’nin bağımsızlığı, egemenliği ve eşitliği konusunda
ödün vermeyeceğiz” demiştir.

       Bu görüşmelerde KKTC Cumhurbaşkanı Sn.
Tatar’ın BM Genel Sekreterine sunmuş olduğu 6 maddelik yeni öneriler paketi
bence bu toplantının en önemli, en çarpıcı gelişmesidir.

 O maddelere kısaca bakalım:

1-Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin iki tarafın eşit
uluslararası statüsünün ve egemen eşitliğinin güvence altına alındığı bir
kararı kabul etmesi için inisiyatif alacaktır. Böyle bir karar, mevcut iki
Devlet arasında iş birliğine dayalı bir ilişki kurulması için yeni bir temel
oluşturacaktır. ​​​​​​

 2-
Yukarıda belirtilen düzenlemeyle iki tarafın eşit uluslararası statüsü ve
egemen eşitliği sağlandıktan sonra, BM Genel Sekreteri himayesinde karşılıklı
olarak kabul edilebilir bir iş birliği anlaşması oluşturmak için sonuç odaklı
ve belli bir zaman aralığına dayalı müzakerelere başlayacaklardır.

 3-
Müzakereler, iki bağımsız Devlet arasındaki gelecekteki ilişkilere, mülkiyet,
güvenlik ve sınır düzenlemesinin yanı sıra AB ile ilişkilere odaklanacak.

 4-
Müzakereler, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin yanı sıra uygun olduğu
hallerde, gözlemci olarak AB tarafından desteklenecektir.

 5-
Herhangi bir anlaşma bağlamında, iki Devlet karşılıklı olarak birbirini
tanıyacak, üç Garantör Devlet bunu destekleyecektir.

 6- Bu
müzakereler sonucunda varılacak herhangi bir anlaşma, iki Devlette ayrı olarak
eşzamanlı referandumlarda onaya sunulacaktır.

       Yukarıda sıraladığım hususlar, Kıbrıs Türk
tarafınca masaya ilk kez getirilmektedir. Aslında bu maddeler, görüşmeler
öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’ın ifade etmiş olduğu yeni çözüm
önerisinin de esaslarını teşkil etmektedir.

        Sn. Ersin
Tatar’ı bu öneriler paketini kararlı bir biçimde hem Rum tarafının, hem de
Yunanistan ve İngiltere Dış İşleri Bakanlarının önüne koyduğu için tebrik etmek
gerekir. Sn. Tatar Kıbrıs Türk Halkının bugüne değin savunulmaktan hep
kaçınılmış hak ve hukukunu, bu altı maddelik öneri ile muhataplarına
iletmiştir. Ayrıca bu öneriler paketi tüm dünya basınında da yer alarak Kıbrıs
Türk’ünün sesi dünyanın her yerinde duyulmuştur.

         Bu esaslar, bundan böyle ‘’Birleşik Kıbrıs’’
sonucuna giden ‘’Federasyon’’ önerisinin bir daha görüşmeler masasında
olmayacağının da çok net ifadesidir.

        Türkiye’nin
de desteklediği bu öneriler paketinin, GKRY lideri Bay Anastasiadis tarafından
kabul görmeyeceği kesindir.

     Zaten Rum tarafının hala Kıbrıs
Cumhuriyetini savunması, Kıbrıs Türklerini anayasal bir değişiklikle bu
cumhuriyete yama etmek görüşünden vazgeçmemeleri de bundandır.

      Yani
GKRY lideri takılmış/bozuk bir plak gibi hep aynı şeyleri tekrarlamakta, ‘’Hep
Rumlara, Hep Rum Tarafına’’ demektedir.

      Artık yolun sonu gözükmüştür. 1960 yılında
kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini 1963 yılında ‘’Kanlı Noel’’ olaylarıyla ortadan
kaldıran, 15 Temmuz 1974 darbesi ile Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlamaya
kalkan Rumlar, bundan böyle ne adada, ne de AB üyeliğini kullanarak Doğu
Akdeniz’in enerji yatakları üzerinde türlü Bizans oyunları oynayamayacaklardır.

      Ancak
şu hususun altını kalın çizgilerle bir kez daha çizmek gerekirse; adanın
yönetimi Rum tarafına geçmedikçe, GKRY hiçbir çözüm önerisine evet
demeyecektir.

      Böyle bir sona ne Türkiye, ne de KKTC evet
demeyeceğine göre, bundan sonrası için atılacak adım; 1983 yılından beri adanın
kuzeyinde yaşayan KKTC’nin tanıtılması için Türkiye’nin çalışmalara başlaması
gerçeğidir.  

      Bir 60 yıl
daha beklenmeyeceğine göre hayata geçirilecek bu gerçek, yıllardan beri
süregelen Kıbrıs anlaşmazlığına da son verecektir.

    Sözün
özü 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Kıbrıs konusunda Türk tarafı Cenevre’de
tarihi bir adım atmıştır.

Önceki İçerikBizi Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktınız
Sonraki İçerikÖ t ü k e n’ d e n K ı r ı m’ a Türk Dünyâsı Kültür Târihi
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.