Kadına Karşı Terör

100

Gün geçmesin ki; gazetelerde, televizyonlarda ve internet sitelerinde kadınların vahşice  öldürüldüklerini okumayalım, duymayalım ve görmeyelim…

Türkiye’de kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda çalışanlar, günde ortalama dört kadının acımasızca öldürüldüğünü söylüyor. Geçtiğimiz yıl 1000’e yakın kadın öldürülmüş ve cinayet zanlılarının ancak üçte biri cezalandırılabilmiş.

Bu rakamlar bize gösteriyor ki; Türk milleti, PKK teröründen sonra kadınlarımızın canına kast eden ve en az onun kadar vahşi bir terör şekli ile karşı karşıyadır. Kadına karşı oluşan bu terörün sebebini hep birlikte ortaya koymak ve çözüm bulmak gerekiyor.

Türk toplumu bir ruhsal bunalım içerisinde olup bir psikolojik travma geçirmektedir. Kabul edelim ki; ülkemizi iyi yönettiğini ve geliştirdiğini iddia eden AKP iktidarı, içinde bulunduğumuz ruhsal bunalımın baş müsebbibidir.

İşsizlik ve yoksulluk gibi iki temel sorun ile bunlara bağlı diğer ekonomik sorunlar, Türk halkının baş derdi olmuştur. Türk halkının büyük çoğunluğu bu dertlerin pençesinde kıvranmaktadır. Sadece 41 milyon vatandaşımız, kredi kartı ve diğer kredilerden dolayı bankalara borçludur. Bu sebeple evlerde, aile içinde büyük huzursuzluklar yaşanmaktadır. Küçücük paralar yada bir yüzük veya bir bilezik için eşler, anneler, kayınvalideler ve nineler acımasızca katledilmektedir. Tecavüzler yada tecavüze yeltenmeler ise ayrı bir hicran yarasıdır. Çünkü moda haline getirilmiş tv dizileri, hayasız bir lüks hayat tarzı ve şiddet ögelerini halkın kafasına sokmakta, ruhsal bunalımı artırmaktadır.

AKP tarafından halkımıza dayatılan bu düzen, kadını toplumun en zayıf halkası haline getirerek, savunmasız bırakmıştır. Bu nedenle AKP’nin iktidar döneminde, kadınlara uygulanan şiddet yüzde 1400 artmıştır. Ayrıca Türkiye’nin başına musallat edilen yeni yasa değişiklikleri ile cezalar hafifletilmiş ve suç ile ceza arasındaki denge suçlu lehine bozulmuştur. Yani bir çok suçta olduğu gibi kadına karşı işlenen suçlarda cezasız kalmakta ve böylece adeta suç teşvik edilmekte, suçlular yasalar eliyle devletçe korunur hale gelmektedir.

Bu durum toplumun yaşadığı travmanın boyutlarını her geçen gün ağırlaştırmaktadır. İnanmayanlar gidip bize demokrasinin en iyi uygulandığı ülkeler olarak lanse edilen ülkelere baksın. Görecekler ki; kadına karşı işlenen suçlar bizle karşılandığında dudak uçurtacak şekilde en ağır cezalarla karşılık bulmaktadır. O halde bizden gizlenen ve bize reva görülen bu muamele nedendir? Kadınımız karşılaştığı bu vahim tabloyu asla hak etmemektedir.

Aldatma ve kandırma iktidarı;  TOKİ, duble yol, demiryolu, ihracat, erzak, kömür, yeşil kart ve nihayetinde de kurban bayramında 250 bin çocuk giydirilecek derken ülkeyi nasıl yoksullaştırdığını ve Türk toplumunu nasıl bir ruhsal bunalıma ittiğini ve bununda kadının başına patlayan bir şiddete sebep olduğunu gizlemeye çalışmaktadır.

Türk kadını; karşı karşıya olduğu kadına karşı terörün nedenlerini çok iyi anlamalı ve bir an önce kendisini sömüren ve kadına yönelen şiddetin kaynağı haline gelen AKP’den desteğini çekmelidir. TBMM’de en az yüzde elli temsil hakkı isteyen Kader ve Haklı Kadın Platformu gibi kuruluşlarda AKP’ye karşı demokratik mücadele bayrağını açmalı ve kadınların AKP’den aday olmalarını değil onun iktidardan alaşağı etmenin mücadelesini vermelidirler. Aksi bir durum, kocaman bir samimiyetsizlik olur.