-Millet nedir? Milliyetçilik nedir?
-Nedir mi?
-Evet.
-Evin var mı?
-Var.
-Ya kilidi?
-Olmaz olur mu?
-Tapusunu da aldın mı?
-Almaz olur muyum?
-Bahçen var mı?
-Var.
-Kenarlarına duvar çektin mi?
-Çekmez olur muyum?
-Bahçenin kapısı var mı?
-Tabii ki var.
-Onun da kilidi var mı?
-Evet var.
-Niçin bütün bunlar?
-Ne demek istiyorsun?
-Evini ve bahçeni korumaya, bahçene duvar çekmeye, evin tapusunu almaya, velhasıl bütün bunlara ne lüzum var? Niçin Tevfik Fikret’in dediği gibi: “Vatanım ruy-i zemin (yeryüzü), milletim nev-i beşer (insan cinsinin oluşturduğu kalabalık).” demiyorsun? Neden nerede akşam, orada sabah deyip de, hergün rastgele bir yerde yatıp kalkmıyorsun? İlle de kendine yer yurt arıyor, ev bark edinmeye kalkıyorsun? Üstelik onları bir de kayıt kuyut altına almak için, elden geleni ardına bırakmıyorsun?
-Bu nasıl soru? Hırsızı var, arsızı var, ahlâksızı var! Kilit olmazsa, gözümüz arkada kalır! Aksi takdirde, işe güce kendimizi veremeyiz! Evin işgal edilmeyeceğinden emin olamayız!Evi bıraktığımız gibi bulamayız!
X
Demek ki, aynı dili konuşan, aynı dinde olan, aynı topraklarda yaşayan insanlar da; birbirine karşı kendilerini; ancak bu şekilde güven çemberine almak zorunda kalıyor. Gereken tedbirleri alıyorlar.
Zira, Bediüzzaman’ın dediği gibi: “Hüsn-ü zann, adem-i itimad.” Yâni herkes hakkında güzel düşünmek,iyi zan ve sanıda bulunmak; fakat tedbiri de elden bırakmamak, asıldır.
İşte, farklı dinde bulunanların, başka dil konuşanların, ayrı vatanda yaşayanların kendilerine sınır çekmeleri, ayrı bayrak edinmeleri, ayrı millet oluşturmaları aynı gerekçelerledir.Nitekim, yurt dışına çıkacakların pasaport edinmeleri, pasaportlarında hangi milletten olduklarının belirtilmesi; o kimsenin sahipsiz olmadığını, arkasında mensup olduğu bir millet ve ait olduğu bir devlet olduğunu sırasında göstererek, kendisini kanıtlaması; herhangi bir hukuksuzluğa maruz kalmamasını teminat altına almak içindir. Yoksa varlıklarını muhafaza edemezler. Dünya milletleri arasında nesebi gayri sahih / soyu meçhul ve bilinmez bir duruma düşerekhak ve hukuklarını aramakta zorlanırlar.
X
3627
Binaenaleyh, ayrı millet oluşturan fertlerin her birinin; mensup olduğu milletin bireylerini sevmesi ve sayması, onları benimsemesi, onlarla birlikte; medeniyet yolunda müşterek ve ortak his ve duygular içinde hareket etmesi, biribirlerine destek olup muhabbet beslemeleri milliyetçiliktir.
Kaldı ki, insan önce kendi aile fertlerini sever. Başka aile bireylerine de saygı duyar. İnsan önce kendi milletini sever. Diğer milletlere de saygı duyar. İşte milliyetçilikten bunu anlamak lâzım.
Çünkü dünya milletleri arasında, hak ve hukukunu müdafaa etmek ve savunmak; onlar arasında belli bir isim ve sıfatla muayyen ve belli sınırlar içinde yer almakla mümkündür.
Nasıl ki, her birey insandır. İnsanların ise hem isim, hem de sıfatları vardır. Fakat herkes isimleriyle çağrılırlar. Çünkü, sıfat ve vasıflar umumî ve genel, isim ve adlar ise özeldir.
Aynı şekilde, milletler insan öbeklerinden ibarettir. İnsan oluşları milletlerin genel vasfıdır. Ama bir de her milletin ismi vardır ki, o özeldir. Mesela Türk milleti, Alman milleti dediğimiz gibi.
Nasıl ki her insan birbirine; “insan” veya dinsel vasfıyla mesela “islam” diye hitap etmiyorsa; milletler de birbirine aynı şekilde yani “insan toplumu” veya “islam toplumu” diye değil şu veya bu millet diye hitap ediyor. Mesela, “Türk milleti” gibi.
Kısaca, hayatı kolaylaştırmak, münasebetleri bir çerçeveye oturtmak herkesin hak ve hukukunu bilmeleri için “millet” ve “milliyetçilik” kavramlarını kullanmak elzem ve zaruridir.
X
-Şimdi anladın mı devlet nedir? Millet nedir? Milliyetçilik nedir?
-Demek ki, bu kavramları yıpratmaya çalışmak; hâl-i pür-melâlimize işaret ediyor!
-Ha şunu bileydin.