Âsım’ın Nesli, öyle ki, tek başına bir ümmet
Adam gibi adam, yâni tek başına bir millet
Âsım’ın Nesli, istemeden kazanıyor, ün üstüne ün
Biliyor ki o her zaman, gün olacak dâima hep Türk’ün
Tüm dünyaya gereğinde tutuyor cesurca kafa
Çünkü, olmuş rehberi her zaman, Muhammed Mustafa
Bitmeyen nöbetlerinde, şanlı Ay-Yıldız’ın
Sanki o sorumlusu, cümle erkek ve kızın
Ankara Kalesi burçlarındaymış gibi, gözü ufukta
Arıyor tarıyor var mı diye her yanı, bakıp durdukta
Dalgalanıyor tüm sözleri, yurt sathında, bayrak bayrak
İnsan gururlanıyor, Kartal bakışlılara bakarak
Nerde kurulsa, Türkiye’ye sinsice bir tuzak!
Seziyor bunu, olsa da, kendisinden çok uzak
Türkiye’nin neresinde olursa, millî bir mes’elesi
Âsım Nesli’nin gayreti, geride bırakıyor herkesi
İster iç-dış ticaret, ister dış politika gailesi
Âsım’ın Nesli’ne güvenle, huzur bulur, Türk Ailesi
Türkiye’nin olmazsa olmazı olmuş, Âsım’ın Nesli
Türk Basını’nın inan onsuz geçmiyor hiçbir nefesi
Alır gereken cevabı yeri gelince; Rum’u, Ermenisi
Kalmıyor cevapsız, Türk’e düşman olanın, eskisi yenisi
Diyerek: “Türkiye’de tek bayrak şüphesiz Türk bayrağı’dır.”
Demek ister ki, gölgesi, her Türk’ün en emîn durağıdır.
Millî ve Dinî Bayramları ederek, millî duygulara vesîle
Türkiye’nin aydınlık ufuklarını gösteriyor, yeni nesile
AB’nin art niyetlerini, çıkarıyor ortaya bir bir
Soruyor cesaretle, diyerek bu yaptıklarınız nedir?
Her şey ondan sorulurmuş gibi, herşeyi göğüslüyor
Fikir ve aklını övünçle, millî hislerle süslüyor.
2245
Âsım’ın Nesli simgedir, aslında akla gelince
Yoksa, sayısız Âsımlar çıkarır bu millet nice
Hâlâ var, Avrupa resmiyetlerine besleyen hüsn-ü zan
Âsım’ın Nesli gibilere, körü körüne, ne çok kızan
Türkiye’nin geleceği parlak, varken böyle Âsımları
Tarihe bak da gör, yendiği nice tarihî hasımları
Sizlerle ne kadar çok övünse azdır, Türk Milleti
Âsım Nesli yurtta bir numara, teşhiste illeti
Çırpınıp duruyor olanca gücüyle, Âsım’ın yiğit Nesli
Göğüslüyor tehlikeleri, çıkmasın diye bir kara sesli
Millet Bedeni’ne Âsım’ın Nesli olmuş, korkusuz baş
Sizlere, onun elinden tutmak yakışır be arkadaş
Ne gece diyor ne gündüz, aklı fikri Türkiye’de yalnız
Hainler çıkardıkça başlarını, alır hız üstüne hız
Bağışlasın Allah onu; mübarek, asîl ve azîz millete
Düşürmesin bu milleti, bir daha geçmişteki o zillete
Başta Türkiye Başkenti Ankara, ne de çok bahtiyar
Çünkü Âsım’ın Nesli gibi cengâver yiğitleri var
Bazan Türkiyem hakkında, kaplar içimi hüzün
Sanki olurum karşısında, sonu gelmez güzün
Tam bu sırada, belirir bir silüet karşımda
Bambaşka bir tat olur artık, suyumda aşımda
Yağız çehreli, kararlı bir bakış, alır benden beni
Der: Vatana kem gözle bakana, giydiririz kefeni
İşte böyle kahraman vatanseverlerin varlığı
Türkiye’ye canlar bahşediyor içten duyarlığı
Varlığı haber veriyor, onun gibi yiğit nicelerinden
Yerini aydınlığa bırakacak Türkiye gecelerinden
Varken sözde Ermeni soykırımından söz eden hâlâ
Ne güne duruyordu Âsım’ın Nesilleri burada
2246
Ulusal / Millî talan, sürerken bütün hızıyla
Seyirci kalırken halkımız, ana ve kızıyla
Batan geminin malları gibi, satılırken millî servet!
Sözde aydın tipi, çılgınca derken evet üstüne evet!
Çıkıp Nesl-i Âsım meydana, seslendi cesaretle halka
Halk hemen etrafını almalı değil miydi; halka halka?
Anadolu iskân / yerleşim tarihi zamânımızdan
Yirmi bin yıl gerilere kadar iniyor ânımızdan
Böyleyken yüzeysel bakan târihe kimi aydın
Daha dün gelmişiz sanıyorsa yurda, günaydın
Öylesine sahipleniyor ki vatanı Âsım’ın Nesli
Kaç milletin içlerinden çıkar acaba, böyle hevesli?
Avrupa uğruna, hiç kalmadı sarsılmadık millî değer!
Umudu keserdik olmasaydı Âsım’ın Nesli gibiler
Umulmadık zamanda, tozu dumana kattı âniden
İlimle, allâme Kâzım Mirşan
Kiminmiş Anadolu, gösterdi, dosta düşmana karşı
Sayısız nişan üstüne nişan
Biri ilmiyle, öteki dirayetiyle,
Bırakmadı vatanı sahipsiz
Değiliz elbette, İstiklâl Şâirimiz
Koca Âkif’ten asla nasipsiz:
“Sahipsiz olan memleketin batması haktır
“Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
“Âsım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
“İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.”