Oltaya para takın
Sazanlara bir bakın
Beni musallada salla
Yolla posta kutusuna
Biz mi vefasızız vefa mı bizsiz
Bu kaç yüzyıl oldu yürek kirişte
Öçtür gençlik iksiri, intikamdır kalp ateşi
Ey benim sabrımın kalkanını harlı tutanım
İradeyi idareli kullanamadık gitti
Ki daralttıkça daralttık ruhu
Gayri kabına sığamaz oldu
Ve senin gözlerin bulutlu dağ
Gözbebeklerin doruk
Yalnızca sana yakışıyor ağlamak
Ne teslimiyetimiz tam
Ne iradelerimiz sağlam
Bu kaç asırlık geceymiş Yarab
İsmail’in nesline acı bu bayram
Bir sefine gibi delip geçtik böğründen zamanın
Ambarlar sabun köpüğü
Ömür tersine bir nehir
Belirsiz nere döküldüğü
Kurbanlık bir koyun gibi boğazladım kalbimi
Etraf şampanya içindeydi
Ve acelesi yoktu bıçağın
Söktü içimden iki şerit namluya sürdü
Eskiden olsa ruh tetik düşürürdü
Işıklar senden bir gölge
Gölgelerse sana işaret
A efendim mürekkep yürek
Ey şimdi gecenin boyadığı ten
Korkunun yoldaşı
Yarasaların sarktığı anten
Vay damarımdan cenaze geçiyor
Göçüyor gönül nedamet kervanıyla beraber
Yanık türküsünde gurbete çıkmış bir turnanın
Bulursan
Bende sende kaybolmuş bir ben bulacaksın