Hercai gölgelerine
ürkek adımlar gizlediğim şehrin
sabah telaşesine
karışırken
haşhaşlı çörek, cantık kokuları
vesveselerle üleştiğim
yarım uykuların
mahmurluğunu ekleyip açlığıma
sunturlu bir öfke
üfledim harçlığıma..
Badem yağlı, bol cilalı
hayallerime inat
kunduram su çekiyorken üstelik
çaya katık ettiğim öksürük
iğde dalında hazan sarısı
radyo’da
“ömrüm seni sevmekle nihayet..”
ve
avuçlarımda
son meteliğin kifayetsizliği
gidiyorum..