Türksüzleştirme Zorlaması

105

Yıllardır süren ihmal ve gaflet, kültür politikalarındaki çelişkiler, kimlik bunalımı yaratmıştır. Milliyetçiliğe ırkçılık diye bakan, milli değerlerle yabancılaşan, laik-antilaik çatışmasının dışına çıkamayan, milli kimlik konusunda tarafsız kalmayı bilimsellik zanneden çarpık anlayış, ülkeyi bugün zora sokmuştur. Sadece tören Atatürkçülüğü ile işi idare edeceğini zanneden, bize yabancı fikir ve düşüncelerin, ideolojik rüzgârların etkisine açık olanlar, bugünkü durumdan sorumludur. Geçmişte görevini tam yapmış iktidar da bulmak zordur. Soğuk Harp şartlarının, klâsik ideolojik çatışmaların değişmeden aynen devam edeceğini zannedenler, değişen şartlar karşısında açmaza düşmüşlerdir.  

Dış patentli -%67 ile %70 arasında halk tarafından onaylanmayan- açılım oyunları ve küreselleştirme, bize yabancı olan etnik konuları gündeme taşımıştır. Türkiye’nin gündemini dışarısı belirlemektedir. Asıl tartışılması gereken konular; sanayi ve tarım sektörlerinin geleceği, yanlış destekleme politikalarıyla tarım alanlarının boşalmasının şehirlerde yaratacağı başta işsizlik olmak üzere çeşitli sorunlar, bugün sanayi toplumlarının karşılaştığı sorunlarla ileride karşılaşmayan bir ülke olabilmek için neler yapmak gerekir gibi konulardır.

Biz bu ve benzerlerini tartışmıyoruz. Bize ufalanmanın ve çözülmenin etnik tuzakları tartıştırılmaktadır. Sorun, Kürtlere değil; Kürtçülere ve Kürt olmayan Kürtçülere özgürlük alanı açmak, etnik ırkçılığı mazur görmek, etnik fitne yaratarak insanları birbirine mesafeli hale getirmektir. Bu yolda ülkeyi yönetenler, yapmaları gerekenin tam aksini yapmakta, çözülmeyi ve farklılıkları abartarak kutsallaştırmayı demokratikleşme zannetmektedirler. Etnik rüzgâr ülkeyi tesir alanına almıştır. Yeterli yetersiz birçok araştırma yapılmaktadır. Bunlardan bir kısmının amacı; Türkiye’de Devlet ve Türk düşmanlığından hareketle farklı yapay milletler yaratmak ve milli kimliği orasından burasından didiklemektir. Türk’e ve Türkçe’ye karşı açıkça bir saldırı ve tahrik vardır. Bunun istenmeyen sonuçları ortaya çıkarsa; bu çirkin tahrik ve saldırıyı yapanlar sorumlu olacaktır.

Yapılan bir araştırmada etnikliği tam fark edemeyen insanlara etnik kökeni soruluyor. Etnik kökenler sıralanırken milliyet ve milli kimlik de etniklik kapsamında düşünülerek ele alınıyor. Maksat; milliyeti ve milli kimliği, hâkim kültürü dışlama nöbetidir. Tabloda Kürtlükle ilgisi olmayan Zazalara yer verilmemekte; anlaşılan bunlar Kürt etnisitesi içinde eritilmeye uygun görülmektedir. 1515 katılımcıya 81 ilde başvurulan bu araştırmada (Konsensus) örneklem sayısı yeterli değildir. Meselâ; 1993 yılında Milliyet Gazetesi tarafından yapılan araştırmada İstanbul’un 27 ilçesinde 15.683 kişiye başvurulmuştu. Bu araştırmada “Ben Kürdüm” diyenlerin oranı; %4-5 arasında çıkmıştı. Bu maksatlı araştırmada ise; %13,6 bulunuyor. Etnik kimlik sorusu yerine anadillerden hareket edilse daha anlamlı sonuç alınabilirdi. Nitekim, daha önceki araştırmalarda anadili Türkçe olanların oranı %84-86 dolayında çıkmıştı. Kaldı ki, anadili Türkçe olmamasına rağmen, kendini milli kimlik içinde yani Türk kimliği içinde görenlerin oranı, anadili Türkçe olanlardan daha fazla çıkmıştı. Demek ki; Türk Milletine mensup olma duygusu anadil ve tam fark edilemeyen etnik kimlikten çok daha öndedir.

Bu arada Zazaları Kürt, Zazacayı da Kurmançça içinde gösteren maksatlı zorlamalar vardır. Zazaların yoğun olarak yaşadığı yerlerde sanki bu insanlar yok farzedilerek Kürt nüfusa ithal edilmişlerdir. 1965 Nüfus Sayımında Tunceli’de neredeyse Zaza yok gibidir.  Bu gayriciddiliği ve yanlışı resmi kanal yapmamalıydı. Yine aynı nüfus sayımında “İslâmi azınlık dilleri”nden  bahsediliyor. Bu, sorumsuzluğun alâsıdır. Zamanla Türkmen aşiretlerinde Kürtleşme görüldüğü gibi; Zazaların da bu sürece girdikleri anlaşılmaktadır. Dersim ayaklanması ve diğer bazı isyanlar birer Zaza ayaklanmasıdır. Çoğu Alevi Türkmen olan bu insanlar askere alınmamak, vergi vermemek, inançları dolayısıyla eza, cefa çekmemek için kendilerine Türk demekten çekinmişlerdir.

Tunceli (Dersim) bölgesinde dede ocaklarının tümünün Horasan’dan gelen Türkmen aşiretidirler. Zazalar, Horasan ve Harezm Türklerine dayanmaktadır. Bu konuda; V. Minorsky’nin İslâm Ansiklopedisi’nde yer alan Kürt maddesinden David Mc Kenzie ve M. V. Bruinessen’in çalışmalarına ve G. Kojima’ya kadar bu böyledir. Yerli araştırmacılardan Yalçın Küçük, Cemal Şener, M. Şerif Fırat (Doğu İlleri ve Varto Tarihi adlı eser), Dr. Mahmut Rişvanoğlu, Tuncer Gülensoy, Ahmet Duran, Ali Tayyar Önder (Türkiye’nin Etnik Yapısı) ve Prof. Dr. Orhan Türkdoğan’ın Etnik Sosyoloji isimli eserine bakılabilir.         

      

Önceki İçerikTürkiye’de Bir Vaka: İş Kazaları
Sonraki İçerikTürkiye’nin Yol Ayrımı
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)