Türkiye’de Bir Vaka: İş Kazaları

104

Son zamanlarda sıkça rastladığımız iş kazaları, özellikle Bursa’ da faaliyet gösteren Kömür Ocağında ihmaller sonucu çıkan ve 19 kişinin ölümüne sebebiyet veren ve Tuzla’ da faaliyet gösteren tersanelerdeki haberlerden sonra özellikle insanların denek olarak kullanılması sonucu meydana gelen ölümcül kazadan sonra oldukça büyük bir gündem oluşturmuştur. 31.05.2006 tarihinde kabul edilen ve 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ nun 13. maddesinde yer alan “İş Kazası” ile ilgili köklü değişiklikler yapılmış ve kısa vadeli sigorta kollarının uygulanması ile ilgili olarak ise 23.12.2008 tarih, 2008/108 sayılı genelge ile Meslek Hastalığı Tespiti İşlemleri konusunda 02.01.2009 tarih, 2008/113 sayılı genelgeler yayımlanmıştır.

Yürürlüğe giren kanun ile öncelikle, iş kazası ve meslek hastalığının işveren tarafından ilgililere bildirim süreleri değiştirilmiş, iş kazası ve meslek hastalığının tanımı yapılmış, hangi kazalar iş kazası sayılacağı, bir kazanın iş kazası sayılıp sayılmayacağının belli başlı şartlarının neler olduğu ve mesai haricinde veya işyeri dışında meydana gelen kazalardan hangilerinin iş kazası olarak sayılacağı belirlenmiştir.

Borçlar Kanunu’nda veya İş Kanunu’ nda tanımı bulunmayan iş kazası kavramı, 5510 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanunun 13. maddesinde de belirtildiği üzere; sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada, sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi nam ve hesabına bağımsız çalışıyor ise yürütmekte olduğu iş nedeniyle sigortalının işveren tarafından görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işin yapılmaksızın geçen zamanlarda, sigortalının işveren tarafından sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelmesi sayılan hal ve durumları sonucunda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.

Anlaşılacağı üzere 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ nun 13. maddesinde yer alan iş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması ile ilgili tüm tanımlar verilmiştir. Mal ve Hizmet üretimi devam eden her işletme, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile karşı karşıya kalacaktır. Ancak iş kazalarını ve sebep olduğu kötü sonuçlarını önleyebilmek işverenin ve işçinin elindedir. Türkiye’ de meydana gelen iş kazalarının çoğunluğu dikkatsizlik, umursamazlık, iş güvenliği eğitimlerinin yeterince verilmemesi ve hatta ciddiye alınmamasından kaynaklanmaktadır. Yasalar önünde haksız duruma düşmek istemeyen işverenin, çatı tamiri yapmak için yüksek yere çıkan işçisinin beline emniyet kemerini sadece süs olsun diye bağlatması ürkütücü ve bir o kadar da düşündürücüdür.

Tablo 1: Yıllar İtibariye İş Kazaları Oranlarının Dağılımı

 

Yıllar

2002

2003

2004

2005

2006

2007

İş kazası

72.344

76.668

83.830

73.923

79.027

80.602

Ölen sayısı

878

811

843

1.096

1.601

1.043

Kaynak: TMMOB, 2009.

Yapılan istatistikler, meydana gelen iş kazalarının % 50′ sinin kolaylıkla önlenebilir düzeyde olduğu, % 48′ inin sadece bir etüt ve metotlu çalışma sonunda önlenebileceği, % 2′ sinin ise önlenmesinin mümkün olmayacağını göstermiştir.

İş kazalarını ve olumsuz sonuçlarını önlemek için, öncelikle iş güvenliği bilincinin artırılmasını sağlayacak olan eğitim ve seminerler işçinin işletmeye adım attığı ilk dakikadan itibaren düzenli ve sürekli olarak verilmeli, sayısı 50’den az olan işletmelerde de İş Sağlığı ve Güvenliği Birimlerinin oluşturulması yasalarla zorunlu hale getirilmeli, kişisel koruyucu malzemeler yeterli kalitede olmalı ve kullanılması sürekli olarak denetlenmeli, iş ve iş güvenliği ile risk analizleri yapılmalıdır.

Türkiye’ de en iyimser yaklaşımla, iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 milyar TL olacağı tahmin edilirken, işletmelerde iş kazasını önlemek ve sonuçlarını minimum seviyeye çekmek için alınması gereken önlemlerin maliyetinin, iş kazaları sonucunda oluşan maliyetin yanında pek bir değer ifade etmeyeceği açıkça görülmektedir.

Unutmayalım ki, “Kaza Geliyorum” der.