Kimlik siyaseti ve Bıçak Sırtı Bir Yarış

129

Değerli okurlarım. Bu yazımda sizlere çeşitli site ve
gazetelerde yazan bazı kıymetli yazarlarımızın yazılarından aldığım alıntıların
ışığı altında seslenmek istiyorum. İstiyorum ki, 21 yıllık Erdoğan hükümetinin
kötü yönetimine, yıpranmışlığına rağmen neden halâ oylarını kaybetmiyor,
kaybetse bile kemik oylarını nasıl halâ muhafaza ediyor daha iyi anlaşılsın.

 

                “Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel refah
sıralamasında ülkesini 95. sıraya düşürmüş bir lider olarak seçimlere giriyor.

                Bu, Londra merkezli Legatum
Enstitüsü’nün, üç yüz veri üzerinden yaptığı sıralamadır.
(https://www.prosperity.com/globe/turkey)

                Oysa 2011 yılında 63.
sıradaydık!”
Taha Akyol: https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/seccadenin-altina-supurmek-1596017

 

                Yukarıda KARAR Gazetesi yazarı
Taha Akyol’un yazısından aldığım bilgi metnine AKP’li seçmenin neden itibar etmediğinin
cevabını, Mustafa Karaalioğlu aynı KARAR Gazetesinde çok isabetli bir şekilde veriyor.

 

Türkiye’nin, son beş
yılda yaşadığı gerileme sıra dışı boyuttadır. Hayat pahalılığı, fakirleşme,
yanlış ve usulsüz kaynak kullanımı ile bunların yol açtığı yüksek maliyetli
popülizm ve yozlaşma yaygındır. Kimileri böyle düşünürken kimilerine göre de
işler ya kötü gitmiyor ya da kötü gidiyorsa bile başta küresel şartlar ve
Türkiye’yi hedef alan karanlık güçler nedeniyle bundan daha iyisi yapılamazdı.
Hatta iktidar ülkeyi bu zor şartlara rağmen gayet iyi idare ediyor
.”
Mustafa Karaalioğlu – https://www.karar.com/yazarlar/mustafa-karaalioglu/biz-ve-onlarin-kader-sinavi-1596038

 

                AKP
Hükümetleri 21 yıldır yandaş seçmen kitlesinde öyle bir algı yönetimi oluşturdu
ki, her türlü pahalılığa, devlet organlarının yıpranmışlığına, sınırlarımızı
korumakta dahi aciz kalmalarına rağmen, oluşturulan “Kimlik Siyaseti” sayesinde beklenen oy kaybına bir türlü
ulaşılamıyor. Bunun en bariz misalini yapılan sokak röportajlarında görüyoruz.
Memlekette kötü giden ne varsa sebebi ya Millet İttifakı, ya Küresel güçler ya
da batı ittifakı. Bir kısmının görüşüne göre ise memlekette her şey güllük,
gülistanlık. “Dünyanın sorunu; akıllılar
hep kuşku içindeyken, aptalların kendilerinden emin olmalarıdır
.” Diyen Bertrand
Russel sözünü herhalde bu kesim için söylemiş.

 

 “O küçücük halı parçasının altına gizlenen o kadar çok şey var ki… Yolsuzluk,
yoksulluk, pahalılık, beceriksizlik, çocuk tacizleri ve tecavüzleri, kadın
cinayetleri, akraba kayırmacılığı, hukuka riayet etmeme, anayasaya uymama,
toplumun devlet kurumlarına güveninin kaybı vs. var da var
…” Hakan
Paksoy: https://millidusunce.com/yerlerde-surunen-siyaset-ve-degisen-tercihler/

 

Ve son noktayı Prof. Dr. İskender Öksüz koyuyor:

 

Makamlara kopyayla,
intihalle, torpille gelinebilir. Dünyanın her yerinde olur. Fakat çoğu toplum
bunları bulur, basın bunlara işaret eder ve bunlar hızla topluma zarar
verebilecekleri yerlerden uzaklaştırılır. Fakat bir nokta vardır ki o nokta
geçildiğinde artık hırsızlar, sahtekârlar, kişiliksizler uzaklaştırılamaz. Tam
tersine, hırsız olmayanlar, dürüstler, şahsiyet sahipleri ahlâksızların hışmına
uğrar. Buna kimse ses çıkarmamaya, bunu kanıksamaya, olağan görmeye başlar
.”
Prof. Dr. İskender Öksüz:  https://millidusunce.com/bir-millet-ahlakini-toptan-kaybeder-mi/

 

                İşte bu
durum kimlik siyasetini de aşar ve ahlâksızlığın kapısını aralamış olur.

 

                Söz
ekonomiden açıldığının her seferinde: “Ben
ekonomistim
” cevabını tekrarlayan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk ekonomisini
getirdiği nokta herkesçe malumken, Allah için ustalığına diyecek yok. Bir
seccadenin altına Türkiye’nin yüzlerce sorunlarıyla birlikte işgal edilen 22 Ege
adasını, Suriye’ye bırakılıp kaçılan Süleyman Şah Türbesi arazisini sığdırmak
her ustanın kolaylıkla yapabileceği iş değil.

 

                Sağlıklı
kalın.