Sn. Ünal; 24 Ekim
tarihindeki sabah haberlerinde verilen Maraş’daki “Harf Devrimi ve Kültürümüz”
konusundaki konuşmanızı şaşkınlıkla öğrendim. Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz,
Osmanlı Devleti’mizin çöküşünden sonra kurulmuştur. Biliyoruz ki gerileme döneminden
çöküşe giren devletimizi yeniden güçlü kılabilmek
için, 1808’de tahta çıkıp 1839 ‘ a kadar 31 yıl padişahlık yapan Sultan
2.Mahmud, bir çok yenileşme icraatlarını yapmıştır. O yıllarda yapılan bu
yenileşme hareketleri 1923 sonrası yapılanlardan az değildir. Bu sebeple Sultan
2.Mahmud’u bazı çevreler gavur padişah olarak suçlamışlardır.
Eğitim, askeriye, yönetim, kıyafet dahil sosyal alanlarda yapılan bu yenileşme
hareketleri daha sonra 1.Abdülmecit(22 yıl) , Abdulaziz(15 yıl ) ,5. Murat( 6
ay ),2.Abdulhamid ( 33 yıl ),5.Mehmed Reşat( 9 yıl ) , 6. Mehmed Vahdettin’in (
4 yıl ) padişahlık dönemlerinde de devam etmiştir. Yenileşme hareketleri, o
dönemin padişahları dahil, aydın ve yöneticilerinin devleti yaşatmak ve yeniden
eski gücüne kavuşturmak amaçlıdır. Fransız, İngiliz, Alman uzmanlarının
kimisine paşa ünvanları da verilerek yapılmıştır. Ama tüm gayretlere rağmen
1850’lerden sonra çöküş hızlanmıştır. Büyük
devletlerin hasta adam olarak gördüğü Osmanlı yönetimi için Anadolumuz gıda
ambarı, insanlarımız ise üst üste gelen savaşlar ve isyanlar için asker deposu
vazifesi görmüştür. 1. Cihan harbine Almanlar’ın yanında girişimiz yıkılışını hızlandırmış ve
İstanbul dahil Anadolu’nun birçok yerinin işgaliyle karşı karşıya kalınmasına sebep olmuştur.
1919′ da İzmir’in işgaliyle hızlanan bu çok kötü durumdan devleti kurtarma arayışları
Milli Mücadele ruhunu ateşlemiştir. O günkü arayışlar sonucu , Sultan
Vahdettin’in de onayıyla, Mustafa Kemal Paşa ordu müfettişi olarak olağan
üstü yetkilerle görevlendirilmiştir. Görev Samsun havalisi dahil iç karışıklıkları
kontrol ve denetim altına almaktır. Bu görevle 19 Mayıs 1919 da Samsuna çıkan
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları İzmir’in Yunanlılarca işgali sonucu hızlanan
ve genişleyen milli mücadeleyi bir kurtuluş ve yeniden dirilişe dönüştürerek
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasını sağlamıştır. Bu mücadele 23 nisan
1920′ de TBMM’nin açılışını ve 29 Ekim 1923’de ise Türkiye Cumhuriyetinin
ilanıyla sonuçlanmıştır.
Türk milleti bu
isim ve aynı bayrak altında özgür ve bağımsız yeni
devletine kavuşmuştur. İlk yıllarda yapılan yenileşme hareketlerinin hepsi 1850′
lerden sonraki Osmanlı yönetiminin devletin sorunlarını çözmek ve daha güçlü kılmak
ve Türk milletinin daha müreffeh olmasına yönelik çözüm arayışları ile
ilişkilidir. Devletimiz bu reformlar ve getirdiği yenilikler sayesinde Anadolu
insanına eğitim , sağlık , iş , aş imkanlarını arttırarak bugünlere
gelinmiştir. Bugün siz Elbistan’ ın bir köşesinden, biz Bolu Gerede’ nin bir
köyünden çıkıp şu anki konumlarımıza geldiysek devletimizin imkanları ve
getirilen yeni düzenlemeler sayesindedir. Bu olmasa idi Anadolu’nun kıraç
topraklarında ekmek kavgası yapan
insanlar olarak yaşardık.1923
sonrası yapılan yenileşme hareketlerini, gençlik yıllarımın delilişmenliği ve
bilgi yetersizliğiyle,
Kadir Mısırlıoğlu gibi bazı fanatik yazarların etkisiyle ben de konuştuğunuz
gibi yorumlardım. Daha sonra Halil İnalcık, Murat Bardakçı, İlber Ortaylı gibi
tarihçileri okudukça; Sait Halim Paşa, Ahmet Cevdet Paşa gibi isimlerin hatıra
ve tespitlerini öğrendikçe gerçeklerin
farklı olduğunu öğrendiğime inanıyorum..
Sayın Ünal;
çocuklarımızın, torunlarımızın daha güvenli, daha çok refah içinde bir ülkede
yaşamasını istediğimizi, siyaset dahil bu amaçla çalıştığınıza inanıyorum. Bunun
ise daha barışçıl, daha birleştirici ve halkımızın dini değerler dahil daha
bilgili olmasıyla mümkün olacağı
malumdur. Kuruluşunda ilimizde emeğim olan AK Partimizin de bu amaçla çalıştığına
inanıyorum. Lakin sizin bu konuşmanız ve benzeri bazı söylemlerin bu
hedefle uyuşmadığına da inanıyorum.
100.yılına girdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu devlet başkanı olan ve 10
Kasım’da 84. ölüm yıldönümünü kutlayacağımız M.Kemal Atatürk başta olmak üzere
hizmeti geçen tüm geçmişlerimizi rahmetle-minnetle-şükranla anarım. Devletimizin
ilelebet ve milletimizin güven-huzur ve refah içinde yaşaması dilek ve dualarımla…