“Kimseler garip olmasın
Gurbet oduna yanmasın.”
(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.56)
” ‘Hubbü’l-vatan mine’l-îman.’ / ‘Vatan sevgisi imandandır.’ düsturu hepimizin bildiği bir gerçektir. Fakat bizler, bu sözün mecazi manasını akla getiriyor. Asıl kastedilen vatanı unutuyoruz. Hâlbuki bu sözden maksat, şu anda içinde yaşadığımız vatanı sevmekle beraber, aslında, asıl vatanı sevmektir. Peki neresidir asıl vatan? Asıl vatan babamızın ülkesidir. Aradan -matematiksel bir işlemle- bütün babaları kaldırırsak, hepimizin tek bir babası olan Hz. Âdemle karşılaşırız. Bizlerin asıl vatanı, Hz. Âdem’in çıktığı yerdir. Babamız Âdem’in vatanı ise -hepimizin bildiği gibi- Cennettir.
“Bildiğimiz sebeplerle babamız Âdem, asıl vatanı olan Cennetten, Dünya gurbetine gönderilmiştir. Niçin? Yeniden ve bu sefer çıkmamak üzere, ebediyyen asıl ve tek vatan Cenneti kazanmak için. Hakikat öyle değil midir? İnsan, gurbete, dönüşte vatanında daha iyi yaşama şartlarını sağlamak için gider. Hatta gurbete gidip de, eli boş dönenin yüzüne tükürülür ve ayıplanır.
“Aynen böyle olduğu gibi, bizler de dünya gurbetindeyiz. Tıpkı babamız Âdem gibi. Bizler de dönüş yerimiz olacak, asıl vatan Cennette ebediyyen sürecek olan yüksek hayatı kazanmak için, dünya gurbetine getirilmiş bulunuyoruz. Yani Cenneti, asıl vatanı hak etmek için Dünya gurbetindeyiz.
“Takdir edersiniz ki, asıl vatanı kazanmak için çalışmaya; çalışmak için, hür olmaya; hür olmak için de vatana sahip olmamız gerek ve tabi sırasında bize ebedî hayatı kazandıracak olan bu toprakları, canla başla savunmak lâzımdır. Bunun için de bu geçici vatanı sevmek icap eder.
“Demek ki bizler, Cenneti kazandıran bu geçici vatanı, asıl vatan Cenneti sevdiğimiz için sevmeliyiz. İşte bizler ‘Dünyayı da din için severiz.’ derken bunu anlamalıyız. Gurbetteki işçinin ana vatana, oradan yatırım yapması gibi, bizler de dünya gurbetinden ana vatan Cennet’e yatırım yapmamız icap eder.” (Öğr. Gör. Muhsin Bozkurt, Vakıf Müessesesinin Türk Toplum Hayatındaki yeri, 2 Nisan -gazetesi-, 7-15 Ocak 1991 Van)
İşte bu büyük maksat için Yunus, diyar diyar dolaşarak kitlelere sesini duyurmak, onları uyarmak ister ve var gücüyle var oluş gayesini haykırır âdeta.
“Kasdım budur, şehre varam
Feryâd ü figan koparam.”
(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.38)