Yunus’ta Varlık Felsefesi (7)

110

“Kimseler garip olmasın

Gurbet oduna yanmasın.”

(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.56)

” ‘Hubbü’l-vatan mine’l-îman.’ / ‘Vatan sevgisi imandandır.’ düsturu hepimizin bildiği bir gerçektir. Fakat bizler, bu sözün mecazi manasını akla getiriyor. Asıl kastedilen vatanı unutuyoruz. Hâlbuki bu sözden maksat, şu anda içinde yaşadığımız vatanı sevmekle beraber, aslında, asıl vatanı sevmektir. Peki neresidir asıl vatan? Asıl vatan babamızın ülkesidir. Aradan -matematiksel bir işlemle- bütün babaları kaldırırsak, hepimizin tek bir babası olan Hz. Âdemle karşılaşırız. Bizlerin asıl vatanı, Hz. Âdem’in çıktığı yerdir. Babamız Âdem’in vatanı ise -hepimizin bildiği gibi- Cennettir.

“Bildiğimiz sebeplerle babamız Âdem, asıl vatanı olan Cennetten, Dünya gurbetine gönderilmiştir. Niçin? Yeniden ve bu sefer çıkmamak üzere, ebediyyen asıl ve tek vatan Cenneti kazanmak için. Hakikat öyle değil midir? İnsan, gurbete, dönüşte vatanında daha iyi yaşama şartlarını sağlamak için gider. Hatta gurbete gidip de, eli boş dönenin yüzüne tükürülür ve ayıplanır.

“Aynen böyle olduğu gibi, bizler de dünya gurbetindeyiz. Tıpkı babamız Âdem gibi. Bizler de dönüş yerimiz olacak, asıl vatan Cennette ebediyyen sürecek olan yüksek hayatı kazanmak için, dünya gurbetine getirilmiş bulunuyoruz. Yani Cenneti, asıl vatanı hak etmek için Dünya gurbetindeyiz.

“Takdir edersiniz ki, asıl vatanı kazanmak için çalışmaya; çalışmak için, hür olmaya; hür olmak için de vatana sahip olmamız gerek ve tabi sırasında bize ebedî hayatı kazandıracak olan bu toprakları, canla başla savunmak lâzımdır. Bunun için de bu geçici vatanı sevmek icap eder.

“Demek ki bizler, Cenneti kazandıran bu geçici vatanı, asıl vatan Cenneti sevdiğimiz için sevmeliyiz. İşte bizler ‘Dünyayı da din için severiz.’ derken bunu anlamalıyız. Gurbetteki işçinin ana vatana, oradan yatırım yapması gibi, bizler de dünya gurbetinden ana vatan Cennet’e yatırım yapmamız icap eder.” (Öğr. Gör. Muhsin Bozkurt, Vakıf Müessesesinin Türk Toplum Hayatındaki yeri, 2 Nisan -gazetesi-, 7-15 Ocak 1991 Van)

İşte bu büyük maksat için Yunus, diyar diyar dolaşarak kitlelere sesini duyurmak, onları uyarmak ister ve var gücüyle var oluş gayesini haykırır âdeta.

“Kasdım budur, şehre varam

Feryâd ü figan koparam.”

(Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, İstanbul-1983, s.38)

 

 

Önceki İçerikTuran Kurultayındaydım
Sonraki İçerikDünyanın Sayılı, Türkiye’nin Bir Numaralı Çocuk Kalbi Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu Hayatı Doya Doya Yaşamak İsteyenlere Yaşama Sanatının Şifresini Veriyor.
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.