B a h a r (3)

101

Bahara edelim dedik, içten gelen bir na’t

Ne söylesek, hissiyata yetmiyor kelimat

Öyle gösteriyor ki, kendisini Bahar’da hayat

İfade edecek sözcük bulamıyor insan, heyhat

Her tarafta bir canlılık, her yanda bir seri hareket

Toprak saçıyor âleme, bereket üstüne bereket

Sanki doğdurulur güneş, görülsün diye renk renk çiçekler

Getirilir gece, seyredilsin diye yıldız denen benekler

Evet, Bahar’da birçok bitki; çiçek açar meyve verir

Gülümseyen, manalı bir çehreye bürünür bir bir

Tefekkürî / düşünceli bir hâl alır, konuşur etrafıyla

Ve bilhassa insan olan insanın, akıllısı ve safıyla

Sessizce, konumlarıyla uzatarak daldan ellerini

Sıkarlar nazikçe insan elini, bilerek değerini

Kötü niyetle yaklaşana, gösterir dikenli yüzünü birden

Dedirir insana, sağlam olur iyi niyet, hattâ demirden

Bahar, daima konuşan bir feylesof gibi, anlatır durur

İnsan kalbini, nice lâtif İlâhî duygularla doldurur

Bahar, İlâhın yerde konuşan, bin bir dilidir

Bunca dilden anlamayan, olsa olsa delidir.

Yeryüzüne serpiştirilmiş, bin bir Rabbanî bağlar

Baharda sayısız çiçeklerle, diyecekleri var

Şuur sahibi, insan olmanın şartını, bu çiçekler

Yaratanı ilan ettiklerini, bilmesinden bekler

Bahçelere geldi oh, yine o eskimeyen Bahar

Düşünmeyen insanda, olmalı değil mi biraz ar?

Çıktı yapraklar, sanki bir anda muntazaman

Açtı çiçekler, şekli ölçülü, geldi zaman

Evet, bahçelere geldi yine Bahar

Rüzgârın sesine kulak verir dallar

Gör, nasıl bir kerem eliyle, yeşillendi yapraklar

Zümrüt rengi, sayısız halıya benzedi, topraklar

Gülümsedi çiçekler, dallarına konan kuşlara

Ses verdiler, müzisyen eli değmiş gibi, tuşlara

Dediler hep bir ağızdan, bakmayın siz söyleyene

Kulak verin asıl, bize değil, bizi söyletene

Bahar geldi, çayırlar el açtı, uzanarak semaya

Rüzgâr esti, dalgalandırdı çayırları, oldu berhava

Aheste aheste, bir bu yana bir o yana, giderek

Dalgalanışlardan mest oldu Pîr, ağır ağır diyerek:

Kimin olursa olsun mülkiyeti, yeter ki olsun seyri benim

Bırakın ruhumu bir tarafa, hoşlanır bundan bedenim

Şimdi bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara; çünkü geldi Bahar

Dağlardan akmaları değil rast gele, baksana katar katar

Ve kaynamaları; Allah’ın emriyle, akışları heyecanla

Dağların bağrında toplanmaları, ihtiyaç nisbetinde, anla

Çiçekler, meyveler bak nasıl da gülümsüyor, bize özel

Tatları, güzellikleri, nakış ve kokuları ne de güzel

Her biri bu hâlleriyle, çıkarılmış birer davetiye

Büyük çağrı var dostlar, hazırlanın diye âtiye

 

 

Önceki İçerikÖğretenlere 15 yıldır Yalan Söylediler
Sonraki İçerikBu Bir “3.Dünya Savaşı’dır!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.