Yas

48

 

Hayatta en acı şeydir sevdiğimiz birinin ölümü… Kabullenmekte zorlandığımız günler haftalar en delici acısıyla geçer ömrümüzden… Geriye taşınması imkânsız bir boşluk, acının dayanılması zor ağırlığı yerleşir yüreğimizin tam da ortasına…

Mesleğim gereği bu acıyla hayatlarının bir noktasında tanışan insanlarla görüştüm… Yakınlaştım.. yaklaştım … yüreklerindeki o anlatılması imkansız acının yakıp kavuran çaresizliğine dokundum…

Ellerim değil yüreğin acıdı. Acılarını içimde bir yerlerde hissedip onlarla birlikte döktüm gözyaşlarımı ama nafile…  ne onların içindeki acının ateşini söndürmeye ne de benim yüreğimdeki korlaşmış ateşin alevlenmesini engellemeye yetmedi..

Mesleğimi yerine getirirken bazen bir avantaj gibi görünse de empati kurabilme gücüm, çok zaman bir dezavantaja dönüşüyor… çok zorlandığım zamanlardır yas sürecindeki insanlarla yaşadığım terapi süreci …

Yirmi yılı aşkın bir süredir uzman olarak çalışmama rağmen karşımdaki kişinin yas acısı orada, o terapi odasında kalmaz, kalamaz..taşınır benimle birlikte günlerime, gecelerimin zifiri karanlığına…. Yüreğimde taşıdığım kaybettiklerimin acısını, özlemini körükleyen bir rüzgar misali eser kulaklarımda uğuldayarak, içimdeki dinginliği sakinliği yerle bir edip savurarak…

Birçoğunuz sevdiklerini kaybeden ve bu acıyla baş etmeye çalışan kişileri uzaktan ya da yakından tanımış veya tanık olmuşsunuzdur. Hatta beklide bu acıyla bizzat kendiniz baş etmek zorunda kalmışsınızdır. Ama şu bir gerçek ki giden kişinin ardından hayatımız asla eskisi gibi olmaz… Zira Onun yokluğunun açtığı boşluk hiç bir şeyle ve hiç kimseyle dolmaz doldurulamaz…

Şayet inanç ve itikat noktasında yeterli duygu donanımına sahipseniz Yaradana küsmez isyan etmezsiniz…  Zamanımız geldiğinde sevdiklerimizle ebedi hayatta bir araya geleceğimizi düşünür o zamana dek bu dünya ile meşgul olup oyalanmaya ve kendimizi o küçük kıyametimizin koptuğu güne hazırlamaya çalışırız yüreğimizde kavuşma günün ümidi ve sabırsızlığı ile…  Hep merak etmişimdir Allah inancı olmayanların bu acıyla nasıl baş ettiklerini… zira onlara göre bir yok oluştur ölüm…  yok olmaktır… sevdiği kişiyi bir daha hiç görememek ve ona kavuşamamaktır… Unutulup gitmek sanki bu yeryüzünde hiç yaşanmamışlık demektir.

Sanırım inananların yas acısından daha büyük bir acıdır inanmayanların ölüm acısı…yok oluş acısı ve korkusu yoklar içten içe inanmayan kalbi… Baş etmesi güçtür, çetindir….

Kalplerimizdeki inancı ve itikadı korumak ümidiyle…..