Öğretmenim Ödev Verdi; Bayramlarınızı Yazın

49

Babacığım öğretmenim ödev verdi; bayramlarınızı yazın dedi, bayramlarda neler yapıyorsunuz diye sordu…
Senin yardımına ihtiyacım var, hem de tahtaya kaldırıp anlattıracağını söyledi. Fakat ben iki cümleden başka yazacak bir şeyler bulamıyorum.

Baba elinde okuduğu gazeteyi bırakır ve “öyleyse söylediklerimi iyi dinle” dedi.

“Evde koşturma bir hafta önceden başlardı. Annem Nermin teyzeyle birlikte; halılar yıkanır, tül ve perdeler yıkanır mis kokular içinde kornişlere takılırdı. Ev işleri genel temizlikle beraber üç, dört günde anca bitirilirdi. Sonrasında en sevdiğim hazırlık başlardı, bayramda servis edilecek ikramlar.  Evin ortasında koca koca sofralar kurulur baklava ve şöbiyetler açılırdı. Ertesi gün incecik sarılmış yaprak sarmalar yapılırdı.
Annemle birlikte bayram alışverişine çıkardık. Çoğu zaman annem ve babam kendilerine bir şey almazdı.  Amcan, halan ve bana her bayram muhakkak bir şeyler alınırdı. Hiç unutmuyorum yedi yaşındaydım vitrinde beğendiğim ayakkabıyı aldıkları akşam yastığımın altında ayakkabımla uyumuştum. Genelde alışveriş annemin şu sözüyle biterdi ; “babanıza da şuradan bir çift çorap alalım”.

Arife günlerini deden, amcan ve ben birlikte geçirirdik. Birlikte öğlen namazını kıldıktan sonra kabristanlığa çıkardık. Orada bu dünyadan göç etmiş tanıdığım ve tanımadığım hatta ismini hiç duymadığım akrabalarımız vardı. Babam bize kabir ziyareti adabını o yaşlarda öğretmişti. Sonrasında şehir merkezine geri dönüp şeker ve çikolata alınır tütün kolonyası doldurulurdu.

Sabah erken kalkıp bayram namazına gideceğimizden arife gecesi erken yatardık.

Amcan “yat caz, kalk caz bayram” derdi. Her bayramın arifesinde, ayrı bir sevinçle.

Sabah babam televizyonun sesini biraz açmıştı. Barış Manço’nun “bugün bayram erken kalkın çocuklar” şarkısıyla uyanıyoruz. Cemaat olarak evde sabah namazını kılar, en yeni elbiselerimizi giyerdik. Tatlıdan üç lokma yedikten sonra bayram namazı için caminin yolunu tutardık. Bayram namazından sonra hava şartlarına göre caminin içinde veya avlusunda mahalle bayramlaşması olurdu. Tanımadığım birçok mahalleli cebimize harçlık sıkıştırırdı. Fırından taze ekmeği kapıp sevinçle evin yolunu tutardık. Şimdi bayramlarda çok sevdiğim yere geldik; bayram sofrasına. Odaların ortasında üç tane büyük sofra kurulurdu. Ailenin bütün bireyleri bir arada sevinç içinde sofradaydı.

Yemeğin üzerine bayram kahvesi ikram edilir ve hepimizin dört gözle beklediği bayramlaşmaya geçilirdi. Dedem, babaannem ve sonra sırasıyla amcan, yengen… Adeta büyükten küçüğe sıraya geçilirdi. Bayramlaşan kişi bayramlaştığının sağ tarafına geçer ve sıra o şekilde takip ederdi. Tabi sıranın en sonunda biz vardık. Dedem hediye olarak her bayram bize farklı bir oyuncak alırdı, babaannem mendilin içinde para verirdi. Annem, babam, amcam ve halamda mendilsiz para verirlerdi.

Bayramın birinci gününü dedemlerde geçirirdik. Bizde mahalledeki komşularımızı kapı kapı dolaşırdık. İkinci ve üçüncü günü ise aile olarak dost ve akrabalarımızı ziyaret ederdik. Gittiğimiz yerlerde ikramlarda bulunulurdu. Arabayla gezmemize rağmen çok yorulurduk, tatlı bir yorgunluk anlayacağın” dedi.

Elinde kalem ve defteri dikkatle dinleyen oğluna “peki sen neler yazdın?” diye sordu…
Babacığım ; “bizimde her bayram öncesi, tatil telaşı. Sonrasında otel odasından msn ile bayramlaşma. Bayram dönüşü, alışveriş merkezlerinin gezilmesi”

Baba derin bir sessizlikle beraber şöyle bir yutkundu…