İkibin’li Yılların Köy ve Köylü Gerçeği

44

“Sen Türkiye
gibi aydınlık ve güzelsin!

Benim
doğduğum köyler de güzeldi,

Sen de anlat
doğduğun yerleri,

Anlat biraz!”

(Cahit Külebi)

Dört yıldır
yaz tatillerini doğduğum memlekette, rahmetli babamdan kalma toprakları
işlemekle geçiriyorum. Buraya dönüş amacım; bu topraklarda katma değeri yüksek
alternatif ürünler de yetişebilir gerçeğini etrafımdakilere ispatlamak içindir.

Öncelikle şunu
belirtmek isterim ki, köyde çalışan nüfusun yaş ortalaması yüzde altmış beş.
Gençler, köy şartlarının zorluğundan ya okuyup işçi memur oluyor, ya da
okumayanlar, ilçenin devlet dairelerinde, belediyelerde çaycı, kapıcı veya çöpçü
oluyorlar.(Hafızamda Atatürk’ün “Ben bu millete her şeyi öğrettim ama başkasına hizmet etmeyi öğretemedim” veciz
sözü canlanıyor.

Buranın atadan
dededen kalma geleneksel olarak yetiştirdiği mahsul, Arpa, buğday ve pancar.
Son yıllarda birkaç hayvan yetiştiricileri hayvan yiyeceği olarak mısır, fiğ ve
yulaf ekmeğe başladılar. Bu ürünlere devlet ayrıca teşvik primi de veriyor.

Gördüğüm
kadarıyla, yerli tohum tamamıyla yasaklanmış, köylü yabancı tohum ekmeğe
alıştırılıp zorlanmış. Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda buğday tarlalarında
ekinlerin içinde yabani ot fazla olmazdı, bu yüzden ilaç kullanmaya da gerek
kalmazdı. Yabancı tohum kullanılmaya başlandıktan sonra, tarlaya ot ilacı
atmadan mahsul alamıyorsunuz. Bu da demek oluyor ki, tohumluk buğday üreticisi
yabancı ülkeler, tohuma paralel olarak ilaç fabrikalarını da beraberinde
kurmuşlar, tohumla birlikte ilacını da köylüye pazarlıyorlar. (Hatırlatmak isterim, Covit-19 Çin’den
dünyaya yayıldığında Çin, Covit-19’un ilacını da bu hastalığın yayıldığı
ülkelere pazarlamaya başlamıştı. Yeniçağ Gazetesi yazarlarından Arslan Bulut bu
konu üzerinde geniş araştırmalar yaptı.)

Tarım
ilaçları, sadece otları öldürmekle kalmıyor, topraklarımızı zehirliyor, otlarla
birlikte çiçekleri, böcekleri de öldürüyor. Gene çocukluk yıllarımdan
hatırlarım, şu an bulunduğum tarlada yılan çok olurdu, her gittiğimde 2 veya 3
yılan mutlaka görürdüm. Ama hayret ediyorum dört yıldır bir tane bile görmedim,
ama tarla fareleri cirit atıyor. Taze buğday başaklarının bazılarının tepeleri
siyahlanır, başak telef olur. O siyahlanmanın nedeni Süne böceği, Süne
böceğinin düşmanı da hatıralarda kalan o sevimli Uğur Böceği. İşte bu tarım
ilaçları, o güzelim Uğur Böceği ve Arıları da yok ediyor. (İki binli yılların
başında devlet, Kanada’dan kırk milyon Uğur Böceği ithal etmişti.)

Tarım
konusunda köylünün iş yoğunluğunun olmadığı zamanlarda seminerlerle eğitilmesi
gerekiyor. Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerinde ki Ziraat Mühendisi veya
teknisyenlerinin bürolardan çıkıp, köylüyle hemhal olması gerekiyor.  

Tahıl, sebze
ve meyvelerimize bilinçsizce atılan zehir, gübre ve hormonlardan milletçe
zehirleniyoruz. Bir domates üreticisinin yanına gittim, domatesleri toplayıp
kasaladıktan sonra, kalan ham, olgunlaşmamış domateslerin üzerine başladı
hormon atmaya: “Bu kalanlar da sabaha kadar olgunlaşır yarın toplayacağım” dedi.
“Peki, zararlı değil mi, neden böyle yapıyorsun” dediğimde: “ben zararını,
faydasını bilmem alacağım mahsule bakarım.” Dedi.

Değerli
okuyucularım işin vahametini sanırım bir parça anlattım. İhraç domateslerimiz,
çok kere AB ve Rus gümrük kapılarından geri çevriliyor ve o günler de Pazar ve
manavlarda domateslerde ucuzlama görüyoruz. İşte ucuza satılan o domatesler,
gümrük kapılarından geri dönüp iç piyasaya sürülen domatesler. Peki, o halde
sormak lâzım… Avrupa ve Rus insanının canı, Türk insanınınkinden daha mı
kıymetli?

Ve bir nebze
beynimizi zorlayalım:

Her gün azar
azar zehirlenerek kansere davetiye mi çıkaralım, değilse doğal ama kurtlu ve
lezzetli Elmadan mı yiyelim? Prof. Dr. Canan Karatay: “Kurt, meyvenin iyisini
seçer.”

Sağlıklı
günler dilerim.

Önceki İçerikİngiltere’den Tespitler (10)
Sonraki İçerikİngiltere’den Tespitler (12)
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.