Hocalı Mitingi Gayr-ı Mücerret Ermeni Milliyetçilerini Fena Çarptı

109

Ermenistan’ın Hocalı’da yaptığı katliamı protesto etmek için düzenlenen Taksim mitingi, Gayr-ı Mücerret Ermeni milliyetçilerini fena çarptı. Efendilerin keyifleri kaçmış. Çünkü alışmışlar. Her gün Türk Milleti’ne hakaret edip aşağılamazlarsa kafayı bulamazlar. Hem hakaret edecek hem kimseden ses çıkmayacak ki “diaspora aşığı” demlensin. Yol göstersin, eğlensin, teknik küfürler icat etsin. Buna karşın hiç kimseden ses çıkmasın. Çünkü çöküş dönemini yeniden sahneleyen halklar ve onların iç ve dış uzantıları, ses çıkaranı damgalarlar. Nefretin ve şiddetin öznesi yaparlar. Bu bir alışkanlıktır. Diaspora aşığı alışmış ya, boş kalınca rahatsız oluyor.

Gayr-ı mücerret Ermeni milliyetçisi, 1915’in yüzüncü yılına gönderme yaparak tehdit savuruyor: “Devleti 2015 sendromu esir aldı. 2015 kasırgasını Ermenilerin soykırım yaptıklarını ilan ederek Azerbaycan’ın desteğiyle atlatmaya kalkışıyor. Tabii ki bu strateji gülle gibi geri tepecek.” Aşağılamayı hakaret haline getirmiş gayr-ı mücerret Ermeni milliyetçisinin sadece bu cümlesi bile “tedavisi mümkün olmayan hastalığı” açığa çıkartıyor. Öfke, kin ve şiddeti her nefesinde soluduğunu gösteren bir dille tehdit ediyor. Öfkenin ateşine tutulmuş nefis, tarihi unuttuğu için kendini de unutuyor.

Osmanlı Devleti, Ermeni milletini millet-i sadıka olarak adlandırmış ve hukukunu korumuştur. 1915 olayı, bağımsız devlet kurma idealine dayalı bir kalkışmanın eseridir. Bu kalkışmanın ebesi Rusya, İngiltere ve Fransa’dır. Osmanlı topraklarını paylaşmak isteyen güçler Ermenilere “devlet vaat etmişler” ve onları bu hayal uğruna “kullanmışlar”dır. Dış güçlere yaslanan Ermeni çeteleri Anadolu’yu kasıp kavurmuşlardır. İşler tersine dönünce devlet büyük bir kıyımı önlemek için tehcir yöntemini kullanmıştır. Bununla birlikte mevzii saldırılar durumunda karşılıklı çatışmalar olmuştur. Sözün özü: Ermeniler, yüzyıllardır çatısı altında yaşadığı bir milleti kriz esnasında vurmuştur. Batılı güçler, sınır muharibi olarak gördükleri Ermenileri yine kullanmak peşindeler. 4 Mart 2012’de düzenlenen halkların kardeşliği mitingi bunun bir provasıdır. Bunun arkası gelecektir.

Dış güçlerle ittifak edeceksin. Çeteler kurup milletin malına, ırzına tecavüz edeceksin. Sana kimse bir şey demeyecek. “Soykırım yapıldı!” deyip bir milleti katil ilan edeceksin, kimseden ses çıkmayacak. Bir milletin dinî tutumunu “Türk-İslâm sentezi” kalıbı altında nefretin ve ilkelliğin adresi göstereceksin, kimseden ses çıkmayacak. Herkese Ermeni diasporası şerbeti içirmeye kalkışacaksın, üstü örtük ifadelerle diasporanın propagandasını yapacaksın, kimseden ses çıkmayacak. Yaptığın aşağılamalara ve hakaretlere tepki gösterenleri kâmilen suçlu göstereceksin, kimseden ses çıkmayacak. Senin kinin, nefretin, tahrik eden dilin sevap olacak, bu dile ve tutuma tepki gösteren ise kinin ve nefretin öznesi olacak. Bu nasıl bir mantık? İzan ve akıl bu tutumun neresinde? Bu millet koyun mu ki istediğin gibi güdesin? İç ve dış mahfillerin ayartılmış uşaklarını yanına alarak her gün hakaret edesin. Bu nasıl bir haktır ve bu hakkı sana kim veriyor?

Böyle bir aymazlık ve şirretlik, masum ölüleri bile ayağı kaldırır. Senin derdin bütün milleti ayağı kaldırmak. Fakat bu millet basiretlidir. En büyük sermayesi de budur. Oynamak istediğin oyun ve kurmak istediğin tuzak boşa çıkacaktır. Etnik ayrımcılığı ve Türk Milleti’ne hakaret etmeyi “günlük dua haline getiren” bu hastalıklı zihniyetin hiçbir millete faydası olmaz. Her şeyi Ergenekon torbasına atarak şaibeli hâle getirme yönteminiz sinsi amacınızı örmeye yetmemektedir. Ermenistan’ın Hocalı’da yaptığı katliama tepki gösterenleri bu şekilde suçlamanın karşıt ifadesi şudur: “Gayr-i mücerret Ermeni milliyetçilerinin yaptıkları ve yazdıkları Ermeni diasporasının etkisi ve katkısından ibarettir.” Nasıl? Oldu mu?

Her gün katil dediğin milletin çocuğu kalkıp karşılık verdiğinde ağzının ivmesi bozuluyor. Nefret kusuyorsun. Bu bir aydın tavrı değildir. Bir aydına yakışan tarz, gerilime dayanan bu tür önermelerin aşırı ve yanlış olduğunu ortaya koymak ve birlikte yaşamanın gereği olan uzlaşmaya davet etmektir. Böyle bir ortamda Ermeni diasporasının sözcülüğüne soyunmak tahriktir ve kâmilen suçtur. Eğer bu tutumun ucu biraz uzatılırsa dış kaynaklı örgütlere kadar ulaşır. Açıktır ki siyasî-stratejik oyun oynuyorsunuz. Fakat biliniz ki Türk Milleti’nin zihnini aşağılamak sizin ifadenizle “gülle gibi” geri döner.

Taksim’de düzenlenen mitingde denilmiş ki “Hocalı olayı bir soykırımdır. Bunu yapanlar kan içici katillerdir. Bu kan yerde kalmayacaktır. Türk Milleti var olduğu müddetçe bunun hesabını yapacaktır.” Diaspora aşığı bu sloganları nefretle ve şiddetle damgalıyor. Eğer bu nefretse ve şiddetse sizler bunu her gün yapıyorsunuz. Bu ülkenin sağladığı demokratik ortamı ve ifade özgürlüğünü her gün kirli emelleriniz için kullanıyorsunuz.

Size soruyorum: Bir Türk Erivan’a gitse, Ermeni örgütlerin şehit ettiği elçileri anma adına her gün “Hepimiz Türk’üz!” yürüyüşü düzenlese ve her ağzını açtığında tarihine, kültürüne, inançlarına hakaret etse Ermenistan’da kaç gün durabilir?

Yüzyıl önce çıkarttığınız fitnenin hesabını ikinci bir fitne çıkartarak sorma çabası bütün unsurlarıyla açığa çıkmıştır. İnsan hakkı olan ifade özgürlüğünü “teknik küfürlerle sentezleyerek” Türk Milleti’ni katil gösterme çabası somutlaşmıştır. “Özgürlük ve barış” gibi değer içerikli kavramların gayr-i mücerret Ermeni milliyetçilerinin faaliyetlerini örtmek için kullanılan maske olduğu açığa çıkmıştır. Türk Milleti engin hoşgörüsü ve sabrıyla düşen maskenin altındaki kirli yüzü ibretle izlemektedir. Bundan şüpheniz olmasın!