Heyecan Verici Değil mi?(İsmet Çenesiz Ağabeye ithaf)

75

 

Söğütlüçeşme Tren İstasyonun köprü alnına yazmışlar; … YHT (Yüksek Hızlı Tren) GELİYOR!.. Eskişehir; (2) Saat; ANKARA; (3) Saat,  SİVAS; (5) Saat.,,

Doğrusu bu yazıyı okuyunca heyecanlandım, gurur duydum, ama gecikmiş bu hizmet için biraz da hüzünlendim.. Japonya bu imkana 20 yıl önce kavuştu.. Almanya, Fransa da öyle.. Amerika’yı saymıyorum, zira ne zaman başladığını bilmiyorum.

1986 yılından beri; Türk-Japon Dostluk Derneğinde Kurucu Başkan, Yönetici, Genel Başkan sıfatları ile kesintisiz görev aldığım için çok iyi bildiğim Japonya var. 1990 yılında ilk defa gittiğimde “Şinkansen” (Hızlı Tren, oradaki ismiyle “Mermi Tren”) çalışıyordu. Saatte 280-300 kilometre hızı orada gömüştüm.  Ve çok muntazam çalışıyordu.., (2) dakika gecikmiş olsa TV’de önemli haber oluyordu.

Bu bizim için gerçekten heyecan vericiydi ama diğer taraftan da Japonya gerçeğini öğrendikçe içimizi derin bir hüzün kaplıyordu. Hüznümüzün nedeni ise O tarihten, 30 yıl önce 1960’lı yıllarda Türkiye ve Japonya’nın aynı “Teknolojik ve Sınai Güç” düzeyinde olduklarını ve fakat geçen 20-30 yıl içinde işte O Japonya’nın Dünyanın (2) Numaralı Ekonomisi haline geldiğini ve Türkiye’mizin hepimizin bildiği 1990 lı yıllar öncesinde düştüğü -kendisine hiç yakışmayan- halinden kaynaklanıyordu.

Sevgili İsmet Çenesiz Ağabey, benim Ak Partili olmadığımı biliyorsunuz, herkes biliyor.. Ama ben bu çalışmaları alkışlıyorum. Zira 1957’de İstanbul’a Haydarpaşa Lisesine ilk defa giderken, Mecitözü’nden geçen Amasya otobüsüne sabah 07’de bindiğimizi ve akşam karanlıkta Ankara’ya ulaşabildiğimizi, gece saat 10’da Ankara’dan kalkan Trenle de sabah (8) de İstanbul’a, 24 saatte ulaştığımızı ve bunun bu hızın kimilerine dudak ısırttığını unutmadık.

Gelin 20 sene beriye, Akbank Bölge Müdürü iken Erzincan’dan İstanbul’a yine 24 saatte gittiğimizi unutmadık.

Ve İsmet Ağabey, Ankara için PTT’ye telefon kaydı verdiğimizi ve iki gün bağlanmayan telefon üzerine de Ankara’ya giderek görüşme yapıp geldikten sonra çalan telefonda santral görevlisi kızımıza; kızım gerek kalmadı biz Ankara’ya gittik ve görüştük dediğimizi de unutmadık.

Tabii bu iki konu Turgut Özal’a mal edilir amma, özellikle iletişimin görünmeyen kahramanı Servet Bilgi Paşa’dır. 80 ihtilâlinin PTT Genel Müdürü Bilgi Paşa, Amerika’dan gelmiş ve PTT alt yapısını o oluşturmuştur. İşte Özal o altyapıyı kullanmıştır.

Ve 90 lı yıllarda İtalyanlar Tekel’e geldiklerinde o zaman otomatik telefonun sadece Roma’da olduğunu ve diğer küçük merkezlerden Türkiye ile doğrudan konuşmak için Roma’ya geldiklerini anlatıyorlardı.

İşte İsmet Ağabey, Türkiye’mizin bu aşamalarını birbir yaşadık ve şimdi gelinen ve kısa süre sonra gelinecek olan noktalar için de gerçekten heyecan duyuyoruz.

Hani dedim ya, ben Ak Partili değilim diye..Ama bu gelişmeklerden heyecan ve gurur duyuyorum.

Mevcut iktidarı birçok yönden özellikle Cari Açık yaratan bilinçsiz özelleştirmelerden ve özelleştirme adına peşkeş çekercesine yapılan bilinçsiz satışlardan dolayı en acımasız şekilde tenkit ediyorum. Bu konuları yazılarımda ve kitaplarımda da çok kez anlattım. Tenkitlerimi ve düşüncelerimi doğrudan Başbakana ve bazı bakanlara da yazdım.  Bir çok yönden acımasızca tenkit ettiğim yöneticileri yukarıda anlattığım atılımları nedeniyle de tebrik ettim, yaptıklarından Ülkem adına gurur duydum..

Şimdi şuraya gelmek istiyorum, İstanbul – Sivas (5) saat dendiği zaman, muhalefetin söylediklerine bir bakalım mı?

Ben muhalefetten şunu bekliyorum; Muhalefet Partilerinin Başkanları mesela şöyle diyebilmeli;

“İSTANBUL SİVAS BEŞ SAAT!.. harika bir gelişme ama, İSTANBUL – ERZURUM da YEDİ saat olmalı.. VAN – EDİRNE (9) saat olmalı..  Ve bunları ancak biz yaparız, bizim iktidarımız yapabilir..”

Sevgili İsmet Ağabey; eğer böyle bir beyanat çıksa birinden; ilk seçimde o partiye mesela CHP’ye rey vermez isem namerdim. Ama yoook, böyle hiç yok sadece olumsuz tenkit. Sadece yıkım ve sadece kıskançlık sergileniyor.

Ve mesela:  ” TABİİ İSTANBUL SİVAS BEŞ SAAT VE BU ON MİLYAR DOLARLIK İHALE DEMEKTİR. MENFAAT DEMEKTİR…”   .   .

Bırakın, bırakın; bunları bırakın.. Sizler de yapacaklarınızı söyleyin..

Siz yarışa nerden devam edeceksiniz onu söyleyin.. Ne hüneriniz var onu söyleyin… Ve inanız böyle yapsalar kesinlikle prim yaparlar sempati toplarlar..

Bu yönde aynı tenkitleri etnik köken eğilimli gruplar ve partiler için de söylüyorum.  Kavgayı bırakın kardeşlik adına neler yapacaksınız onu söyleyin. Nasıl birlikte ve kardeşçe yaşayacağız onu anlatın.

Geçen yıl engellenen Gemlik Kürt Yürüyüşünden sonra bir yazımız vardı;

Gerginlikle, ayrımcılıkla elinize bir şey geçmez.. Bunu yerine siz kendi kültürel değerlerinizi, ortak değerlerinizi sergileyiniz ve sempati toplayınız böylece daha çok taraftar bulursunuz, bir probleminiz varsa bunu daha güzel anlatırsınız. Ve nitekim işte, Urfa’da başka yerlerde kültürel etkinlikler yapılıyor ve daha çok ilgi ve sempati uyandırıyor. Bunun aksi sadece davanıza zarar verir. Sadece davanıza değil Ülkemize zarar verir.

Partileriniz için de diğer bütün dava sahipleri için de durum aynı.  Başkalarının kışkırtıcı tahriklerini bırakın, bırakın da kardeşlik için ve bu Ülke için neler yapılabilir ona kafa yorun. Bunlar bir şey yapmışlar ve yapıyorlar sizler ne yapacaksınız onu anlatın..

Ve bir şey daha İsmet Ağabey; şu televizyonda, boy göstermeler, karşılıklı atışmalar..  Hani bunlar da

bir ölçüye girse diyoruz.  İngiltere’de kaldığım dört aylık sürede zamanın Başbakanı Demir Leydi Tetçır’ı sadece (2) kez gördüm…  Ve bir de bize bakın, birini izle diğerinin basın bültenini de anlarsın.. Birini takip et, diğerinin günlük programını da öğrenirsin.. Ve her gün ve her saat başı.!..

Sevgili Başbakanım, bari sen cevap verme; sen sadece yaptıklarını anlat, bırak ne derlerse desinler!.. İnan bana;  HİÇ BİR SEY KAYBETMEZSİN..  İnan bana daha da kazanırsın..

Daha huzurlu bir Türkiye ve daha akıllı bir yöneticiler takımı dileklerimiz ve özlemimizle herkese selam sevgi ve saygılar sunuyorum.