Her Hayvan Gerektiği Kadar Zekidir

59

 

Başlıktaki söz bana ait değil. Bir TV kanalında izlediğim belgeselde “her hayvan içinde bulunduğu çevrenin gerektirdiği kadar zekidir” tespitini anlatıyordu. Müthiş bir mücadele içinde geçen hayatlarında yaşama başarısını göstermesi için her hayvanın yapması gerekenleri düşünüp uygulama yeteneği varmış.

Buna karşılık mesela yüzüne ayna tutulan milyonlarca hayvan türünden çok az bir kısmı aynada gördüğünün kendi yansıması olduğunu kavrayabilecek derecede bir zekâya sahipmiş.

Yani hayvanlar insanoğlunun zekâsıyla kıyaslanamayacak kadar az ve fakat varlığını sürdürmeye yetecek kadar bir zekâ sahibi imiş.

Aynı tespiti muhtemelen insanlar içinde yapabiliriz. En ilkel insan veya toplumdan uzak yetişmiş, sosyalleşmemiş insanlar da tabiat içinde hayatını idame ettirebilmek için gerektiği kadar bir zekâ kapasitesini ortaya koyabilmektedir. Ancak insanların temel ihtiyaçları yeme, içme, cinsel ihtiyaçtan ibaret değil. İnsanların inandığı değerler ve kutsalları var.

İnsanlar da birçok hayvan türü gibi toplum halinde yaşamakta, bu sebeple toplumun diğer fertleriyle çeşitli açılardan bağlılar. Köleliği tarihin tozlu sayfalarında geri bırakan insanoğlu, bağlı fakat bağımlı olmamanın bilinç seviyesine yükselmiş durumda olmalı. Bu ideal noktaya acaba insanlığın yüzde kaçı gelebildi?

******

İnsan topluluklarının en tekâmül etmiş son şekli olan milletler de bir canlı organizma sayılır. Milletlerin de hayatlarını devam ettirebilmeleri için içinde bulundukları çevrenin gerektirdiği kadar zekâya sahip olması lazım.

Milli varlığımıza kasteden düşman unsurların yapmak istediklerini önceden sezip, karşı tedbirleri almak, düşman unsurların kullanabileceği zafiyetlerimizi bilmek, yapılacak tuzakları fark edebilmek için, bu şartların gerektirdiği kadar ortak bir zekâya sahip olmak varlığımızın sürdürülebilir olmasının ilk şartı.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu ve adına “Büyük Ortadoğu” denilen coğrafyada çok köklü değişimler yaşanmakta. Afrika’nın kuzeyinden başlatılan dalga sınırlarımıza dayandı. Suriye’deki iç savaşın olumsuz tesirlerini en fazla Türkiye yaşayacak gibi. PKK terörü de bu gelişmelerden daha da beslenerek iyice azgınlaştı. Bölge bir mezhep savaşına sahne olursa sonucundan Allah korusun.

Bu bakımdan bu bölgede yaşayan bir toplum olarak, ortak zekâmızın dünyanın birçok bölgesine nazaran daha yüksek seviyede olması zarureti var.

*****

Şimdi bu ortamda milli varlığımızı devam ettirebilmemiz için ortak zekâmızın yeterli seviyede olup olmadığını test etmemiz faydalı olacaktır.

1- ABD/AB nin terör örgütü olarak tanımladığı PKK’nın bu ülkeler de dâhil 54 ülkede serbestçe faaliyet göstermesini, uyuşturucu işinden büyük paralar kazanıp, silahlanabilmesini…  Yıllardan beri ABD kuvvetleri tarafından işgal etmiş Irak’ta üslenen PKK’nın Türkiye’ye karşı buradan savaş yürütmesine göz yumulmakta olduğunu (destek verildiğini), bir milyon Irak’lı öldürülürken bir tek PKK’lının ölmediğini gördükten sonra bile, ABD’nin PKK terörü konusunda Türkiye’ye destek verdiğine, istihbarat paylaştığına inanıyorsak…

2- ABD ajanı olduğuna şüphe olmayan, Türkiye’de gazetecilik yapmış ve sonradan haham olmuş genç bir adamın, sıradan istihbarat örgütlerinin erişemeyeceği ülkenin en karanlık ve gizli bilgilerine vakıf olmasından hiç şüphelenmiyorsak… Bu adamın verdiği çuvallar dolusu belge üzerinden yürütülen operasyonlara kafa yormuyorsak..

Bu operasyonlarla ülkenin en kritik görevlerini yürüten, kitleleri etkileme gücüne sahip yüzlerce insanı hapislerde çürütülmesini… Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst komuta kademesinden dörtte birinin hapse tıkılması, bazı görevlere atanacak komutan bulunamamasının sebep ve sonuçlarını değerlendiremiyorsak… Geçmiş dönemde PKK ile mücadelede başarılı olmuş komutanların içeride olmasına karşı bırakın üzüntüyü, şüphe bile duymuyorsak… Bütün bu olanları ileri demokrasiye geçiş, normalleşme ve vesayetten kurtuluş sloganları altında sevinçle karşılıyorsak…

3- Silah bırakmayan PKK ile görüşmelerin çare olmadığını birçok acıdan sonra öğrendiğimiz halde, uzantısı siyasi parti ile görüşerek teröre çare bulacağımıza inanabiliyorsak… Hakkari’de kameralar karşısında BDP’li milletvekilleri ile silahlı PKK’lıların sıcak kucaklaşmasından sonra bile, Kürt halkının temsilcisi yerine koyduğunuz BDP’den medet umuyorsak…

4- “Komşularla sıfır sorun” politikası güden bir hükümetin, komşumuz Suriye yönetiminin devrilmesi için muhaliflere silah dâhil her türlü yardımı yapması sebebiyle, Suriye, İran ve Rusya’nın düşmanlığını kazanacağımız aşikâr iken, “yeni Osmanlı” hayali içinde olmasının tehlikelerini göremiyorsak… Kendisine karşı (İsrail’i koruma maksatlı) Füze Kalkanı kurduğumuz, petrol alımlarını kısıtladığımız İran’ın bize hala dost kalmasını bekleyebiliyorsak…

5- Son on yılda ortalama yıllık yüzde 5,2 büyüme gerçekleştirdiğimiz halde (Cumhuriyet tarihi ortalaması da yüzde 5), harcamalarımızın her yıl ortalama yüzde 10,2 artmasının, el parasıyla oluşturulmuş sürdürülemez bir saadet zinciri olduğunu göremiyorsak…

Coğrafyamızın gerektirdiği miktarda bir toplumsal zekâya sahip olmadığımız anlamına gelir. Bu zekâ seviyesinde olanların oranının yüksek olması, milli varlığımızın bekası yönünden ciddi bir risk oluşturacaktır.

NOT: Büyük Türk Milletinin ve İslam âleminin Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Allah’tan varlığımızı güçlü ve lider ülke olarak devam ettirebilmemize yeterli bir ortak zekâ vermesini diliyorum.

 

 

Önceki İçerikCemaat (?!) Vakıfları
Sonraki İçerikKarınca
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.