Göklerdeki Müslümanlık

59

            Müslümanlık nerde!
Bizden geçmiş insanlık bile…

Âdem
aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!

 

Kaç
hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;

Müslümanlık,
bilmem amma, galiba göklerdedir;

 

İstemem,
dursun o payansız mefahir bir yana…

Gösterin
ecdada az çok benzeyen kan bana!

 

İskender Pala, siyaseten hemfikir
olmadığım ancak edebiyatçı yönünü takdir ettiğim bir isim. Divan şiirinin adeta
bayraktarlığı yaptığını, günümüz insanına divan şiirini sevdirmenin yanında
bununla da yetinmeyip Türk romancılığına da ayrı bir hava kattığını
düşünenlerdenim. Yazdığı bütün kitapları satın aldığım ve (çoğunu okuduğum)
ender kişilerdendir. Kütüphanemde ciddi bir İskender Pala Külliyatı mevcuttur.

 

Bizim üniversite yıllarında, iki haftada
bir Altunizade Kültür Merkezi’nde oturum düzenlerdi. Okuldan arkadaşlarımızla
birlikte bu oturumları takip ederdik. Hala devam ediyor mu bilmiyorum, ediyorsa
İstanbul’daki arkadaşların o oturumlara katılmalarını şiddetle tavsiye ederim.

 

İskender Pala, her oturumda tahtaya iki
mısra yazar ve bir saatten daha uzun bir sürede bu mısraları tahlil ederdi. İki
mısranın sadece kelime dizininden ibaret olmadığını, döneminin tarihini,
sosyolojisini, siyasi olaylarını, adetlerini, dini anlayışını, insanların
hayata ve birbirine karşı bakışlarını, kısaca insana dair her şeyi taşıdığını o
şiir tahlilleri esnasında öğrendim. Biz de şimdi İskender Pala’nın o şiir
tahlillerini taklit eder, bu yazının en başına aldığımız şiiri tahlil etmeye
çalışalım. Ancak tek farkla! Pala’nın şiir tahlillerinde hep eski dönemlere ait
konular anlatılırdı, bizim yapacağımız şiir tahliline ilişkin konular bu döneme
aittir.

 

Yazının başına aldığım şiir, İstiklal
Marşımızın büyük şairine ait. O büyük ruh, hayatı boyunca –tabiri caizse- gün
yüzü görmemiş; koca bir devletin yıkılışına şahit olmanın yanında toplumun her
tabakasında genel bir ahlaki çöküntüye de şahit olmuş; Siyasette, ticarette,
kamu hizmetlerinde, kısaca toplumun neredeyse her tabakasındaki ahlaki
erozyondan ciddi bir rahatsızlık duymuş ve bu rahatsızlığını da şiirlerine
yansıtmıştır.

 

Müslümanlık
nerde! Bizden geçmiş insanlık bile…

 

            Bugün, “Müslüman” kimliğini temsil
ettiğini iddia eden toplum önderlerinin, siyasetçilerin, tarikat/cemaat vs.
dini önderlerin, topluma mal olmuş kişilerin ve bütün bunların takipçilerinin
temel sorunu Akif’in bu mısraında ifade ettiği şeydir aslında. Bütün bu
saydığımız gruplar, Müslümanlığı temsil ettiklerini iddia ederken aslında
kendilerinin temel insani değerlerden çok uzakta olduklarının farkında bile
değiller. Edep, saygı, nezaket, doğruluk, dürüstlük, harama el uzatmama gibi
değerler sadece İslam’a ait değildir. Bunlar bütün insanlığın ortak
değerleridir. İnsanlığın ortak değerlerin uzak durarak Müslümanlığı temsil
edemezsiniz. Çünkü insan olmadan Müslüman olamazsınız.

 

            “Bir
kez gönül kırdın ise bu kıldığı namaz değil”
diyordu Yunus Emre. Başka bir hak
dostu “Bir kalbi kırmak Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha günahtır”
demişti.  Siyasi hırsları uğruna, hak
etmedikleri maddi kazanç uğruna, kalçalarını ısıtan rahat koltuk uğruna bütün
milletin gönlünü kırdılar, bütün bir milletin onuruyla dalga geçtiler.

 

            “Ya
olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol”
diyordu başka bir gönül
insanı. Millete imam-hatip okullarını tavsiye edip kendi
çocuklarını-torunlarını Amerikan Kolejlerine gönderenler, millete sabır tavsiye
edip milletin parasıyla saltanat ve sefa sürenler, milletin ahlakına-namusuna
laf edip kendi hanelerinde türlü rezaletler yaşanan kişiler türedi buralarda.
Bunlardan bir tanesi yakın zamanda “falancanın cenazesi camiden kalkmasın” gibi
bir laf etti. Sıfatında nur kalmamış başka biri de “üniversiteler fuhuş
yuvalarına döndü” gibi akıl ve vicdan yoksunu sözler sarf etti. Üstelik bütün
bunları Müslümanlık (!) adına söylediler. Hâlbuki Müslümanlık nerde! Bunlardan
geçmiş insanlık bile!

 

            Hayatlarında İslam’a ait en ufak bir
kırıntı bulundurmayanların Müslümanlık pazarladığı günlerin şahidiyiz. Kıyamet
alameti dedikleri, yaklaşık olarak böyle bir şey olsa gerek. Dönüp dolaşıp
Akif’in dediğine geliyor laf;

 

Kaç
hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;

Müslümanlık,
bilmem amma, galiba göklerdedir.

 

            Müslümanlığın pazarlayanı çok ama
bir Müslüman’a denk gelen göremedik henüz. Galiba bütün o güzel Müslümanlar,
Yahya Kemal’in dediği gibi güzel atlara binip gittiler.

 

İstemem,
dursun o payansız mefahir bir yana…

Gösterin
ecdada az çok benzeyen kan bana!

 

            Bu son iki mısraının tahlile
ihtiyacı olmasa gerek. Bunlardan hangisi sürekli övünüp mensubu olduklarını
iddia ettikleri ecdada benziyor ki? Bütün siyasetçileri, devlet adamları bir
araya gelse ve hepsini yüzle çarpsanız bir Fatih etmezler, bir Yavuz etmezler,
bir Mustafa Kemal etmezler, hatta övündükleri Abdülhamit bile etmezler. Tarikat
şeyhlerinin hepsini toplasanız yolundan gittiklerini iddia ettikleri bir
Geylani çıkmaz oradan, İmam-ı Rabbani çıkmaz, Gazali çıkmaz! Tüm o şeyhleri ve
müritlerini üzerlerine bir kısım İlahiyatçıları da ekleyip toplayıp yüzle
çarpsanız bir Mevlana etmezler, bir Yunus Emre etmezler, bir Hoca Ahmet Yesevi
etmezler! En çok ihale verdikleri müteahhitleri bir araya getirip binle
çarpsanız bir tane Mimar Sinan etmezler! Kefen giyip yollara dökülenlerini
toplayıp milyonla çarpsanız, dünya tarihinin herhangi bir zamanında ve dünya
coğrafyasının herhangi bir yerinde şehit olan bir tane Mehmetçik etmezler!

 

Halep orada arşın burada. Buyurun hodri
meydan!

 

Gösterin
ecdada az çok benzeyen kan bana!

Önceki İçerikİki Ayı ile Aynı Yatakta Yatmak
Sonraki İçerikAzerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Avatar photo
1983 yılında Tokat Erbaa’da dünyaya geldi. İlk okulu Ankara’da, ortaokulu Bitlis Tatvan’da, Lise’yi Bursa’da okudu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. 2003 yılında bu okulu terk edip Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 2008 yılında bu okuldan mezun oldu. Yüksek lisansını 2019 yılında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini devam ettirmektedir. 2018 yılında siyasetle de ilgilenen yazar, 2019 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın üyesi olmuş ve 2023 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın başkanlığı görevine seçilmiştir. 2018 yılında bu yana Kocaeli’de köşe yazıları yazmakta ve yazıları Kocaeli’nin muhtelif yerel basın kuruluşlarının yanı sıra Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yayınlanmaktadır. Yine 2018 yılından bu yana ülke genelinde barolarda eğitimler ve Kocaeli’de yerel STK’larda konferanslar vermektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ESERLERİ : A. YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1) Katılım Bankacılığı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020. 2) Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye, Melekler Yayıncılık, Kocaeli, 2020. 3) Türk’ün Ustalarla İmtihanı, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık, 2023. B. YAYINLANMIŞ AKADEMİK MAKALELERİ 1) Tahkim Sözleşmesinin Unsurları – Leges Hukuk Dergisi, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Vefa Andacı, Ekim 2020, Y:11, S: 130, s. 112-133. 2) Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na (Viyana Sözleşmesi / CISG) Göre Taşıma Halindeyken Satılan Mallara İlişkin Hasarın İntikali – Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 335-360. 3) Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde Önalım, Alım, Geri Alım ve Öncelik Hakları - Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 1-59. 4) Faiz ve Vade Farkı Kavramlarının Hukuki Niteliklerinin Karşılaştırılması – Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler, Dora Basım, Bursa, 2021, s. 19-41. 5) Anonim Şirketlerde Payın ve Pay Senetlerinin Devri - Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler II, Dora Basım, Bursa, 2022, s. 313-336. 6) Limited Şirketlerde Pay Devri – Bilimsel Araştırmalar, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 113-130. 7) Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü Nedeniyle Sözleşmeden Dönme, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2023, S:28, s. 133-161.