İnsanlar Neden Kurban Ediliyordu?

100

 

Kurban bayramı arifesindeyiz. Kurbanla ilgili hazırlıklar devam ediyor. İslam dünyasında kurban bayramının ayrı bir  önemi var. Her bakımdan önemli ibadet olan kurban kesimi ile ilgili hazırlıklar tamamlanmak üzere. Hali yerinde olan Müslümanların yılda bir kez kurban kesmesi farza yakın vacip bir ibadet. Birçok Müslüman sadece kendisi için değil çocukları ve ahrete intikal eden büyüklerinin ruhu adına da  kurban kesmeleri  kurban ibadetine verilen önemi göstermekte.

İLAHİ DİNLERDE KURBAN İBADETİ
Neden kurban kesilir? Kurbanın tarihçesi nedir? Hz Adem’den Peygamber Efendimize ilahi dinlerdeki kurban ibadeti, Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudilerin atası olan büyük peygamberlerden İbrahim Aleyhisselamın oğlu İsmail peygamberi Allah’a kurban etme olayı ile ilgili birçok şey söylenilmekte. Sadece kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de değil tahrif edilmiş, Tevrat ve İncil’de de kurbandan ve kurbanın tarihçesinden söz edilmektedir. Kurban ibadeti, Hz Adem’den Peygamber Efendimize ilahi bir emir ve kutsal bir ibadet olarak insanlık tarihinde yerini almıştır. Hz. Ademin oğulları  Habil ile Kabil olayı kurban’ ın başlangıcı kabul edilir.

İNSANLARIN KURBAN EDİLMESİ

İlahi dinler içinde hiçbir  şekilde  insanların kurban edilmesi söz konusu olmamış, İbrahim Aleyhisselam, oğlu İsmail’i yüce Allah’a kurban sözü vermesi dolayısıyla kurban olarak keserken Cebrail Aleyhisselamın gökten koç olarak kurban getirmesi ve İsmail peygamberin yüce Allah tarafından bağışlanıp onun yerine koç kurban edilmesi olayı, ilahiyatçılar, ilim adamları ve tarihçiler tarafından çok iyi araştırılması gereken önemli bir olaydır. Hangi dinde olursa olsun yüce yaradan insanın kurban edilmesini, yasaklamıştır. İslamiyet’in ne büyük bir  rahmet din olduğunu, İslam öncesi Arap dünyasında kız çocuklarının çeşitli nedenlerle diri diri toprağa gömmesini yasaklamasından anlaşılmakta.

3.000 yıldan beri Hz İbrahim aleyhisselam döneminde  yasaklanan insanın kurban edilmesi ilahi dinlerde  de yasaklanırken, yakın bir geçmişe kadar bugün medeni ve çağdaş geçinen birçok toplumda insanların kurban edildiğini görüyoruz. Bu konuda Gebze Belediyesi tarafından organize edilen kültürel etkinlikler kapsamında Gebze’ye konuk olan prof, Dr. Mehmet Çelik’in konferansında açıklamalar yapıldı.

Mehmet Çelik araştırmacı bir öğretim üyesi. Ankara üniversitesi İlahiyat Fakültesi  felsefe bölümünden Türk dili ve edebiyatını bitirdikten sonra; Atatürk, 19 Mayıs ve Fırat Üniversitesi görev yapmış ve  halen Celal Bayar üniversitesinde öğretim görevi yapmaktadır. Gebze’de yaptığı konuşmada insanların kurban edilmesi ile ilgili verdiği bilgilerin özetini bu köşede sizlerle paylaşıyorum.

BEBEKLER NEDEN KURBAN EDİLİYORDU ?
İnsanlık tarihine baktığımızda birçok milletin insan kurban ettiği görülmekte. Çin, Hindistan, İran tarihi, Anadolu’daki uygarlıklar, Ortadoğu, Kuzey Afrika’da Cezayir ve Avrupa ülkeleri, özellikle Roma döneminde insanların kurban edildiği görülmekte. Üstelik bu kurbanların çoğu saf ve günahsız oldukları için çocuklar ve bakire kızlardan oluşmakta. Bu kurbanlar özellikle 21 Mart gününde, güneşin bolluk ve bereket vermesi adına güneş tanrısına adanmakta.  Kurban kesemi   sahillerde  icra edilmekte. Roma kentinde Romalılardan kalma, kolezyumun açılışında 2100 yıl önce ,1000 kölenin kurban edildiği belgelerle ortaya çıkmakta. Roma Hz İsa’dan sonra insan kurban etmeyi yasaklamakta. 
1921 senesinde yapılan araştırmada Cezayir’de ve Tunus’un Kartaca kentinde 1 ile 3 yaş arasında on binlerce çocuğun kurban olarak kesildiği kazılarda ortaya çıkmıştır. Kartaca’ daki kurban edilen bebeklerin mezarlarını  bizzat görmüş ve burada belgesel çekmiş biri olarak manzara karşısında dehşete kapılmıştım. Bundan kısa bir süre önce Doğu Türkistan’ın 2300 yıl önceki tarihi Tufan şehrinde o dönemler Budizm ile içli dışlı olan Tufan şehrinde 200 bebeğin kurban edilerek kral sarayının üstüne  gömülen mezarlarından anlaşılmakta. Çocuk yaştaki bu bebeklerin Budistler tarafından krallara ithaf edildiği acı gerçeklerin Devr-i Alem programı olarak yerinde  belgeselini de çektik.

TÜRKLER İNSAN KURBAN ETTİ Mİ ?
Prof. D.r Mehmet Çelik Bey’e Türklerin, insan kurban edip etmediğini sordum. Sayın Çelik, konferansta da açıkladığı gibi Gök Türklerden, Oğuzlara, tarih boyu Türklerin insan kurban etmediğini , Türkler kazandıkları  büyük zaferlerden sonra çok sayıda at, boğa ve büyük baş hayvan kurban ettiğini açıkladı. Bugün medeni geçinen Avrupa, Fatih Sultan Mehmet Han, 1453’te İstanbul’u fethedip İstanbul’u dünya kültür başkenti yaparken, Avrupa ve Amerikalılar insan kurban etmeyi sürdürüyordu. Alman imparatoru meşhur Şarken İtalya’yı alma anısına 7000 köleyi kurban olarak kesmesi belgelerle ispat edilmekte. Amerika’da ise aynı dönemde 20.000 insanın kurban edildiği görülmekte. 
Bugün bu tarihi gerçekler insanlık tarihi araştırmacıları tarafından araştırılıp kamuoyuna açıklanmalı. Kimlerin barbar olduğu ortaya çıkarılmalı. İlahi dinler, Hz İbrahim’den itibaren 3000 yıldır insan kurban etmeyi yasaklarken Avrupa’nın daha yakın bir geçmişe kadar insan kurban etmesi, düşündürücüdür. Bugün İslamiyet’e saldıranlar karanlık geçmişlerine bakmalılar. Hayvan severlilik adına sadece dini bir ibadet olmayan her bakımdan sosyal bir hizmet anlamına gelen birçok fakir fukaranın sofralarında et gördüğü kurban ibadetine karşı çıkan sözde aydın ve çağdaş geçinenler geçmiş tarihe baktıklarında kimlerin, geçmişinin bozuk olduğunu daha iyi anlayacaklar. Kurbanı bahane ederek İslamiyet’e saldırdıkları için utanacaklardır.

YAHUDİLİK, HIRİSTİYANLIK VE MÜSLÜMANLIK’TA GÜNAH ÇIKARMA

Prof Dr. Mehmet Çelik Bey’in üzerinde ısrarla durduğu günah çıkarma bir başka ifadeyle Yüce Allahın insanların günahını affetmesiyle ilgili Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’teki yanlış düşüncelerle ilgili açıklamaları çok önemliydi. Türkçeye de atasözü olarak giren ‘Günah keçisi’ Yahudilikten gelen yanlış bir inançtır. Yahudilere göre yapılan tüm günahlar satın alınan bir kurbanlık keçinin Havra’da bir kulağından Haham başının tutması diğer kulağından günah sahibi Yahudi’nin tutarak bütün günahlarını hahama itiraf ettikten sonra keçinin Havra bahçesindeki ‘Mezbah’ denen yerde kurban edildikten sonra yakılmasıyla tüm günahların affedileceğine inanılmakta. Günah keçisi deyimi de buradan kalmakta.

Hıristiyanlar ise Hz İsa’nın tüm Hıristiyanların günahına kefalet olarak kurban edildiğine inanmaktalar. Hz İsa, günahlara kefaleten kurban edildiği için af yetkisini papazlara verdiği papazlar tarafından Hıristiyanlara anlatılmakta. günahkâr Hıristiyanların kiliselerin özel yerlerinde kiliseye belli bir bağış yaptıktan sonra papazlara günahını itiraf ederek günahlardan kurtulacağına inandırılmakta. Bu durum görüldüğü gibi gerek Yahudilik ve Hıristiyanlar arasında benzerlik taşıyor.

Müslüman’da ise durum farklı. Müslümanlar, ne kadar günah işlerle işlesin, Hacca gidip geldikleri zaman bütün günahlarının affedileceği din görevlileri ve ilahiyatçılar tarafından Müslümanlara, anlatılmakta. Ancak, bu durum Kuran’ı Kerim’in ayetleri ışığında incelendiğinde yanlış olduğunu ifade eden Çelik, Kuran ayetlerinde en küçük günahın mutlaka karşılığının olduğunu özellikle kul hakkının affedilmeyeceğini çarpıcı bir misalle şu şekilde ifade etti.

“Bir vali, bir belediye başkanı ve siyasetçi haksız olarak görevden aldığı bir memurun hayatının bozulması ailesinin yıkılmasından sorumlu olduğu aile düzeninin yıkılmasıyla etkilenen herkesin kul hakkına girdiğini bu kul hakkı dolayısıyla ilgili  devlet adamı’ nın sorumlu olacağını ve affedilmeyeceğini ” söyleyen  sayın Mehmet Çelik’in bu tespitleri  önemli doğru tespitler. Kul hakkı hiçbir zaman affedilmemekte. Ticaretinde ve diğer işlerinde yanlış yapanlar ne kadar Hacca giderlerse gitsinler hiçbir suretle affa uğramayacakları Müslümanlarca bilinmeli ve kul hakkına dikkat edilmelidir.

SAYIN ÇELİK’TEN DEVR-İ ALEM PROGRAMINA ÖVGÜ
Belgesel çekimleri için  yurt dışında  olsam da, Gebze’deki kültürel faaliyetleri yakından takip ediyorum,  Kültür  faaliyetleri Gebze’nin kentleşme sürecine çok büyük katkısı olacak. Gebze Belediye başkanı Sayın Köşker’e kültürel  hizmetlerin den  dolayı teşekkür ediyorum. Konferansta, Sayın Çelik’e dünyadaki insanlık tarihi içerisinde Kuran-ı Kerim’de adları geçmeyen 224 bin peygamber ile ilgili soru yönelttim. Sayın Çelik bu sorumuza cevap verirken şahsımızın yaptığı Devr-i Alem programlarını takip ettiğini ve programların çok önemli hizmet yaptığını söyledi. Amerika’da 1940’ta yapılan dinle ve medeniyetle ilişkisi olmayan dünyanın değişik ülkelerindeki 140 kabile üzerinde yapılan araştırmada dini inancın önemli olduğu ispat edilmiş, İslamiyet’le de ilişkisi olmayan bu araştırmacıların şu tespitler çok önemlidir. 
“140 kabile mutlaka bir şeylere inanıyor. Ancak inandıkları şeyler İslamiyet’te Allah’ın yaratıcı olan sıfatları ortaya çıkmakta. Bu durum evrim teorisini tümüyle çökertmekte. Tarih boyunca insanların bir dine inandığını 224 bin peygamberin tüm insanları aydınlattığını zamanla bu dinlerin insanlar tarafından  bozulup tahrif  edildiği   bilinmekte.

Evet, sonuç olarak çok önemli bilgilere sahip olduğumuz önemli bir konferanstan, bazı notları sizlerle kurban bayramı arifesinde burada paylaştım. Bu konuda sizlerden de bizlere yorum yazmanınızı ve bu noktada kamuoyunu aydınlatmaya yönelik çalışmalarımıza destek olmanızı bekliyor Sayın Prof. Dr. Mehmet Çelik Beye verdiği bilgilerden dolayı  teşekkür ediyorum.

İNSANLARIN KURBAN EDİLMESİ BUGÜN DE DEVAM EDİYOR
Kurban Bayramı Arifesindeyiz. İlahi dinler insanların kurban edilmesini yasakladı. Ancak bugün medeni geçinen güçlü devletlerin ekonomik ve siyasi çıkarları yüzünden insanların kurban edilmesi halen sürüyor. Suriye kan ağlıyor. Güneydoğumuzda terör belası insanlarımızı kurban ediyor. Dünyanın bir çok yerinde  silah tüccarları  para hırsı yüzünden  kan döküyor insan öldürüyor.  Sözde çağdaş geçinen ülkeler başta Müslümanlar olmak üzere çeşitli nedenlerle tıpkı geçmiş de olduğu gibi yine  insan kurban ediyor. Tüm  İslam   Aleminin insanların kurban edilmediği bir dünyada yaşamaması ümidiyle Kurban Bayramını tebrik ediyorum.