Bu hafta aslında Türkiye dünyanın ekonomik olarak 17. büyük ülkesi olduğunu. Bununla ilgili verileri, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’deki krizin bir finans krizi olmadığını ve bana göre bu krizin diğer ülkelerin aksine Türkiye’deki yansımasının bir reel sektör krizi olduğundan bahsedecektim. Bunların hepsinden önemli gördüğüm bir konu var, hayvanlarla ile ilgili, özellikle bu konuyu önceliklendirmek istedim.
“CANLAR” Hayvan severler tarafından oluşturulmuş bir sürü jargon içinde en başta olanı ve en önemli olanı. Tüm hayvanlara CANLAR tabirini kullanıyorlar. (Haytap dönem sözcüsü ve Dohayko Genel sekreteri Nesrin ÇITIRIK hanımdan ve diğer hayvan sever arkadaşlardan edindiğim bir kavram) Hepinizin bildiği gibi bizim kültürümüzde CAN, CANAN, CANLAR, CANLI gibi kavramlar çok önemli bir yer tutar. CAN denildiğinde ayırım yapılmaz tüm canlılar CAN’dır. Bu kavramlarla ilgili şiirler, ilahiler, kasideler, masallar, hikayeler, beyitler. efsaneler yazılmış ve söylene gelmiştir. CAN her şeyden öte hoşgörüdür, sabırdır, idraktir, var oluştur, yaşamdır, inanmışlıktır daha uzatabiliriz aslında. Şairler, dervişler, filozoflar bunu daha iyi bir şekilde dizelerinde ifade etmişlerdir. “Canlara canım veresim gelir, canlar başım üzeredir” (Avni Baba)
Dünyada ve Türkiye’de moda olan bir tabir var ” çevreye ve doğaya duyarlılık” başlığı altında Ülkemizin sorumlu en tepe kişisinden, en alt kademedeki yönetici, sivil toplum kuruluşları yöneticileri ve aydın bir sürü kişi bu kavramlarla ilgili hem gündeme geldiğinde hem de farklı ortamlarda ballandırarak bahis konusu ederler. Acaba bu kadar moda olan ve prim yapan bu konunun uygulamadaki yansımaları nasıl diye baktığınızda o kadar iyi olmadığını görüyoruz.
Çevreye ve doğaya duyarlı, valilerimiz, kaymakamlarımız, belediye başkanlarımız, genel sekreterlerimiz, genel sekreter yardımcılarımız, başkan yardımcılarımız, ilgili yetkili daire başkan ve müdürlerimiz olmasına karşın. Maalesef ülkemizde manzara içler acısı. Belediyeler birer acımasız hayvan avcısı. Türkiye’nin her yerinden itlaf haberleri yayılıyor. Bu ülkede bir zamanlar “Ah, şu okullar olmasa, ben bu bakanlığı çok güzel idare ederdim” diyen anlayışın hakim olduğunu biliyoruz. Halen “Hayvanlar olmasa bölgemi nasıl idare ederim” anlayışına sahip bir düşüncenin hakim olduğunu da görüyoruz. (Konuya duyarlı başkanlarımızı ve yöneticilerimizi bu kapsamda değerlendirmiyorum)
Sivil Toplum Kuruluşlarının da sözden öte giden davranışlarının olmadığını biliyoruz. T.C. Avrupa birliği Müktesabatı kapsamında yapılan bir dizi değişiklikle birlikte 24.6.2004 tarihinde Hayvanları Koruma Kanunu çıkarmıştır. Bu kanun incelendiğinde eksik bazı yönleri olmasına rağmen çok kapsamlı hazırlanmış bir kanun. Resmi gazetede yayınlandıktan sonra 5 yıl geçmiş, uygulamada ciddi aksaklıklar var hatta uygulamak istemeyen muhatapları var.
Kısaca ana başlık ve birkaç maddeden bahsedersek daha iyi olur diye düşünüyorum. Birinci Kısım Genel hükümleri(Amaç, Kapsam, Tanımlar ve İlkeler), İkinci Kısım koruma tedbirlerini (Hayvanların sahiplenmesi, bakımı ve Korunması, Hayvanların Ticareti Ve Eğitilmesi Üçüncü Kısım hayvanların Koruma Yönetimi ( Mahalli Hayvan Koruma Kurulları Teşkilat, Görev ve sorumluluklar, Denetim ve Hayvan Koruma Gönüllüleri, hayvanları korumanın desteklenmesi) Dördüncü. Kısım Cezai Hükümler ( İdari Para Cezası Verme Yetkisi, Cezalar, Ödeme Süresi, Tahsil ve İtiraz) Beşinci Kısım çeşitli, son ve geçici Hükümler (Çeşitli hükümler) gibi kısım ve bölümleri içermektedir.
Sizler ilginç gelecek bir durumdan bahsedeyim. Bu kanuna göre; İl hayvanları Koruma kurulu var bu kurul ne iş yapar ve kimlerden oluşuyor bir bakalım.
Bu kurul Vali başkanlığında sadece hayvanların korunması ve mevcut sorunlar ile çözümlerine yönelik olarak toplanıyor.
Kurul üyeleri;
Büyükşehir belediyesi olan illerde büyükşehir belediye başkanları, büyükşehire bağlı ilçe belediye başkanları, büyükşehir olmayan illerde belediye başkanları, il çevre ve orman müdürü, il tarım müdürü, il sağlık müdürü, il millî eğitim müdürü, il müftüsü, belediyelerin veteriner işleri müdürü, veteriner fakülteleri olan yerlerde fakülte temsilcisi, münhasıran hayvanları koruma ile ilgili faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlardan valilik takdiri ile seçilecek en çok iki temsilci, il veya bölge veteriner hekimler odasından bir temsilci katılıyor 5199 nolu kanuna göre.
Bu kanunun Amacı: hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır. (5199 nolu kanun madde 1)
Bu kadar kişi ve kuruluşun paydaşı olduğu bir kurul varsa bu kanun çıktığından bu güne kadar (5 yıldan beri) yapılan hayvan (kedi, köpek ve diğer) itlaflarını kimler emir veriyor, kimler yapıyor, ayrıca bu kanununu hükümleri muhatapları tarafından neden uygulanmıyor ben şahsen merak ediyorum.