G-20 ve Türkiye (2)

105

2008 yılında G-20’nin dönem başkanlığını Brezilya yaptı. 2008 Kasım başı Ekonomiden sorumlu bakanlar ve merkez bankası başkanları ve ilgili teknokrat ve bürokratların toplantısı Sao Paola’da yapıldı. Türkiye’yi Devlet bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz temsil etti. Toplantı konusu küresel ekonominin etkinliğinin arttırılması adına ilave mali önlemlerin alınması, finansal düzenleme ve denetleme kurullarının daha etkin hale getirilmesi konusu ile Washington’daki “Mali Piyasalar-Dünya Ekonomisi” konulu liderler zirvesine de hazırlık şeklinde geçmişti.

Liderler zirvesi şunun için önemli Ülke Liderleri bir araya gelip daha önce yapılan alt çalışmalar üzerinde varsa ilave fikirleri de belirtip “temel prensipler” üzerinde uzlaşmaya çalışmışlar ve ileri dönük krizler konusunda da beraber hareket etme konusunda fikir birliğine varmışlardır. Ayrıca liderler arası yapılan bire bir toplantılar da ülkeler açısından problemli konuların ilk ağızdan konuşulması problemlerin çözülmesi hususunda çok önemli olmaktadır. Ön yargıların kırılmasına vesile olmaktadır.

İlk Liderler zirvesi 15 Kasım 2008 tarihinde Washington da O zamanın ABD Başkanı olan George W. Bush’un Ev sahipliğinde G-20’yi oluşturan ülkeler ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası yetkililerinin de oluşturduğu bir gurup tarafından gerçekleştirildi. Türkiye’den de T.C. temsilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Liderler zirvesine katıldı.

13 Mart 2009 tarihinde Londra’nın Sussex kentinde G-20’nin Maliye Bakanları ayrıca 50 kişilik bir bürokrat ve teknokrat gurubu, Merkez Bankası başkanları toplandı. Liderler zirvesine ciddi hazırlıklar yapıldı. Küresel Kriz Bütün Dünyayı etkilemekteydi ve herkes bu zirveden çıkacak sonuçlara endeksli idi. Türkiye açısından G-20 önemli bir platform.1997 yılındaki krizden sonra o dönemin IMF ikinci başkanı olan Krueger Mali yapının yeniden kurulması ve oluşabilecek yeni krizleri mevcut yapı ile çözülemeyeceğini öngörmüştür. Bununla ilgili olarak da Yeni Uluslar arası Mali Yapı (The New International Financial Architecture) adında bir çalışma başlatmıştır. Çünkü 1997 krizide finansal sektörlerden kaynaklanmıştı.

2 Nisan 2009 Liderler zirvesi öncesi yapılan bu çalışmaya Türkiye’den Bakan Mehmet Şimşek, Merkez Bankanı Başkanı Durmuş Yılmaz, Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı katıldılar. Ciddi bir çalışma bence burada alınan kararlardan haberiniz oluyor bir ikincisi bu kararlara sizin ciddi bir katkınız oluyor. Krizin her yönünü ve dolayısı ile çözümleri konusundaki ipuçlarını öğreniyorsunuz.

Bu çalışmada alınan kararlardan biraz bahsetmem gerekirse eğer kısaca şunları söyleyebilirim.

Bütün dünya bu krizle birlikte küçülmeye başladı dolayısı ile öncelik büyümeyi destekleyici önlemleri almak bu önlemler alınırken kesinlikle korumacılık yapılmayacak. Uluslararası ticareti ve serbestliği engelleyici tüm mekanizmaların kaldırılmasının gerektiğine vurgu yapılmıştır. Korumacılık konusunda Ülkelerin hemen gümrük duvarlarını yükselttikleri ve korumacılık üzerine bazı girişimlerde bulundukları gözlendiği için bu yola başvurulmuştur. 

Sistemde önemi olan hiçbir kuruluşun batmasına izin verilmemesi gerektiğinden bahsedilmiştir.

G-20 ülkeleri bu yılki bütçelerinden %2 kadar büyüme için destek verecekler. Para politikalarında biraz gevşeklik yaparak bankaları ve finansal şirketlere destek verecekler. Kredi mekanizmalarının çökmesine izin verilmeyecek önlemler alınacak demişlerdir.

Gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları için uluslararası kuruluşları devreye sokup, ülkelerin kaynak ihtiyaçlarının karşılanması yoluna gidilmesinden bahsedildiğini biliyoruz.

Ayrıca iş gücü piyasası ve sosyal güvenlikle ilgili alanlarda Sosyal Destek anlamında devreye girilmesi gerekliliğinden bahsedilmiştir.

1997 yılında Finansal İstikrar Kurumu G-7 ülkeleri tarafından kurulmuş idi. Şu anda G-7/8 ülkelerine ilave olarak Hollanda, İsviçre, Avustralya ve Singapur bu kurumun üyesi. Ayrıca IMF, Dünya bankası ve Uluslar arası Mutabakat Bankası (BIS) da var. Bu toplantıda bunu çerçevesini genişletelim G-20 ülkelerini de bu kuruma katalım dediler böylelikle Türkiye’de bu kurumun bir üyesi oldu.

Küresel Krizler ancak küresel organizasyonlarla aşılır. Bu cümleden hareketlerle G7/8 problemlere müdehale etmesi yeterli olamadı. Diğer taraftan IMF, Dünya bankası ve diğer Uluslar arası kurumlar çabuk hareket edemedi G-20 bu konuda ciddi adımlar attı. Türkiye açısından bakıldığında Dünya ticaretinin %79’unu elinde tutan bir yapının(G-20) içinde yer alması ve Liderler Zirvesinde Başbakanlık düzeyinde katılımın olması, ülkemiz açısından önemlidir diye düşünüyorum.