Yardımlar Seçim Rüşveti mi, Sosyal Devlet İlkesi Gereği mi?

111

Yerel seçimler öncesi yoğunlaştığı söylenen kömür, gıda ve nihayet beyaz eşya yardımlarının seçim rüşveti olarak vasıflandırılması doğru mu? (Malum Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu kaynaklarını kullanarak fakir yurttaşlara beyaz eşya ve mobilya dağıtmasını “seçim rüşveti” olarak nitelendirdi. Kararda, özellikle kömür ve gıda yardımları nedeniyle eleştirilen belediyeler de seçmen oyunu etkileyebilecek girişimlerde bulunmamaları gerektiği konusunda uyarıldı.)

Yoksa iktidar yanlılarının söylediği gibi, yardımlar bu hükümetin, Anayasa’nın sosyal devlet anlayışı kapsamında yüklediği bir görevi yerine getirmesinden ibaret midir?

Bu durumu değerlendirmek için Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesinin ne anlama geldiğini hatırlamak ve yapılan yardımları bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Hukuk Fakültelerinde okutulan herhangi bir Anayasa Hukuku kitabında bu kavram hakkında aşağıdaki bilgileri görmek mümkündür:

1982 Anayasası,”sosyalist devlet” değil, “sosyal devlet” sistemini kabul etmiştir. “Sosyal devlet, herkese insan onuruna yaraşır asgarî bir hayat seviyesi sağlamayı amaçlayan bir devlet anlayışı olarak tanımlanabilir.” “Sosyal devlet anlayışı sınıf çatışmalarını yumuşatan ve millî bütünleşmeyi sağlamaya çalışan bir devlet anlayışıdır”. Anayasamız devletin sosyal ve ekonomik hayata müdahalesi konusunda “devletçilik” ilkesini değil, “sosyal devlet” ilkesini öngörmektedir.

Sosyal devlette, devletinözgürleştirme  (hürleştirme)” görevi vardır. Özgürleştirme anlayışına göre, kişi ancak önündeki ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılmasıyla özgür olabilir. Özgürleştirme sosyal ve ekonomik şartların geliştirilmesiyle gerçekleştirilebilecek bir süreçtir. Bu durum, Anayasamızın 5’inci maddesinde “Devletin temel amaç ve görevleri kapsamında değerlendirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’de 26 Ekim 1988 tarihli Kararında sosyal devleti şöyle tanımlamıştır:

Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir… Anayasa’nın Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeler uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgarî yaşam düzeyi sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir”.

Bu kararlar ışığında, Ergun Özbudun sosyal devleti kısaca, “sosyal adalet ve sosyal güvenliği sağlamak ve herkes için insan haysiyetine yaraşır asgarî bir hayat düzeyini gerçekleştirmekle yükümlü bir devlet olarak” tanımlamaktadır.

Yapılan yardımların, sınıf çatışmalarını ve toplumsal patlama riskini azaltan bir rolü vardır. Bu anlamda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanmasına az da olsa katkısı olduğu söylenebilir.

Yardımlar bireylerin özgürleşmesine değil, yardımlara muhtaçlığın, sadakaya bağımlılığın tescil edilmesine ve insan haysiyetinin zedelenmesine sebep olmaktadır.

“Sadaka ekonomisi”denebilecek geniş bir ayni sosyal yardım sistemi yerine, çalışabilecek yaş ve sıhhatte olup ta iş bulamayanlar için, “işsizlik sigortası” sistemini geliştirip güçlendirmek gerekli. Bu şekilde işsiz kaldığı sürece, yakacak ve gıda alamayanlara, bağlayacağınız maaşla onların gurur ve haysiyetini de rencide etmeden, sosyal devletin gereğini yerine getirmek daha uygundur.

Çalışma imkânı olmayan yaşlılar, hastalar ve engelliler gibi, para olarak yardım yapmanın faydalı ve mümkün olmadığı vatandaşlarımıza, şu anda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan devletin ve bazı belediyelerimizin yaptığı tarzda gıda, yakacak, evlerinde sağlık ve temizlik hizmeti verme gibi yardımların devam ettirilmesi faydalı ve gereklidir.

Niyetiniz sadaka bağımlılarından sadık seçmen kitlesi yaratmak değilse, sistemi vatandaşların önündeki ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması, işsizliğin azaltılması ve işsizlik sigortasının geliştirilmesi yönünde düzeltirsiniz.

Önceki İçerikBüyük Şehir Belediyesi’ne Teşekkürler
Sonraki İçerikZeytin Dalı Mesafesindeki Küskünlükler
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.