Korku Ülkesi Yaratmak

100

Hepimizin yakından takip ettiği gibi son günlerde ülkemizde çete oluşturmak suçundan birçok kişi gözaltına alınmaktadır. Ergenekon operasyonu olarak isimlendirilen bu operasyonda suçlanan kişilerin en ilgi çeken ortak özelliği ise hükümete muhalefet etmeleri, küreselleşme karşıtı olmaları ve askeri görevi olanların da daha ziyade Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terörle mücadele eden kişiler olmalarıdır.

Ülkemizde daha önce yaşanan birçok önemli faili meçhul olayın bu operasyonda toplanması, bunun yanında dalga sayısı arttıkça mevcut yönetime muhalif ne kadar asker, polis, bürokrat ve sivil varsa gözaltına alınması, toplumda düşüncelerini rahatça ifade etme özgürlüğünün kaybolmasına ve her an başıma bir şey gelebilir düşüncesiyle korkuya dayalı bir yaşam biçiminin ortaya çıkmasına ileriki dönemlerde sebebiyet verebilir.

 Bu sebeple milletçe içerisinde bulunduğumuz şu anki durumu bazı gazeteciler yakın tarihimizde yaşadığımız II. Abdülhamit dönemi istibdad yönetimine benzetmektedir. Her iki vakada muhalefeti susturma yöntemleri birbirine benzese de bu tedbirlerin ülkemize getirdiği sonuçlar aynı olmayacaktır.

Neden mi?

Her şeyden önce şunu belirtmek isterim ki yaşanan her olay o günün şartlarına göre değerlendirilmelidir. Bu günün şartları ile geçmişi değerlendirmek yanlıştır. Nitekim o günün şartlarında yaşanan istibdad dönemini bazı tarihçiler devletin ömrünü 30-40 yıl daha uzattığı şeklinde yorumlamaktadır. 

Buna göre, padişaha hem içeriden hem dışarıdan baskı yapılarak oluşturulan meclisin 240 üyesinin 60 kadarının Türk, diğerlerinin gayr-i Müslim olması, yabancı uyruklu vekillerin arkalarına dışarıdan destek sağlayarak mensubu bulundukları tabiiyetin çıkarlarını korumaları, bunun yanında o günlerde yaşanan yoğun ayaklanmalar ve en sonunda padişaha karşı yapılan suikast girişimi, padişahın yönetimi ele alıp meclisi feshetmesine neden olmuştur.

İstibdad döneminde oluşturulan meşhur jurnal teşkilatı ileride istihbarat teşkilatının temellerinin atılmasında rol oynayacaktır. Bunun yanında bu dönemde özellikle eğitime verilen önem daha sonra ülkenin istiklalini sağlayacak kadroların yetişme ortamını oluşturacaktır.

Dolayısıyla o dönemde ülkenin içerisinde bulunduğu zor şartlardaki istibdad yani baskı rejimi ilerisi için fayda sağlarken, bugün uygulanan korkutarak sindirme hareketi ülke geleceği açısından ciddi sorunlar yaratacaktır.

Çünkü bugün ülke şartlarına baktığımızda güneyimizde Kuzey Irak’ta ve Kıbrıs’ta yaşananlar, terör ve en nihayetinde dünyada başlayan ekonomik kriz ileride ülkemizin karşılaşacağı tehlikelerin habercisiyken, kanaatimce milletimizin geçmişte yaşadığı operasyon tecrübelerine dayanarak dışarıdan desteklenen bu operasyon ile milli reflekslerimiz susturulmaktadır.

Geçmişte istibdad dönemi sonrasında yetişen kadrolar önümüze konan Sevr antlaşmasını kabul etmeyip istiklal mücadelesine girişirken, bugün bu antlaşmanın halen uygulanabilirliğini gerçekleştirmek isteyenlerin antlaşmayı tekrar önümüze koymaları halinde, yaşadığımız şartlar altında, korkudan maalesef karşı çıkacak kimse olmayacaktır.

İyi Haftalar…