Bayramlarla, çocuklar için hayaller, yaşlılar için hatıralar canlanır. Bir köy çocuğu olarak ilkokulun ilk yıllarında okurken para biriktirme alışkanlığı kazandırılmıştı bana. Toprak bir kumbaram vardı. Bayramlarda, düğünlerde ve diğer zamanlarda verilen metal paraları bu kumbaramın içinde biriktirirdim. Kumbaramı bazen kucağıma alır, sever, onunla hayaller kurardım. Bir gün rahmetli dedem, biriktirdiğim paralarla bir koç alacağını söylemişti. Alınan koç benimdi ve adı, Karagöz’dü. Göz civarı, kulakları ve ağız bölgesi simsiyah, kalan kısmı bembeyazdı. O, tam bir karagözdü. Yanına bir koç daha verdiler, adına Garip dediler. Garip ve Karagöz’le bir yaz tatilini geçirmiş, onları beslemiş, büyütmüştüm. Özellikle Karagöz’le pek samimiydik. Ben, onunla anılır olmuştum.
Kurban Bayramı geliyordu, biz çocuklar sevinçliydik. Önce Garip’im satıldı. Ev için bayram masrafı yapılacaktı. Köylünün ne sermayesi olurdu hayvanlarından başka. Pek üzülmedim Garip’in satılışına. Olsun, Karagöz, hayatımı dolduruyordu. Bana bayramlık alındı mı pek hatırlamıyorum, belki alınmıştır. Pek sevinçliydik; bayramda şeker, fıstık, para toplayacaktık. Hele, para verenlerin kapılarına daha erken gidiyorduk, ellerini daha hararetle öpüyorduk her bayram. Bayram namazından gelindi. Evde olağan dışı bir heyecan vardı. Kahvaltı dahi yapılmadı. Babam, ahırdan Karagöz’ü çıkardı, evin arka tarafına götürdü. Olacaklardan haberim yoktu. Meğer o, kurbanlıkmış. Her ikisi de rahmetli oldu, dedemin, babamın tekbir sesleri arasında Karagöz kurban edildi. O anda, oğlu İsmail’le test edilen Hz. İbrahim sanki bendim. Ben, Karagöz’le test edilmiştim. O anki tepkimi hatırlamıyorum; ama çocuk masumiyetindeki o sızıları yüreğimde hala hissediyorum.
Hikayeyi hatırlarsınız. Hz. İbrahim’in çocuğu olmamaktadır. İlerlemiş yaşına rağmen çocuk özlemi çekmektedir. Rabb’ine yalvarır, çocuğu olduğu takdirde en sevdiğini ona kurban edeceğini söyler. Nihayet İsmail dünyaya gelir; bu sevinçle develer kurban edilir. İsmail yedi yaşına geldiğinde Hz. İbrahim’e rüyasında en sevdiğinin oğlu İsmail olduğu, onun kurban edilmesi gerektiği hatırlatılır. Hz. İbrahim için zor günler başlar. İsmail nasıl kurban edilir? O zaten zor elde edilmiştir. Allah’a verilen söz de önemlidir. İsmail, kurban edilecektir. Hz. İbrahim için sınav çok ağırdır. Bir tarafta oğlu, bir tarafta şeytan, bir tarafta Allah’a verilen söz. Bu anafor, bir kâbus gibi sarmıştır Hz. İbrahim’i. Hz. İbrahim, samimiyet testini kazanır, İsmail’i de kurban etmeden Rabb’inin yardımıyla Rabb’ine vermiş olduğu sözü yerine getirir.
Biz hangi sınavı veriyoruz her Kurban’da? Hz. İbrahim’i kaçımız hatırlıyor, onun hissettiklerini anlıyor ve yaşıyor? Günümüz dünyasında bakıyorum, çoğumuz Kurban ibadetini sıradan bir ritüel olarak algılıyor. Bazılarımız aldığı kurbanın ekonomik değerini düşünüyor, bazılarımız yeter ki evde kargaşa olmasın düşüncesiyle kurban parasını bir yerlere gönderiyor, bazılarımız kendince yeni yorumlarla bu ibadetini hakkıyla yerine getirdiğini düşünüyor. Kurban ibadetiyle, Hz. İbrahim’in İsmail’le olan diyalogundaki samimiyeti, ıstırabı, teslimiyeti duymuyoruz. Öyleyse biz kurbanı niye kesiyoruz? Kesilen bir kurban mı, bir hayvan mı? Bayramın adı Kurban bayramı mı, hayvan kesme bayramı mı? Kurban ibadetinin, günümüzde, ibadetin özündeki amacına ulaşmadığı kanaatindeyim.
Gerçekleşmesi zor bir önerim var: Kurban edeceğimiz hayvanı çok önceden satın alsak, onu beslesek, sevsek, kendimizden bir parça haline getirsek. Gerçek dünyamızda ve gönül dünyamızda ona yer versek. Kurban günü geldiğinde, sevdiğimizi kurban etmenin hüznünü, aynı zamanda Allah için sevdiklerimizden vazgeçebilme sınavını kazanmanın mutluluğunu duysak. İnanıyorum, kurbanla edindiğimiz terbiye, kazandığımız ahlak, ulaştığımız seciye sonucu, tutsağı olduğumuz dünyacı değerlerden daha rahat kurtulabileceğiz, daha özgür olabileceğiz. Bizi, Yaradan’dan alıkoyan bütün İsmail’lerden yani makamdan, servetten, hazlardan, şöhretten daha kolay vazgeçebileceğiz. Onlara gerektiği kadar değer vereceğiz. Onlar bizim efendimiz değil, kölemiz olacak; biz onların efendisi olacağız.
Hz. İbrahim, bir İsmail sınavını kazandığı için özgür oldu, efendi oldu. Bizi Hz. İbrahim olmaktan alıkoyan o kadar çok İsmail var ki! İsmail’ini kurban edenlerin bayramı kutlu olsun.