İletişimin Sağlığı Açısından Bilinmesi Gerekenler

131

İletişim yüzyıllardan beri devam eden bir kavramdır. İlk insanlarda duvar yazıları, çivi yazıları, resimler şeklinde olan iletişim konuşma şekline dönmüş ve iletişim araçlarının olmasıyla da modern görünümüne kavuşmuştur.

İnsanlar bulundukları her çevre ile ister istemez iletişime geçerler. İsteklerini, ihtiyaçlarını, sorunlarını iletişimle çözerler. Bu istek ve ihtiyaçları için ne kadar iyi iletişime geçerse sorunları o kadar çok çözülecektir. İnsan kendi iç sorununu dışarı aksettirmediği zaman kendisiyle çatışmaya başlar, saldırgan bir tutum alır. Bu tür insanlarda gözlenen özellik içine kapanıklık, sorunlarını dile getirememe, her denilene evet deme hayır sözcüğünü fazla kullanamama ve hayatı boyunca ikinci planda kalan bir yaşam tarzıdır. Bu insanın iletişime geçtiği her fert ile arasında bozuk temelle kurulmuş olan bir ilişki ağı olacaktır. Bundan dolayı kişi iletişimini bozuk temele oturtmuş olan savunmacılıkla yapacaktır. Savunmacılık ise, ferdin benlik bilincini koruma ihtiyacından kaynaklanır. Savunmacı durumda olan kişi ise zihin gücünü söz konusu edilen durumdan çok, kendisini savunmaya harcar. Konudan söz etmek yerine, karşısındakine nasıl göründüğünü düşünür. Karşısındakini nasıl alt edeceğine, tartışmayı nasıl kazanacağına, nasıl baskın çıkacağına kafayı yorar. Bir kimse saldırgan biçimde konuşursa, muhatabına kendiliğinden bir savunmacı tavır takınır. Savunmacılığı gittikçe artan kişi, karşısındakinin niyeti, söylemek istediği şey ve duygularını anlayamaz hale gelir. Bu insan kendi makus talihini insanlarla devamlı iletişime girerek yenecektir. İletişimde ilk kural dinlemeyi öğrenmekle işe başlayacaktır. Kişi dinlemeyi doğru bir şekilde yerine getirdiği zaman iletişim kazaları olmayacak ve ardından başarı meydana gelecektir. Kişi iyi bir dinleyici değilse, kavrayamama ve fırsatları kaçırma ihtimali olacağından, diğer kişisel becerileri (pazarlık yapma, ikna etme, çalışmaları yürütme, sorunları dile getirme vb.) geliştirme şansını büyük ölçüde yitirecektir.

Dinleme ile işitme birbirinden farklıdır. Dinleme ile işitme arasındaki fark, görmekle bakmak arasındaki fark gibidir. İşitmek sözleri duymaktır. Dinlemek ise söylenene dikkat etmeyi yorumlamayı ve hatırlamayı gerektirir. Ayrıca dinlemek, öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir beceridir. Başarılı, etkin bir dinleme’’ aktif dinleme’’ dir. Aktif dinleme ise şu unsurları içine alır.

YOĞUNLAŞMA: İnsan beyni ortalama bir konuşmacının hızının yaklaşık dört katı hızlı konuşmayı takip edebilecek bir kapasiteye sahiptir. Aradaki boş zamanı pasif dinleyici başka şeyle düşünerek geçirmesine karşılık, aktif dinleyici konuşmaya konsantre olur ve söylenenin ardındaki anlamı yakalamaya çalışır.

EMPATİ: Aktif dinleyici, kendini konuşmacının yerine koyar ve ne anladığını değil, konuşmacının ne demek istediğini anlamaya çalışır.

KABULLENME: Aktif dinleme, konuşma süresince objektif olma ile gerçekleşir. Aktif dinleyici, sözünü bitirene kadar sadece anlatılanlara konsantre olur. Anlatılanlar kendi düşüncelerine karşıt şeyler olsa dahi o anda içinden yargılama yapmaz ve zihninden karşıt seyler üretmeye kalkarak anlatılanların bir kısmını kaçırmaz.

BÜTÜNÜ ANLAMAYA İSTEKLİ VE GAYRETLİ OLMA: Aktif dinleyici, kulakları, gözleri ve aklı ile dinler. Sadece sözleri değil, vurgularla yüz ifadesini ve vücut dilini de değerlendirerek mesajın tamamını yakalamaya gayret eder. Ayrıca aktif dinleyici mesajın tam olarak kaçmaması için sorduğu yapıcı sorular ile konunun netleşmesine yardımcı olur.

Son olarak iletişim adına söylenmiş birkaç sözle konuyu bitirelim.

Kullandığın kelimelere dikkat et, çünkü onlar senin yaşama biçimini belirleyecektir. Her istediğini söylersen istemediğin cevapları işitirsin.

Zihni modeller münakaşa ile değil, müzakere ile değişir. Önemli olan aklı ilzam etmek değil, gönlü tatmin etmektir. Karşındakinin kalbine girmek istiyorsan ihtilaflı noktaları öne çıkararak muhatabının enaniyetini tahrik etme, ortak noktalardan hareket etmenin yollarını ara. ‘’Sana katılmıyorum’’ demektense, ‘’Şu görüşünüze katılmıyorum. Bu hususta ise şöyle düşünüyorum.’’ Demek daha makbul ve yürek fethetmeye daha yakındır.

İletişimde yanlış anlamaların önüne geçmek istiyorsan ‘’Aktif dinleme’’ metodunu kullan. Aktif dinleme; dinleyen kimsenin dinlediklerinden anladığı şeyi tekrar edip doğru anlayıp anlamadığını muhatabına anlatması demektir.

Başarılı insan ilişkileri, bir başkasına istediği şeyi vererek karşılığında kendi istediğimiz bir şeyi almak demektir.

İnsanlarla olan ilişkilerimizde sorunsuz iletişime katkıda bulunmamız ümidiyle sevgi ve muhabbetlerimi sunarım.

Önceki İçerik29. Şura Ve Anlamı
Sonraki İçerikDeğerlere Saygı Algılaması
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)