Star
Wars serisinin ilk çekilen ama sonradan Episode-IV olarak numaralandırılan Yeni
Bir Umut bölümünü bilirsiniz. Film, Prenses Leia’nın Ölüm Yıldızı adlı tek
atışla gezegen yok eden silahın planlarını ele geçirip R2-D2 adlı robota
yükleyip robotun da çöl gezegen Tatooin’e kaçmasıyla başlar. Böylece insanlığın
kötülükler lordu Lord Sith’den ve O’nun amansız çırağı Darth Vader’dan
kurtarılması için devasa bir adım atılmış olur.
Benzer
bir adımı bugün (3 Mart 2023) bizim
gezegenimizin Prenses Leia’sı Meral Akşener gerçekleştirdi.
Akşener’in
bugün yaptığı basın açıklaması siyasetin ortasına bomba gibi düştü.
Hatırlarsınız, aynı gün Akşener’in açıklamasından önce yazdığımız “Meral
Abla’ya Son Mektup” adlı yazımızda Akşener’e gerekirse masayı dağıtmasını ve
İmamoğlu veya Yavaş’ı aday göstermesini tavsiye etmiştik. Keramet benim yazımda
mı bilmiyorum ama Sayın Akşener o yazımızda ne dediysek onu yaptı. Çok da iyi
yaptı.
Çok
defa yazdım yine yazacağım. Ben Kılıçdaroğlu’na daha önce oy verdim, yine oy
veririm ama Kılıçdaroğlu’nun seçmenin önemli bir kısmında oy verilecek bir isim
olarak karşılığı yok. CHP tabanının mühim bir kısmı da bunun farkında. Nitekim,
Kılıçdaroğlu ismini duyduğunda muhalif kimliğiyle maruf pek çok arkadaşımız “bu
seçimi de mi kaybedeceğiz” diye karamsarlığa kapılmışlardı. Kılıçdaroğlu’nun
adaylığını duyduklarında Erdoğan ve Bahçeli mutluluktan ellerini
ovuşturuyorlardı muhtemelen. Hal böyleyken bir seçimi göz göre göre rakibe
teslim etmenin manası ne?
Akşener’in
çıkışı, 6’lı masada şok etkisi uyandırdığı kadar Erdoğan ve Bahçeli’nin
mutluluklarına gölge düşürdü. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını duyunca karamsarlığa
düşen muhalif seçmende umutları tekrar yeşertti.
Bugün
özellikle CHP cenahı Akşener ve İyi Parti’ye feci şekilde kızgın ve bu
kızgınlıkla feci salvolar atıyorlar. Hem iktidar cenahı hem de 6-1’li masa
cenahı Akşener’in konuşmasında ifade ettiği “Ya tarih yazacağız, ya tarih
olacağız!” sözüne atıf yaparak ve Akşener ve İyi Parti’nin tarih olduğunu ileri
sürüyorlar. Bense tam aksi görüşteyim. Akşener bugün yaptığı çıkışla siyasi
rüştünü ispat etti ve partisini kurduğu günden bu yana bugün ilk defa kazandı.
Bir
kere İyi Parti, kurulduğu günden bu yana ilk defa bir ittifakın parçası
olmayan, başka bir partinin desteğini almayan müstakil bir parti olarak siyasi
hayatına devam edecek. İyi Parti, AKP ve MHP’ye oy veren seçmen tarafından
–bugüne kadar- hep CHP’nin ikizi ve CHP aleyhinde tekrarlanan olumsuz algı
nedeniyle HDP’nin gizli ortağı algısının kurbanı oldu. Bu –insafsız- algı
sebebiyle İyi Parti AKP ve MHP’den ciddi bir oy devşiremedi. Özellikle Türk
seçmenin asıl büyük kitlesini oluşturan, konulara ideolojik değil ekonomik
perspektiften bakan ve 27 Nisan 2007’de ANAP ve DYP’nin Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde Meclis’e girmemeleri nedeniyle AKP’nin kucağına atlayan merkez sağ
seçmeni kendisine çekemedi. Ama bundan sonra yalnız başına siyaset yapacak olan
İyi Parti AKP’den bıkan ama kendisine başka adres arayan merkez sağ seçmenin
yeni adresi olacaktır. AKP ve MHP’de bugüne kadar yaşanması gereken asıl oy
kaybı bundan sonra yaşanacaktır.
Akşener’in
bu süreçte dikkat etmesi gereken bir takım hususlar var; Öncelikle kendi
teşkilatlarına ağırlık vermeli, teşkilatlarıyla gerçek anlamda alakadar olmalı.
Partisindeki “Ülkü Ocağı” görüntüsünü ortadan kaldırmalı. Parasını veya siyasi
geçmişini kullanarak hobi olarak siyaset yapan tipleri partideki etkin
noktalardan uzaklaştırmalı, milletvekili adaylarını belirlerken bu tipleri saf
dışı bırakmalı. Lütfü Türkan gibi, Yavuz Ağıralioğlu gibi (başka isimler de
var) yakından tanıyan partililerin bile antipatik bulduğu isimleri vitrinden
indirip depoya kaldırmalı.
İyi
Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu olacaktır. 2019 yerel
seçimlerinden bu yana ısrarla parlatılan isim İmamoğlu çünkü. Seçimi de ikinci
turda İmamoğlu kazanacak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı
olacaktır. Akşener’in en önemli politik kazanımı bu olacaktır.
Öyle
umut ediyoruz ki İmamoğlu hem Lord Sith’in hem de Dart Vader’ın sonunu getiren
Luke Skywalker olur ve hep birlikte Jedi’ın Dönüşü’nü (Return of the Jedi)
yaşarız.