Ahi Evran ve Ahilik Geleneği

173

Ahi Evran’ın
Hayatı ve Yaşadığı Ortam:

Ahi Evran 1171(72)-
1261(62) yılları arasında 93 yıllık bir ömür sürmüştür. Azerbaycan’ın Hoy
kentinde dünyaya gelmiş Kırşehir’de(Gülşehri) Moğol ordularına karşı savaşırken
şehit düşmüştür. Asıl adı Ahi Nasirüddin Mahmut’tur. Ahi Evran lakabıdır. 1199
yılında Herat’ta Fahreddin Razi’den din ilimleri tahsil etmiş 1204 yılında ise
Bağdat’ta Fahreddin Razi’nin öğrencisi Türkmen Şeyhi Evadüddin Kirmani’den
tasavvuf öğretisini almıştır. Selçuklu sultanı I. Gıyasettin Keyhüsrev’in ikinci
defa tahta çıkması nedeniyle Malatyalı Şeyh Mecdüddin İshak’ı Bağdat’a göndermesinden
sonra onunla birlikte Anadolu coğrafyasına gelmiştir. Mecdüddin İshak Sadreddin
Konevi’nin babasıdır aynı zamanda Muhiddin Arabi’nin arkadaşıdır. Halife El
Nasır Fütüvvet teşkilatı için Suhreverdi ve arkadaşlarını Anadolu’ya göndermiş
ve Sultanın bu teşkilata dâhil olması istemiştir. Abbasi Halifesi en-Nasır
Harzemşahlar Devleti ile iyi ilişkiler yerine Moğollarla diplomasini
sürdürmüştür. Harzemşahlar zayıflamış ve Moğol Devleti karşısında üstünlüğünü
kaybetmesi ile birçok şehirli Türk esnafı Anadolu’ya akın etmiştir. Daha önce
Oğuz Yabgu devletinin Büyük Selçuklu Devleti karşısında mensupları olan
Türkmenler Anadolu’ya göç etmişler ve kırsal alanları tercih etmişlerdir.
Harzemşahlar’la gelen şehirli Türkmenlerin şehirlerde Hıristiyan esnaf
karşısında varlıklarını idame ettirmelerinde ahilik kurumu çok önemli bir
vazifeyi ifa etmiştir. Zümrüt Hatun isminde bir Türk annenin evladı olan Abbasi
Halifesi en-Nasır li-Dinillah Ortadoğu coğrafyasında siyasi gücünü artırmak
için Fütüvvet Teşkilatına destek vermiş ve Suhreverdi başta olmak üzere birçok
mutasavvıf ve bilgini Anadolu’ya göndermiştir. Sultanlara şed (kuşak) bağlatma geleneğini
başlatmıştır. O dönemde Eyyübü Türk devleti, Mısırdaki et-Devlet-ül Türkiye ve
Atabeklerden Muzaffereddin Gökbörü çok güçlü bir siyasi hâkimiyete sahiptir.
Abbasi Halifesi en-Nasır li-Dinillah Bağdat-Basra bölgesine sıkışmış ve
otoritesini Fütüvvet sayesinde genişletmeyi düşünmüştür. Fütüvvet Teşkilatının
özelliklerinden de Anadolu Ahiliği şüphesiz Fütüvvetnameler vasıtasıyla
faydalanmıştır.

Ahi Evran
Evhadüddin Kirmânî ile birlikte Anadolu’da önce Kayseri’ye 1205’te yerleşmiş
bir debbağ(dericilik) atölyesi kurmuştur. Evhadüddin Kirmânî’nin kızı Fatma
Hatun yahut Kadıncık Ana ismi ile Maruf kızı ile evlenmiştir. Daha sonra Fatma
Hatun’un Bacıyan-ı Rum ismindeki Anadolu Bacılar teşkilatını kurduğu
bilinmektedir. 1227-1228 yılından sonra Konya’ya yerleşmiş ve Alaaddin Keykubat’ın
ölümüne kadar burada ahiler saygı görmüşlerdir. Fakat Alaaddin Keykubat’ın ölümünden
sonra II. Gıyaseddin’in ahilere tavrı olumlu olmamıştır. Kösedağ mevkiinde de II.
Gıyaseddin’in Moğollar’a 1243 yılında yenilmesiyle Anadolu Moğol hakimiyetine
girmiştir. Bu dönemde Kayseri’deki ahiler Moğollarla savaşmış Fatma Bacı da
esir düşmüştür.  II Gıyaseddin in
ölümünden sonra Saltanat naibi (Sultan olmadığı zamanlarda yerine geçen yönetici)
Celaleddin Karatay ahileri serbest bırakmıştır. Ahi Evran da dâhil olmak üzere
serbest kalanlar hapisten çıktıktan sonra Denizli’ye gitmişlerdir. Orada bir
süre çalışan Ahi Evran daha sonra arkadaşı Konevi’nin daveti üzerine Konya’ya yeniden
gelmiştir. Sadrettin Konevi ile İbni Sina’nın eserlerini tartışmışlardır. Sadrettin
Konevi Şehristani’nin eserleri ile İbni Sina’nın görüşlerini eleştirmeye çalışmış
fakat Ahi Evran bu reddiyelere bilimsel cevaplar vermiştir. Sadrettin Konevi ve
Mevlana ile dostluğu devam kayıtlarda bulunmaktadır. Mevlana’nın öğrencileri
arasında birçok Ahi bulunduğu da bilinmektedir Hatta Mesneviyi söylerken kaleme
aldırdığı Hüsamettin Çelebi’nin babası Ahi Türk Muhammed de tanınmış bir
ahidir. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled ve Ariflerin Menkıbelerinin yazarı
Eflaki’nin eserinde bu ahilerden bahsedilmektedir.

Yine Ahi
Evran’ın, Hac-ı Bektaşi Veli ve Şeyh Edebali ile  dostlukları çok önemlidir. Şeyh Edebali ve
Bektaşi geleneğinin Osmanlı Devletinin kuruluşu sırasında üstlendiği görevler hatırlanmalıdır.
Ahi Evran 32 iş kolunun üstadı olmasının yanında felsefi boyutları hatta Prof.
Dr. Mikail Bayram gibi akademisyenlere göre tıbbi konularda bilgisi olduğundan
bahsedilen bir âlimdir. Her ne kadar tartışmalı da olsa Letaif-i Gıyasiye eseri
tıp, ahlak ve siyaset alanına aittir. Letaif-i Hikmet ise ahiliğin amaçları ve
teşkilat hakkında bilgiler verir. İbn-i Sina’dan tercümeleri bilinmektedir.

Ahi
kelimesi Arapça “kardeşim” anlamına gelirken Türkçe Akı kelimesi ise “eli açık,
cömert” anlamlarına gelmektedir. Ahi isminin Akı kelimesinden gelebileceği göz
ardı edilmemelidir.  Divan-ı Lügati’t
Türk, Kutadgu Bilig ve Atabetü’l Hakayık gibi eserlerde Akı kelimesi geçmektedir.
Arapça feta kelimesi ise “cömert, misafirperver yardımsever vb.” anlamları
kapsamaktadır. Türkistan coğrafyasında geniş bir ticaret ağına sahip şehirli Türklerin
Ahiliği bu coğrafyanın mirası olarak taşıdığı bilinmektedir. Üstelik o dönemde Ortadoğu
coğrafyasında Türk nüfusunun yoğunlaştığı, Türk bilim adamlarının arttığı ve
birçoğu Türk Devletleri kurulduğu ortadadır.

Ahilik
Geleneği:

Kuzey Afrikalı İbn-i Batuta Tancaî Anadolu
coğrafyası başta olmak üzere Kırım’a kadar Ahi teşkilatlarına şahit olmuş ve
onlar hakkında takdire şayan ifadeler kullanmıştır. Evliya çelebi Seyahatnamesi
de bu hususda önemli bir kaynaktır. Ahilik geleneği insan olma sanatıdır kısaca
bir ahlak nizamı şeklinde tanımlanabilir. İyi insan olmanın özelliklerinden
Bektaşilikte de bilinen:

“Eline, Beline, Diline sahip ol (kapalı
tut)

Elini açık(cömert), Kapını açık
(misafirperver), Sofranı açık tut.

İşine, aşına ve eşine
saygılı ol”. Dusturları esas alınmıştır.

Erdemli insan
oluşturma açısından özet olarak şu kurallar ortaya konmuştur

1. Cimrilik
kapısını bağlamalı Cömertlik Kapısı açmalı

2. Kahır kapısını
bağlamalı lütuf Kapısını açmalı

3. Hırs ve heva
kapısını bağlamalı kanaat Kapısını açmalı

4. Lezzet kapısını
bağlamalı  nefs-i terbiye Kapısını açmalı

5. Halktan Ümit
kapısını bağlamalı Haktan Ümit Kapısını açmalı

6. Boş söz kapısını
kapısını bağlamalı zikir ve okuma Kapısını açmalı

7. Nefsani işler kapısını bağlamalı Rahmani işler  Kapısını açmalıdır

Ahilik Mesleğinde bir ahi için şu hususiyetler önemlidir:

1-Her ahinin sanatı/mesleği olmalıdır, 2-Ahi
mesleğinde uzman olmalı derinleşmelidir,  3-
Kazancı mutlaka helal kazanç olmalıdır, 4- Aşırı  mal ve parası
olmamalıdır, 5- Aşırı hırs ve aç gözlülükten uzak durmalıdır, 6-Sadelik içinde
bulunmalıdır

İnsan odaklı Ahilik Kurumu

1. Toplumsal sorumluluk,
2. Hizmette mükemmellik, 3.Dürüstlük ve doğruluk, 4. Ortak yaşama kültürü ve
sosyal barış ve paylaşımı esas almıştır. Tüm bu özellikler liyakat, adalet
ve ilim
temeline oturmaktadır. Kâinatın temeli bu üçayak üzerlerinde inşa
edilebilmektedir.

Ahilik
teşkilatının, batıdaki loncalar ile benzerlikleri olmasına rağmen farklılıkları
da kapsamaktadır. Loncalarda kan bağı ve siyasi otoritenin etkisi ve yetkisi
söz konusudur. Ahilik tam bir sivil toplum kuruluşudur. Siyasi
otoritenin hakimiyetini tercih etmemiş tam tersine gerektiğinde siyasilere
danışmanlık yapmışlardır. Hatta siyasi otoritenin zayıfladığı XIII. asırda
Ankara’da ahiler yönetimi ele almışlardır. Millî Mücadelede Ankara’nın tercih
edilmesinin de bu hatıraya bağlı olduğu da söylenmektedir

Ahilik teşkilatının
güçlü olduğu dönemlerde mensupları arasında: 1. Uzun dönemli istihdam ve eğitim,
2. Uzun süreli çok aşamalı terfi sistemi, 3. Sabır, 4.  Sadakat, 5. Sevgi,
6. Sır tutma

7.
Samimiyet/içtenlik, 9. Güven, 10. Yol kardeşliği ihsas edilmiştir.

Ahiliğin
şehir ve kasabalara göç etmesi hatta sığınma dönemlerinde yaranlık şeklinde devam
ettiğine şahit olunmaktadır. Urfa’da sıra geceleri, Çankırı, Akşehir, Konya ve
birçok kentte yaran geceleri gençler arasında günümüze kadar devam etmiştir.
Bir Kerkük ziyaretimizde gençlerin yüksük oyunu oynamaları da o günlerin
hatırasıdır. Çünkü yüksük oyunu yaren gecelerinde dikkati artırmak,
tekerlemelerde Türkçemizi zenginleştirmek için bir eğitim aracı olarak
kullanılmıştır. Gaziantep, Kilis esnafının haftada bir gün dinlenmesini yolunuz
düşerse görülmektedir. Gaziantep’te lokantalarının bir gün işe ara verdiği nöbetçi
esnaf bıraktığına şahit olunabilir. Esnaf sahresi(sahrası) denilen o gün
aileleri ile lokanta esnafı kırlara çıkmakta dinlenmektedir.

Günümüzde İktisadî
ilkeleri arasında vurgulanan:
1.  Kalite,
2. Özgünlük patent hakkı, 3.  Stratejik yönetim, 4. Uzmanlık iş bölümü, 5.
Biz duygusu, 6. İnsan odaklı ticaret(müşteri odaklı değil), 7. Ombudsmanlık/
kamu denetçiliği, 8. Bilgi ekonomisi başta olmak üzere birçok başlık ahilik
mirası şeklinde özetlenebilmektedir

Prof. Dr. Sabri Ülgener’inİktisadi Çözülmenin Ahlak ve Zihniyet
Dünyası
” ile “Zihniyet ve Din:
İslam, Tasavvuf ve Çözülme Devri İktisat Ahlakı
” isimli eserleri ahilik
geleneğinden kopuşu analiz eden iktisat sosyolojisi ve tarihi açısından değerli
kaynaklardır. Weber’in “Protestan Ahlakı
ve Kapitalizmin Ruhu
” gibi çalışmalar Türk müellifler tarafından Ahilik
Geleneği açısından yorumlanarak medeniyetimize uygun bir şekilde kaleme
alınmalıdır. Aksi halde çağa ahilik geleneğini çağımıza okutmak mümkün
olmamaktadır. Hâlbuki felsefî disiplinler antik çağlardan itibaren günümüze
ışık tutmaktadır. Batı felsefe geleneğinin bugünü yorumlamadaki işlevlerinin
benzerleri hatta onlardan daha da ötesi doğu hikmeti ve irfanından elde
edilebilir.

Kaynaklar ve İleri
Okumalar

Gökhan Maraş (2014). Ahi
Evran (Tarihî Roman), Ötüken Yayınevi, İstanbul.

Hulusi Doğan (2006) Ahilik
ve Örtülü Bilgi, Ekin Yayınları, Bursa.

Mehmet Şeker (2011).Türk İslam Medeniyetinde Ahilik ve
Fütüvvetnamelerin Yeri, Ötüken Yayınevi, İstanbul.

M. Fatih Köksal (2015). Ana Kaynaklarıyla Türk Ahiliği, Doğu
Kütüphanesi, İstanbul.

Mikail Bayram (1991). Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının kuruluşu,
Damla Matbaası, Konya.

Neşet Çağatay (1989). Bir
Türk Kurumu Olan Ahilik, TTK, Ankara.

Ömer Akdaş& Meltem Kurtuluş (Editör) (2018). Ahilik ve
Meslek Ahlakı,  KTO Karatay Üniversitesi,
Konya.

Refik Soykut (1971). Orta Yol Ahilik, Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları Konfederasyonu Eğitim Yayınları, Ankara.

Sabahattin Güllülü (1977).
Ahi Birlikleri, Ötüken Yayınevi, İstanbul.

Yusuf Ekinci (1991).
Ahilik, Ankara.