Hakikat Huzmeleri

122

     Baktıklarımda
gördüklerim;

     Aldı beni görünen
maddeden;

     Uçsuz bucaksız,
mânâ deryasına.

     Gördüklerimde,
sayısız tespitlerim;

     Fiilde faili,
nakışta nakkaşı,

     Yapıda yapanı
gösterdi.

     Oldu bana hepsi,
gerçeğin ayak izleri.

     Tespitlerimde
binbir düşüncelerim;

     Çıkardı beni,
hakikat ufuklarını seyre.

     Düşüncelerimde
derk, idrak ve algı;

     Oldu bana her bir
gerçeğin uğrak yeri.

     Nice, sayısız
tefekkür huzmeleri;

     Gark etti beni
gerçek aydınlığa.

     Aydınlığın içinde
oldum mest.

     Aklen, fikren ve
zikren,

     Durmadan yükseldim
mânen.

     Tayeran, seyeran
ve cevelan ile,

     Üstünde bulutların
Süleyman misali.

     Her an hareket
halinde;

     Oldum sanki her
an, her şeyde.

     Seyr-i sülûkta
kalmışım gibi bir an.

     Mestim be dostlar!
Mestim be canlar!

     Mest ne kelime;

     Kelimelere
sığmayan bir hâlet,

     Seyir seyeranda
manevî bir keşif.

     Keşfiyattayım be
dostlar, be canlar!

     Gayri hoşça kalın.

     Siz de, böyle bir
hülyaya dalın.

     Binbir hayale
durmadan kanın.

     Meçhul ve
bilinmezin yolunda;

     Olun dâima be
dostlar.

     Sorun her şeyi,
her şeye be dostlar.

     Dalın mânevî derin
hülyalara,

     Deyince, düşüneyim
ben de biraz;

     Çünkü
gösteriliyor, naz üstüne naz!

     Varlığımdan
alırken ölçüsüz haz üstüne haz.

     Var her şeyde,
harekete geçiren binbir sır;

     Her an, her yerde,
her şeyde sanki hep hazır.

     Geçtim maddeden
mânâya, yavaş yavaş.

     Yol buldum
kainatın tâ kalbine.

     Fakat geç
kalışımdan ötürü;

     Tüm varlıktan
istiyorum, af üstüne af.

     Zira anladım ki,

     Fiil, nakış ve
yapıya bakmak boş bir mâlûmat.

     Fiil, nakış ve
yapıda;

     Fâili / Yapanı
görmek ise, ilim.

     Demek ki, her şey
gösteriyor apaçık Allahı;

     Öyleyse durma;

     Bak kâinata,
Yaratanı bir güzel tanı.

Önceki İçerikBize Yasak Yok, Biz Yaparız!
Sonraki İçerikÖlümü öldürenler Sonsuzluğa Dirilenler!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.