Kesin İnançlılar & Fanatizmin Doğası – 2

106

“Bir
kişiyi birlikte hareket yolunda eğitmek onu kendini inkâr etmeye hazırlamak
demektir. Uygulanacak en sıkı yol, kişiyi kolektif bir topluluğa toptan asimile
etmektir. Tümden asimile edilmiş kişi kendini ve başkalarını birer insan olarak
görmez. Kendisine kim olduğu sorulduğunda otomatikman vereceği cevap; bir
Müslüman, bir milliyetçi, bir Atatürkçü yada bir ailenin veya gurubun üyesi
olduğudur. Bağlı olduğu kolektif topluluktan ayrı bir amacı, değeri ve kaderi
yoktur; bu topluluk yaşadığı sürece onun için gerçek bir ölüm yoktur.”

“Şimdiki
zamanı önemsizleştirmenin en güçlü yolu, onu sırf parlak bir geçmiş ile parlak
bir gelecek arasındaki bir bağlantıdan ibaret olarak görmekten geçer.”

“Bir
kitle hareketinin takipçileri kendilerini trampet sesleri eşliğinde, konfetiler
altında yürüyormuş gibi görürler. Onlara gerçekten kendileri gibi
hissettirilmez, rolünü oynayan aktörlerdir onlar; yapıp ettikleriyse gerçek bir
şey değil, bir ‘performans’tır.”

“Gericiler,
kendi idealindeki geçmişi tekrar yaratma durumuna geldiğinde radikalizm
sergiler. Onun hayal ettiği geçmiş, gerçeğe dayanmaktan ziyade olmasını arzu
ettiği geleceğe dayanır.”

“Günlük
işlerde başarı sağlayamayanlar, imkânsız olan şeylere el atma eğilimi gösterirler.
Onların eksik yanlarını gizleyen bir araçtır bu. Fanatik bir edayla ‘ya hep ya
hiç’ diye bağırışlarında ikinci seçenek belki de birincisinden daha ateşli bir
isteği yankılar.

“İmanın
kuvveti dağları yerinden oynatmasından değil, yerinden oynatılan dağları
görmemesinden belli olur. Ve kesin inançlı kişiyi etrafındaki dünyanın
belirsizliklerine, sürprizlerine ve nahoş gerçekliklerine kayıtsız kılan şey,
onun şaşmaz öğretisinin kesinliğidir.”

“Bir
öğretinin etkililiği, onun anlamından değil kesinliğinden gelir.”

“Ancak
anlamadığımız şeylerden kesinlikle emin olabiliriz.”

“En
okumuş kesin inançlı kişide bile bir cehalet havası sezilir.”

“Hakiki
öğreti, dünyanın bütün sorunlarının maymuncuğudur.”

“Onlar
yalnızca rızıkları için değil, günlük yanılsamaları için de dua ediyorlardı.”

“Dünyaya
yönelik ihtirassız bir tavrı olanlar, kendi benliğiyle uzlaşı içinde olanlardır
sadece.”

“Tek
başına duran insan; âciz, sefil ve günahkâr bir mahlûktur. Bu mahlûkun tek kurtuluş
yolu, kendini reddetmesinde ve kutsal bir topluluğun (cemaat, ulus, parti vb.)
bağrında kendine yeni bir hayat bulmasındadır.”

“Fanatik
kişi, bir davaya esasen o davanın doğruluğu ve kutsallığı nedeniyle değil bir
şeye tutunmak için duyduğu şiddetli ihtiyaç nedeniyle sarılır. O, uzlaşmaktan
korkar ve kutsal davasının doğruluğunu, kesinliğini değerlendirme tekliflerini
kabul etmez. Fakat kutsal bir davadan diğerine geçmekte güçlük çekmez.”

“Bir
fanatik ikna edilemez; ancak kalben başka yöne döndürülebilir.”

“Birbirinin
karşıt kutbunu oluşturuyormuş gibi görünseler de her çeşit fanatik, aynı uçta
toplanır. Asıl zıt kutupları oluşturanlar fanatikler ile ılımlılardır ve bunlar
asla biraraya gelmezler.”

“Çeşitli
renklerdeki fanatikler komşu hayatı yaşarlar ve sanki aynı ailenin
mensubudurlar. Bunların karşılıklı nefreti iki kardeş arasındaki nefrete
benzer.”

“Fanatik
dindarın karşıtı fanatik ateist değil, Tanrı’nın varlığını veya yokluğunu
umursamayan kibar siniktir. Ateist, dindar bir kişidir; ateizm yeni bir dinmiş
gibi inanır.”

“Şovenistin
karşıtı vatan haini değil, şimdiki düzeni seven ve kahramanlık gösterip
şehitlik derecesine ulaşmaktan hoşlanmayan makul vatandaştır.”

“Aşırı milliyetçilik ile vatan hainliği arasında ince
bir çizgi vardır.”

 (Eric HOFFER, 1951; “Kesin İnançlılar”, Çeviren:
Erkıl Günur, Olvido Kitap; İstanbul 2019)