Milliyetçilik Üzerine

114

Milliyetçilik, sadece
bir ideoloji değil, bir yaşayış ve duruş tarzıdır. Maddi ve manevi açılardan
milletlerin kendi ülkelerinin menfaat ve çıkarlarını her şeyin üstünde tutma
anlayışıdır. Başka bir ifade ile; kendi milletini ve kültürünü yaşatmak ve
onları yüceltmek için yapılan çabalar, benimsenen ilkeler, milletin devletine
sadakat duyguları içinde bağlanması, güçlü bir gelişme içinde zorlukları
bertaraf ederek milletini diğer milletler nazarında eşit ve hür duruma getirmek,
milletin bütün fertlerini tasada, kederde ve kıvançta ortak ve bölünmez bir
bütün yaparak, adalet duygusu içinde yaşamalarını sağlamaktır.

       Geçmişte olduğu gibi,
bugün de milliyetçiliğe düşman olan ve içlerine bir türlü sindiremeyen bazı
çevreler, laf ebeliği yaparak milliyetçiliği küçümseme cüretine kapılmışlardır.
Oysa; milliyetçilik alay edilecek, hor görülecek ve küçümsenecek bir düşünce
sistemi değildir. Toplumlara ders veren, onların düşünce ufuklarını aydınlatan,
benliklerini pekiştiren ve karakterize eden sosyolojik bir gerçektir. Her devirde
olduğu gibi bugün de “ Yükselen Bir
Değer “
olmaya devam etmektedir. Tarihte, coğrafyada, siyasette veya
hepsini içine alan kültürde milliyetçilik yapmak yadırganmamalıdır. Çünkü,
kendi vatanını, bayrağını, insanlarını, dilini, tarihini, ananelerini, gelenek
ve göreneklerini sevmekten daha güzel ve daha ulvi ne olabilir?

       Mazlum ve ezilen
toplumlar, ancak milliyetçilik sayesinde esaretten ve kölelikten kurtularak
hürriyet içinde yaşama sevincine kavuşmuşlardır.

       Avrupa’da ideolojik
mahiyette milliyetçilik Fransa’da 1789
Fransız İhtilâli
ile birlikte başlamış ve daha sonra da Avrupa’da milli
devlet kavramı ortaya çıkmış ve bu akım hızlı bir şekilde güçlenmiştir. Napolyon Bonapart’ın bütün Avrupa’yı fethetme hareketi, diğer Avrupa
ülkelerinde milliyetçiliği harekete geçiren önemli sebeplerden biri olmuş ve
20. yüzyıldan itibaren tüm dünyada politik düşünce tarzı haline gelmiş ve
milletlerin kendi kaderlerini tayin etmede önemli bir rol oynamıştır.

       Türklerde
milliyetçilik hareketlerinin, Türklerin tarih sahnesine çıkması ile başladığını
ve söz konusu olan İhtilal ile ortaya çıkmadığını söyleyebiliriz. Fakat,  Osmanlı
Devleti
’nin son dönemlerinde bazı kişi ve çevrelerin bu İhtilâl’den
etkilendiklerini de söylemek durumundayız. Batı’da milliyetçilik Fransız İhtilâli ile başlar, ancak Türkler’de Kaşgarlı Mahmut’un Divanu Lügati’t Türk adlı
eserinde belirtildiği gibi Göktürk
Yazıtları’nda,
Türk Milliyetçiliği’ni
ifade eden yazıların olduğu görülüyor ve yukarıdaki ifadeleri doğruluyor.

       Bazı ilim, fikir,
düşünce ve siyaset adamlarının milliyetçilik hususundaki düşüncelerini
belirtmek gerekirse; Mustafa Kemal
Atatürk
şöyle söylüyor: “ Milleti millet yapan düşünce gücünün temelini
milliyetçilik teşkil etmektedir. Milliyetçilik, milli benlik, milli birlik,
milli ahlak, milli ekonomi, uygarlık ahlakı, milli duygu ve insani duygunun
birleşmesinden meydana gelmiştir. Prof. Dr. Mustafa E. Erkal da: “
Milliyetçilik, kendi milliyeti dışındakileri aşağılamak, dışlamak değil;
başkaları ile Dünyayı eşit, adil, anlamlı ve istismar edilmeden paylaşabilecek
şuur ve olgunluğa erişmedir.” diye yorumluyor. Anthony D. Smith de şu
yorumu yapıyor: “ Çağın ruhunu yansıtmaktadır ve daha eski sembol ve fikirlerle
de bağlantılıdır.” Milliyetçilik ile ilgili görüş ve düşüncelerini açıklayan
kişilerin yorumlarına devam edelim. Alparslan
Türkeş
bu konuda diyor ki: “ Milliyetçilik; gece hayatıyla, içki ve kumar
masasında belli olmaz. Asıl milliyetçilik; vatanına, milletine, tarihine,
kültürüne, dinine sahip çıkmakla ve yaşamakla olur.” Prof. Dr. Erol Güngör,
tarih ve dilin milliyetçilik için çok önemli olduğunu “ Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik
“ isimli kitabında belirterek şunları söylüyor: “…Dilimizin kaynağı
eskilerdedir; dinimizin kaynağı eskilerdedir; soyumuzun kaynağı eskilerdedir…”

       Sonuç olarak;
makalemizi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milliyetçiliği hususundaki şu veciz sözleriyle bitirelim:

 

       “ Türk
Milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve
ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir uyum içinde
yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız
kişiliğini korumaktır.” Mustafa Kemal Atatürk bu yorumu ile kısaca; Batı’nın
ilminden, irfanından, teknolojisinden, dayanışmasından faydalanalım ve ancak,
Türk Kültürünü ve Benliğini de her şeyin üstünde tutalım ve koruyalım diyor.

      

 

 

Faydalanılan Kaynaklar:

 

Suavi Aydın, Modernleşme ve Milliyetçilik, Gündoğan Yayınları,
İstanbul

Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Ötüken Yayınları ( 8.
Baskı ),

                     
İstanbul, 1992.

Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Ötüken Yayınları,
İstanbul,

                      2010.

Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, Türk Kültür Yayınları,
İstanbul, 1975.

Mustafa E. Erkal, Etnik Tuzak, Derin Yayınları ( 5. Baskı ),
İstanbul,

                            
1978.

Mustafa E. Erkal, Çok Kültürlülük Virüsü ve Milliyetçilik,
Aydınlar Ocağı

                            
Yayını, İstanbul, 2020.

Mustafa E. Erkal, Etnik Tuzak, Kimlik ve Açılımlar, Derin
Yayınevi,                                                                    

Cemil Meriç, Bu Ülke, İletişim Yayınları, ( 5.Baskı ), İstanbul,
1985.

Anthony D.Smith, “ Milliyetçilik ve Küresel Kimlik “, Türkiye
Günlüğü,

                               
Mart-Nisan, 1998.

Orhan Türkdoğan, Osmanlı’dan Günümüze Türk Toplum Yapısı, Çizgi

                              
Yayınevi, Konya, 2015.