2020 yılı karabasan gibi
çöktü üzerimize. Ekonomideki sıkıntılar buhrana dönüştü. Terörle
mücadele devam ediyor. Suriye ve Libya’da savaşlara müdahil olduk. Dünya
ölçeğindeki virüs salgınından orta derecede etkilenirken, salgının ekonomiyi
en çok sarstığı ülkelerden biri olduk.
24 Ocak’ta
Elazığ’da 6,7 büyüklüğünde depreminde 41 ve 30 Ekim’de İzmir’de 6,9
büyüklüğündeki depremde 114 vatandaşımızı kaybettik.
Oysaki dünyada Türkiye
dışındaki 7 farklı ülkede gerçekleşen 6.5 ile 6.9 arasındaki 12 depremde sadece
2 kişi hayatını kaybetti. Bu yıl tüm dünyada deprem ölümünün en çok olduğu
ülke olduk.
2020 yılı içinde
en kötü performans gösteren yani en çok değer kaybeden para birimi de
maalesef Türk Lirası oldu.
Bütün bunlar
içimizi karartan, yaşama sevincimizi azaltan, ruhsal sıkıntılara yol açan
haberler.
Bu haberlerin ve
arkasındaki gerçeğin psikolojimizi bozmaması için saray kahinleri ve yandaş
medya çok değerli (!) hizmetler veriyor. Tıpkı padişahın rüyasını yorumlayan
müjdeci kâhin gibiler.
****
Padişah ve Kâhin
Bir padişah
gördüğü bir rüyayı kahinlere yorumlatmak istemiş. İlk kâhin “Efendimiz büyük
felaket geleceğini görüyorum. Yakın
akrabalarınızın hepsi ölecek! Çok üzüleceksiniz” demiş. Padişah çok kızmış
ve kâhinin kellesi gitmiş.
Diğer bir kâhin
ise “Efendimiz müjdeler olsun, sülaleniz içinde en bereketli ömrü siz
yaşayacaksınız. Akrabalarınız içinde en son siz öleceksiniz!” demiş.
Padişah O’nu yüklü bir bahşiş ile ödüllendirmiş.
Vezir şaşkın bir
vaziyette, “Padişahım iki kâhin de aynı şeyi söyledi ama” diyecek olmuş.
Padişah “ilk
kâhin ümidimi kırmıştı, ikincisi ise ümit ve yaşama sevinci verdi” diyerek
insanların ümit vaat eden sözlere inanma ihtiyacını göstermiş.
*******************************
Gerçek Bilgi Verin
Başımızdaki
yönetim ve yandaş medya sadece gerçeği ama bardağın dolu tarafını göstererek
anlatsa tebrik ve teşekkür edebilirdim. Çünkü gerçekten yaşadığımız
olumsuzluklardan bunaldık. Ümit ve yaşama sevinci veren bir üsluba çok
ihtiyacımız var.
Tabii ki bu
üslubun, insan zekasıyla alay edercesine, 1 gram altın 530 TL oldu yerine yarım
gram altın 265 TL diye vermek tarzında basit olmamalı.
Çıkarılıp
çıkarılamayacağı veya ne zaman ekonomik olarak çıkarılabileceği bilinmeyen doğalgaz
rezervi keşfi gibi müjdelerin etkisi de kısa sürüyor.
Daha da kötüsü, somut
gerçeklerin değiştirilerek veya olmayan bir şeyi varmış gibi göstererek
yapılan “bilgilendirmeler” yapılıyor.
İşte bunlar
anlatılan her şeye karşı güven duymayan, şüpheci, inancını kaybetmiş
bireylerden oluşan bir toplum yaratıyor.
Mesela “İlk
yerli ve milli uçağımızın göklerde” olduğuna dair müjdeyi alalı yıllar
oldu. Ama bırakın göklerde uçak uçurmayı daha yollarda yerli otomobil
yürütemedik.
******************************
Rockefeller’in pembe gazetesi ve Yandaş Medya
Dünyanın gelmiş
geçmiş en zengin adamı olarak bilinen petrol, çelik ve banka imparatoru John
Davison Rockefeller 98 yaşında iken ölmüş. Ölmeden önce, baba Rockefeller’in ölüm
döşeğinde üzülmemesi, mutlu olması için, oğullarının talimatıyla tek nüsha
olarak bir gazete çıkarılır.
Her gün
tasarımıyla, yazarlarıyla, magazini ve haberleriyle sahici, fakat bir adet
basılan bu gazetenin her bölümüne Baba Rockefeller’i mutlu edecek haberler ve
yorumlar serpiştirilirmiş.
Böylece her sabah
gazetesini okuyan Rockefeller ölünceye kadar mutlu olmuş.
Baba Rockefeller
günümüzde hasta olsaydı oğullarının işi çok zor olacaktı. Çünkü adamcağızın
seyredeceği TV kanallarını da pembeleştirmek gerekecekti. Hadi
onu da yaptılar sosyal medyayı pembe yapmanın imkânı yoktu.
İyi ki insanlık
tarihinin bu en zengin adamı 1937’de ölmüş. Yoksa o da ömrünün son demlerini
mutsuz geçirebilirdi.
****
Şimdi Türkiye’de
yandaş basın (medya) büyük ölçüde “pembe gazete” gibi. Sadece saray
ahalisini değil, biz sade vatandaşları da mutlu etmek için çabalıyorlar.
Hoşumuza gidecek yalan haberler üretiyorlar.
Fakat ah o münafık
ve mendebur birkaç gazeteyle TV kanalı ve sosyal medya denilen muzır
haberleşme alanı yok mu?
O güzelim
haberlerin gerçek olmadığını anlamamız uzun sürmüyor. Çünkü milyonlarca insanın
yaşlı ve hasta Rockefeller gibi izole bir hayat yaşaması mümkün değil.
Hatta bu imkân
daha 1945’e doğru yok olmaya başlamıştı. Dünyanın en müthiş propaganda gücüne
sahip Hitler Almanya’sında bile gerçekleri örtmek kolay olmamıştı.
“Nazi
Almanya’sında, daha savaşın ilk günü olan 1 Eylül 1939’da, düşman radyosu
dinlerken yakalananların ömür boyu kürek cezasına mahkûm olacakları ilan
edilmişti.”
Ancak “Almanların Stalingrad’ta
Şubat 1943’teki feci yenilgisinden sonra, Nazi propagandacıları için savaş
konusunda halk desteğini korumak iyice zorlaştı. Almanların resmî haberleri
gerçeklerle bağdaştırabilmesi gittikçe zorlaşıyordu ve çoğu kişi doğru bilgi
edinmek için yabancı (düşman) radyo yayınlarını dinliyordu. Sinemaya
gidenler aşikâr bir propaganda olan haber filmlerini reddetmeye başlıyordu.”
2020 yılı Türkiye
ve dünyasında sırf propaganda gücüyle iktidarda kalmak mümkün değildir. Milyonlarca dolar
harcar gazeteler, TV’ler satın alabilirsiniz. Ama okuyan, seyreden ve inanan
kalmaz. Yaygın medyadan kovulan gazetecilerin, evindeki odasından çektiği,
Youtube videoları kadar bile izlenmez.
Gerçeklerin bir
gün mutlaka ortaya çıktıklarını biliyoruz. Propaganda ile bir süre kitleler
gerçeklerden koparılabilir. Ama bu süre çok uzun olamaz.
Gerçeği örtmek
veya yanlış bilgi üretmek için harcanan çaba ve enerjinin, olumsuzlukları
düzeltmek için harcanması daha doğru olacaktır.