Kıbrıs’ı Anlat Deseler

73

Ata yadigârı ‘O Gazi Topraklar’
asırlardan beri yasemin kokar,

 Kimi zaman sevdası olur vatan özleminin,

 Kimi zamansa aşkın, sevginin, nice sevdaların
destanını yazar…

 Tam 46 yıl olmuş o ilk günün
ardında kalan zaman, sanki dün gibi!

 Önce vatan, sonra vazife, sonrasında ise
hatıralarda kalan nice yaşanmışlıklar var…

 Yazmakla bitmez Kıbrıs’ı;

 O limon çiçekleriyle süslü ağaçlarını,
portakallarla kuşanmış dallarını,

 Ama ille de yasemin kokulu sevdalarını…

 Baharına pek de güzel eşlik eder gelinciklerle
kır çiçekleri,

 Kaplayınca adanın her yanını papatyaların
sarısıyla, gelinciklerin alı.

 Süslenir, adeta telli duvaklı gelin olur
Boğazla, Lefkoşa arası…

 Hasat mevsimi geldiğinde başakların altın
sarısı kaplar Meserya’yı,

 
Mevsimlere ayrıcalık tanımaz Beşparmakların alıyla moru;

 Toroslara sevdalıdır, O dağların her karışı,
her yolu…

 İlk kez o dağlarda duyuldu 1974’ün 20
Temmuzunda Mehmetçiğin sesi…

 Rüzgâr susmuş, kuşlar durmuş, sadece ilahi bir
kudretin sesi olmuştu o yiğitlerin dinletisi.

 Bu dinletinin dizeleri;

 Sevginin, özgürlüğün, vatanın, milletin, ay
yıldızlı sevdasının sesiydi.

 Beşparmaklarda yankılanan türkülerin kimisi
yavuklulara seslendi;

 Kimisi özgürce yaşamak dedi…

 An geldi; o cesur yürekler vatan, vazife
uğruna can verdi,

 An geldi; düşmanım demedi Rumlara suyunu da, aşını
da pay etti…

 Ya nesiller boyunca özgürlükleri, vatan
belledikleri topraklar için;

 Sabırla direnen Kıbrıs Türk’üne ne denmeli?

 Onlar nasıl nitelenmeli?

 Yılmadılar çalıştılar.

 Gündüzleri kimileri okulda, kimileri iş
yerlerinde,

 Mücahit, Mücahide oldular;

 Tarihin hiçbir döneminde diz çökmediler,

 Yıllar boyunca geceleri mevzilerde,
barikatlarda dimdik durdular…

 Şahadet şerbetini içtiler ama ne İngiliz’e, ne
Rum’a asla teslim olmadılar.

 Gün bittiğinde, yeşili de kaybolur,

‘Toprak Ananın’ rengi sarıp
sarmalar adanın her yerini…

 Bir hasret bulutu çöker Baf’a, Larnaka’ya,
Limasol’a, Erenköy’e…

 Ecdadımız dile gelir, sesi duyulur,

 Tarihin derinliklerinden fısıldar her biri;

 Geçmişimizi anlatır genç nesillere…

 Gecelerin ıssızını yaşanmış nice sevdalar
kaplar,

 Yaseminlerin kokusu sarmalar Lefkoşa’yı

 Dolunayın ışık saçan ruhu, uzakları
çağrıştırır,

 Bir de mehtabın sihri yansımışsa Girne’ye,

 Anılar yumağında yaşarsın her ne kaldıysa
geriye…

 Ağustos böcekleri sustuğunda o an,

 Adanın sessizliği, hüzzam makamına döner;

 Kuytulara dökülür, kulaklarda çınlar sevgi
dolu kelimeler…

 Yıllar öncesinin ufuk hattına takılı kalır
gözler,

 Kırnı’da, Dikomalar’da, Kutsovendi’de,
Haspolat’ta,

 Yaşananlarla sarsılır nice yürekler…

 Yıllar, yıllar geçer;

 Saçlar kırlaşır, yüzlerde oluşur derin
çizgiler…

 An gelir, zaman durur!

 O son nefes de gider…

 Yazı biter,

 Kalem düşer,

 Yavaşça kapanır gözler…

 Işıklar kararmıştır,

 Beşparmakların yıldızları da söner.

 Yaşam, göğün sonsuzluğuna döner…

 Hüzün çiçeklerinin boynu bükülür,

 İlmek, ilmek örülmüş hayatlardan;

 O topraklara hasret birkaç söz dökülür:

‘’Elveda Kıbrıs, Elveda Vatanım’’

 Geride kalan ise;

 Sadece bir hoş sadadır…

Önceki İçerikSisteminiz İyi ise Kahramanlara İhtiyaç Azalır
Sonraki İçerikProf. Dr. Osman Turan / Makaleler – 1
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.