Tarihe Selam, Kaybetmeye Devam

90

İdlip gündemi iki haftadır siyasî gündemimizdeydi, spor ve magazinden sonra. 55 şehidi içimize ve 70’e yakın, uzuvları parçalanarak yaralanan gazimizi de sessizliğe gömdükten sonra Moskova Antlaşması’yla geri çekildik. Çekilecektiysek niye büyük kayıplar vermeden başta çekilmedik? Rejim’le o kadar savaştıktan sonra “Rejim” diyegeldiğimiz Suriye Yönetimi’nin koordinatörü Putin’i ve Rus Heyeti’ni niye dinledik, şartlarını niye kabul ettik? Hem “Çekilin aradan, bizi Rejim’le başbaşa bırakın!” sözünü hem “Anlaşmayla ilgili Esad’ı bilgilendirdiniz mi?” sözünü 24 ya da 48 saat arayla nasıl söyleyebildik?

Geçen hafta “Ah ‘Benim Yalnız ve Güzel’ Askerim” başlıklı bir yazıyı 2 yıl sonra ve başına da “ah” ekleyerek yayınlamıştık. O nidâyı uzatmak istiyorum; aaaahhh!

29 Şubat günü 33 şehitten haberdar olunca aklıma Falih Rıfkı’nın “Zeytindağı” adlı eserinde geçen “Benim Ahmed’imi gördün mü?” anekdotu gelmişti. Popüler Çanakkale kitaplarının bazılarında yarısı yer alır, yani “Hiç birimiz Ahmed’ini görmedik. Fakat Ahmed’in her şeyi gördü” kısmına kadar. Hem içimden geçeni hem kalan kısmını Av. Gürkan Uysal kardeşim Kocaeli Aydınlar Ocağı sitesindeki 29.02.2020 tarihli yazısında çok güzel anlatmış. Yüzyılın muhasebesini yapan Gürkan Uysal, Falih Rıfkı’nın bir asır önceki “Fakat biz Ahmed’i kumarda kaybettik!” teşhisini bir asır sonraki kendi “Türkiye’yi idare edenler, Ahmetlerin hayatlarını sürdükleri bir kumar oynadılar ve biz yüzlerce Ahmet’i bu kumarda kaybettik!” teşhisiyle tevhit etmiş. Allah razı olsun, yüreğimize su serpti ama yüreğimiz hâlâ soğumuş değil.

Meraklısı ve dertli-kederlisiyle paylaşmak istediğim bir kaynak var: AHMED CEMAL PAŞA (1872–1922) ASKERİ VE SİYASİ HAYATI; Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Nevzat Artuç’un 456 sayfalık Doktora çalışması, 2005 Isparta tarihli. Orda İttihat ve Terakki’nin 3 önemli isminden Cemal Paşa’ya ki I. Dünya Savaşı’nın dörtte üçünde SuriyeFilistinKanal (Sîna) ve Hicaz Cephelerinin kumandanıdır; savaşa neden girdiğimizle alâkalı iki