Mührü Kırık Kelamlar

129

Hilal kaşlım, bozkurt bakışlım

Şimdi susmak, âmâ olmak gerekirken

Gönül hak ile hudut arasında ikilem yaşar

Akıl, kefen kusan yüreğe hükümsüz kalır

Mührü kırık kelamlar kabına sığmaz

Taşar heybeden bir bir

Kara taşa değer mi uğursuz dilim

Yetmiş bin pare olur mu yularsız gönül

Mazgallarla örülü dört duvarlar

İçimdeki deli taylara dur durak olmaz

Zapturapt altına alınamaz

Bu fikir, bu düş, bu cam kırığı çılgınlığı

Nefes aldıkça, soludukça kesecek dört bir yanımı

Dedim ya sana dur durak bilmez

Koşacak çatlayana kadar

Mecalsiz ayaklar elaman dileyene

Dil dönmeyene kadar

Ve o an geldiğinde

Arş-ı âlem gördüğü dehşetle ya susacak

Ya da uğursuzca, vakitsizce, yerli yersizce uluyacak

Şafak sökecek, gece son bulacak

Kan, kurumuş damarda yeniden vuracak

Galip gelecek çığlık, feryat

Köhne, çürümüş bedenim

Bulanan suların içinden Kızılelma misali

Yeniden ve yeniden doğacak