Yeniden Dönebilseydin Gençliğine

96

”Hayat ya cüretkâr bir maceradır, ya da hiçbir şey…”

Durdurabiliyorsan zamanı bir bak geriye!
Neleri yaşadın, neyi yaşattı bu hayat sana?
Eğer dönebilseydin yaşam cıvıltılarıyla dolu gençlik yıllarına!
Ne yapmak isterdin?

Neyi tercih ederdi o heyecanla yüreğin?
Aşk’ı mı? Parayı mı? Gücü mü?

Sağlığı mı seçerdin?
Ya da, hiç unutamadığın;

O güzel gözlerin sahibini mi arar, bulurdu gözlerin?
Bilinmez ki!

Bilemeyiz ki!
Geçip giden yıllara;

Zaman makinesiymiş gibi hükmedemeyiz ki!
Henüz yorulmamışken,

Ezilmemişken hayatın onca yükü altında…
Bir kez daha yaşasaydık o güzel yılları tüm canlılığıyla…
Yaşamı bir başka kucaklamaz mıydık?
Alınmış derslerle dolu, ne kaldıysa geriye!
Sevdiklerimize bir başka koşardık,

Sımsıkı kavrardık ellerini,

Sevgiyle bakardık gözlerinin içine.
Kendimizi onunla, bununla karşılaştırmaz,

Birilerinin dayatmasıyla seçim yapmazdık;

Ne işimizde, ne de eşimizde…
Öz be öz kendimiz olurduk;

Tüm özelliklerimizle.
Gücün kabasını değil!

İlmin mükemmeliyetini,

Sanatın zarafetini seçer,

Her gün bir kitap okur,

Sporu alışkanlık,

Doğayı da,

Doğa canlılarını da

Hayatımıza ortak ederdik.
Ama dönemeyiz ki,

Dönülmez ki o genç yıllara!
Ardımızda kalan anılar yumağına…
Aslında tam zamanında yaşanmalı her şey!  
Tıpkı Can Yücel ustanın dediği gibi:

”Yemek de boş içmek de, hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü.
Tam zamanında okşamalısın başını o üzüm gözlü çocuğun,
Hıçkırıklar dizilmişken boğazına, tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna,

En sevdiğin dostunun babası öldüğünde…
Tam zamanında açmalısın kapını, hayatına girmek isteyenlere,
Tam zamanında çıkarmalısın sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini, biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını,
Seni gecenin üçünde arayıp da kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında konuşmalı,
Tam zamanında şarkı söylemeli,
Tam zamanında susmalısın.
Tam zamanında için titremeli, tam zamanında âşık olmalı,
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı belki de seni şampiyon yapacak,
En büyük balığı kaçırmadan…
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli,
Tam zamanında ölmelisin.
Iskalamak istemiyorsan hayatı…
Haydi, şimdi kalk bakalım.
Silkin şöyle bir,
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az.  
Haydi, kalk bakalım.
Şimdi yaşamak zamanı ”
Evet, tam zamanında olmalı

Neyi yaşamışsak hayattan bize kalan;

Tam zamanında yaşanmalı her şey.

Hüznü de, sevinci de,

Sevgisi de, Sevgilisi de…

 

 

Önceki İçerikTürkiye, Kıbrıs’tan Neden Vazgeçmez?
Sonraki İçerikTürkistan’dan Anadolu’ya ve Balkanlara Yayılan İslam Nuru Hoca Ahmed Yesevî Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ERDOĞAN ASLIYÜCE ile Pir-i Türkistan HOCA AHMET YESEVİ Hakkında Konuştuk.
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.