On ay kadar önce idi. Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın, Almanya’nın önemli gazetelerinden Die Welt’in Türkiye temsilciliğini yapan Deniz Yücel hakkındaki ifadeleri çok netti:
Merkel ile görüşmesinden sonra, “Dedim ki ‘Sayın Merkel, önce çıksın yargılansın. Herhangi bir şey yoksa bizim mahkemelerimiz, sizin mahkemelerinizden daha adildir. Bir şey diyemedi o gün. Daha sonra geldi mahkemeye çıktı ve mahkeme tutukladı. Şu anda içerde” demişti.
Erdoğan, gazeteci Deniz Yücel’in PKK ile bağlantısı olduğu iddialarına yönelik olarak, “Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist” demiş;
Yücel’in Almanya’ya iade edilmesi konusunda da, “Hiçbir surette iade olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” diye konuşmuştu.
Gazeteci Deniz Yücel geçen yıl 14 Şubat 2017 de İstanbul’da kendi isteğiyle ifade vermek üzere gittiği emniyette gözaltına alınmış, 27 Şubat’ta da “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve terör propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmıştı.
Ve bir yıldır tutuklu bulunan Deniz Yücel serbest bırakıldı. Özel uçakla Almanya’ya götürüldü.
Deniz Yücel serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamasında “Neden bir yıl önce tutuklandığımı, bir yıl önce rehin alındığımı bilmiyorum ve aynı şekilde neden bugün serbest bırakıldığımı da bilmiyorum. İddianameyi hâlâ almış değilim” dedi.
***************************************
Bu Kadar Yanlış Olur mu?
Die Welt’in Türkiye temsilcisi Deniz Yücel davasının içeriği ve mahkeme kararlarını tartışmıyorum. Deliller nedir ve yargılama sonucunda nasıl bir karar çıkar bilemeyiz. Konumuz bu değil.
Ancak meselenin siyasi boyutu, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı gibi açılardan değerlendirilmesini çok önemli ve gerekli buluyorum.
İçeride ve dışarıda, Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığını savunanlara karşı Anayasamızda devletimizi tarif eden iki hususun varlığını anlatmaya çalışırız dururuz.
“Türkiye BİR HUKUK DEVLETİDİR. Kuvvetler ayrılığı ilkesi esastır, Mahkemeler bağımsız ve tarafsızdır.”
Çünkü Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olduğu iddiasındayız.
***
Hatalar
Mahkemeleri Etkileme Açısından. Deniz Yücel’in Türkiye’de tutuklanması ile serbest kalmasına kadar gelen süreçte yapılanlara bakalım.
- Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de bağımsız ve adil yargılama yapan mahkemeler olduğunu söylemişti. Bu doğru bir hareket idi.
Ancak aynı açıklamada Mahkemenin vereceği kararı etkileyecek bir beyan ilave etmesi ve “bu tam bir ajan terörist” diyerek peşinen suçlu ilan etmesi yanlış idi.
En azından TC Anayasasının şu maddeleri bakımından doğru olamazdı.
MADDE 9. – Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
MADDE 138. – Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
***
Siyaset Boyutu
- Almanya, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi için, Deniz Yücel de dâhil olmak üzere Türkiye’de siyasi gerekçelerle tutuklu bulunan altı Alman vatandaşının serbest bırakılmasını talep ediyordu.
Alman basınında yazılan bilgilere göre, “Deniz Yücel’in serbest bırakma kararının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından verildiği” kesinleşmiş görünüyor.
Daha önce de bir Alman bilişim uzmanı Türkiye’de casus diye tutuklanmıştı. O Alman vatandaşıydı. Almanya’nın eski Başbakanı gelmiş, Erdoğan’la görüşmüş ve görüşme sonrası serbest bırakılmıştı.
Şimdiki gibi “hukukun guguk olduğu”, yargı yerine siyasetin karar verdiği kanaati hâkim olmuştu.
- Erdoğan ve AKP hükümetinin bu hatalarını muhalefetin eleştirmesi kaçınılmazdı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Deniz Yücel’in tahliyesi için “Merkel ‘tak’ dedi bizimkiler ‘şak’ yerine getirdi” dedi.
CHP Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Özgür Özel, Deniz Yücel’in tutuklanmasının ve serbest bırakılmasının “Türkiye’de yargı bağımsızlığı olmadığının tescili olduğunu” öne sürdü. Bu olay “yargının hükümetten, saraydan talimat aldığını göstermektedir” dedi.
CHP’li Özel’in iddiası ürpertici: “Türkiye’de kimin hapse gireceğine Recep Tayyip Erdoğan karar veriyor; kimin hapisten çıkacağına Avrupa’nın liderleri karar veriyor.”
***
Hukuki Yanlışlar
Deniz Yücel’in bir seneden beri tutuklu olduğu halde iddianamenin yazılmamış ve hâkim karşısına çıkarılmamış olması Türkiye’nin bir ayıbıdır. Çünkü bu durum sadece Deniz Yücel için değil, benzer durumda olan, sayıları binlerle ifade edilen şüpheliler için geçerli bir uygulamadır.
Aylarca tutuklu kaldığı halde ne ile suçlandığını bilmeden yatanlar… Yıllarca tutuklu yargılandıktan sonra suçsuzluğu anlaşılanlar…
Tutuklamayı bir tedbir değil, bir tür yargısız cezalandırma yöntemi olarak kullanmak…
Bunlar bizim yargı sistemimizin ayıpları.
CHP’li Özgür Özel’in sorusu doğru bir sorudur. Hem de aynı durumdaki bütün mağdurlar adına da sorulmuş sayılmalıdır:
“Şimdi sormak lazım: Recep Tayyip Erdoğan, ‘Deniz Yücel’in elimde videosu var’ dedin, ortaya çıkmadı. ‘Ajan’ dedin, ‘terörist’ dedin, ortaya çıkmadı. Eğer bu dediklerin doğruysa Deniz Yücel nasıl serbest kaldı? Eğer doğru değilse bir senedir Deniz Yücel’i neden içeride tutuyorsun?”
***
Cumhurbaşkanının İtibarı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir surette iade olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” gibi çok kesin bir ifade ile açıklamasına rağmen, Deniz Yücel’in Almanya’ya gönderilmesi makamın itibarı açısından iyi olmadı.
Sadece Cumhurbaşkanlığı makamı değil, Erdoğan’ın vermeye çalıştığı “dünyaya meydan okuyan lider” imajı da yara aldı.
Gerçi yabancılar müzakereler sırasında “iç politikaya yönelik mesajlarımızı dikkate almayın” tavrına alışmışlardır.
Ancak Erdoğan’ın “Kasımpaşalı tavrına âşık” vatandaşlarımız hayal kırıklığına uğramış olabilirler.