100.000 İmza Hakkında!

49

İlçe
seçim kurulundan içeri girdiğimde neredeyse tamamı tanıdık simalar ile
karşılaştım.

Ağırlıklı
olarak herkes Sayın Muharrem İnce ve Sayın Sinan Oğan için oradaydı.

      Selamlaştığım
tanıdıklarım Dr. Sinan Oğan için mi geldiniz?

Diye sordu!

***

Beni
tanıyanların benden beklentisi buydu!

Ancak,
ben Prof. Dr. Hilmi Özden hocamız için imza vermeye gelmiştim.

Ayaküstü
sohbet ettiğim tüm tanıdıklarım Sayın Sinan Oğan ile hem hemşeri hem de aynı
siyasi görüş ve gelenekten olmamdan dolayı şaşkınlıklarını dile getirdiler.

Ben de kendilerine Prof.
Dr. Hilmi Özden hocamızın her davetimize icabet ettiğini,
ulaşabildiğimizi iletişim kurmakta
zorlanmadığımızı Türk Ocağımızda defalarca misafir ettiğimizi, bilgi ve
tecrübelerinden yararlandığımızı,

Kendisine
vefa borcum olduğunu yüz bin imzaya ulaşamasa bile bu dilekçeyi her şeyden önce
kendim için verdiğimi paylaşarak ilçe seçim kurulundan ayrıldım.

Herkes
gibi benim için de ahde vefa gerçekten çok önemli, orada ayaküstü söyleyemedim
ama içimde kalmasın burada sizlerle dertleşmiş olayım,

***

7
yıl Türk Ocakları Kocaeli Şube başkanlığı hizmetim döneminde

Rahmetli
Ozan Arif’ten, Rahmetli Kamer Genç’e,

Ünlü
Tarihçi İlber Ortaylı’dan, Akut kurucusu Nasuh Mahrukiye

Eski
Bakan Abdullatif Şener’den, Emekli Büyükelçi Onur Öymen’e

Ünlü
Sanatçımız Mustafa Yıldızdoğan’ dan, TRT’nin unutulmaz sanatçılarından,
Bünyamin Aksungur’a

Tarihçi
Yazar Sinan Meydan’dan, Ünlü Tarihçi Erol Mütercimler’e

ADD
Genel Başkanı Tansel Çölaşan’dan, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa
Kamalak’a

BBP
Genel Başkanı Mustafa Destici’den HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’na,

DSP
Genel Başkanı Masum Türker’den Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a

İnanın
adını bir çırpıda hatırlayamadığım yüzlerce saygın tanınmış ve alanında önemli
ismi Milletvekili, Akademisyen, Sporcu, Sanatçıyı bu gün 111 yaşında olan ve
Cumhuriyetimizin kuruluşunda önemli katkısı olan Türk Ocağımızdaki söyleşi ve sohbetlerimizde
misafir etmiş.

Kitap
fuarlarında ve ya büyük salonlarda düzenlediğimiz halka açık konferanslarda
öğrencilerimiz ve şehrimizin aydınları ile buluşturmuştuk.

***

Ancak
ve maalesef bu süreç zarfında iletişim kurmanın her yolunu denememe ve
kendilerine yardımcılarına etrafında ki tanıdıklara ulaşmama “selam, saygı ve ricalarımızı iletmemize”
rağmen.

Olumlu
yanıt alamadığım,

Tarih
saat önemli değil!

Siz
ne zaman isterseniz o zamana planlayalım dediğim halde teveccüh göremediğim 2
değerli isim olmuştu.

Biri
Çok Değerli Eski Milletvekilimiz Yusuf HALAÇOĞLU, Diğeri de Cumhurbaşkanı Adayı
Eski Milletvekilimiz Sinan OĞAN.

Evet
genelde ve maalesef kendimize en yakın gördüğümüz, en önemsediğimiz, en
sevdiğimiz isimler en uzak ve en ulaşılmaz isimler oluyor.

İşte belki de Sayın
Recep Tayyip Erdoğan’ı Tüm siyasetçilerden ayırt eden en ve sürekli kazanmasını
sağlayan önemli özellik te bu.

Ahde
vefa.

Onunla
bir yol yürümüş ve ya bir fikri paylaşmış iseniz, onu önemseyenlerden iseniz,

Sizi
yok sayma yok sayma geri çevirme ihtimali yok!

Bunu
hem kendisi ile siyaset yapanlardan hem de basından defalarca dinleyip
imrenmişimdir.

Ne
yapar ne eder ya size ulaşır ya da sizin kendisine ulaşmanızı sağlar.

İşte
öyle.

Özetle
demem o ki.

İnsan biriktirmek lazım!

***

Fikriniz
ne kadar düzgün, söylemleriniz ne kadar tutarlı, birikiminiz tahsiliniz
eğitiminiz ne kadar yeterli olursa olsun şayet mensubu olduğunuz fikre liderlik
etmek gibi bir idealiniz var ise,

Onların
sözcüsü temsilcisi olmak gibi hedefleriniz var ise,

Sadece
bilgi, diploma, para, kariyer, unvan biriktirmiş olmanız yetmez!

İnsan
da biriktirmiş olmanız lazım!

İnsanların
siyasi fikirleri olduğu kadar hisleri ve duygularının da olduğunu unutmamak
lazım.

O
insanların hayatında ve gönlünde de olmak lazım.

Herkes
bilir ki bu imza, Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’a lazım olsaydı değil yüz bin en az ON MİLYON
“evet en az
10.000.000” imza toplardı!

Çünkü
herkes Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisinden olanları ne kadar önemsediğini
iyi bilir.

Önemsediği için de
önemseniyor!

Sevdiği için de
seviliyor!

***

Yani
bir daha söylemem gerekirse,

Kitaplara,
Tv programlarına, röportajlara, kürsülere akademik hayata ayırılan vakitlerin
bir kısmını da “en azından kendisi ile
aynı dünya görüşüne sahip olan
” insanlara ayırmak lazım.

Gün
gelir lazım olur.

Sevgi,
saygı eleştiri ve muhabbet ile…

Sürç-ü
Lisan ettiysem hamd ola…