Şeddeli Yalan

67

Bir masa etrafında toplanmış
kalabalık bir grup arasından
birisi heyecanla anlatıyor.” Halamın oğlu söyledi. Suriyeliler. Devlet, kendilerine
maaş verdiği için çalışmıyor, hatta para bile biriktiriyorlarmış. Gençleri
Üniversitelere imtihansız girermiş. 
Hatta sıra filan da beklemiyorlarmış.  Dahası yalan haber olarak neler söylemiyorlar
ki,

            Suriyelilerin
elektrik ve su faturası ödemedikleri, esnaflık yapanlardan vergi alınmadığı,
arabaları için vergi vermedikleri, istedikleri yerde çalışabildikleri, memur
olarak işe alındıkları, öğretmenlik yaptıkları söylenmektedir. Bunu
söyleyenlerin. Memur ve öğretmen olmanın birinci şartının 657 sayıl Devlet
Memurları Kanunun 48. Maddesine istinaden TC. vatandaşı olma mecburiyeti
olduğundan haberlerinin dahi olmadığı anlaşılmaktadır.

 Toplantıda konuşmaları dinleyenlerden birisi;  “Anlatan bunları uydurmuş, yok böyle bir
şey,” diyerek Suriyelilerden bazılarına AB. Kaynaklı aylık 115 er TL.  ödeme yapıldığını, üniversiteye imtihansız
girmediklerini, hastanelerde herhangi bir önceliği olmağını” söyleyince biraz
da bozularak konuyu değiştirme mecburiyetinde kalmışlar..

 Buradan şu anlaşılıyor ki, bu güne kadar
yapılan bütün açıklamalara rağmen, halen bazılarının kafasın da soru işareti
bulunmaktadır Esasen bu tip insanlar biraz da yalan haberlere inanma temayülüne
bulunan kimselerdir.

Yeri gelmişken, burada bir hatıramı
anlatmak istiyorum. İstanbul Sular İdaresi İSKİ de (1996  –  2004  ) 
yılları arasında Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalıştığım yıllarda,
Hürriyet Gazetesinin bir köşe yazarı vardı. İsmini yanlış hatırlamıyorsam Ünal ARIKLI olacak.  (Sonradan vefat etti. Allah tahsisatın
affetsin). Bu köşe yazarı devamlı olarak İSKİ’nin aleyhine yazılar yazıyor.
Fakat yazdıklarının neredeyse tamamına yakını  yanlış. Bunun üzerine o tarihlerde  İSKİ Genel Müdürü olan Prof. Dr. Veysel EROĞLU, Yönetim Kurulu Üyesi olan Zeki Sayın’a, Zeki Bey, bu adamı
çağırıp, kendisi ile bir görüşün,  yazdıklarının
doğru olmadığını izah edin dedi. Zeki Bey, Ünal Arıklı’yı çağırıp konuştu.,
İSKİ ile alakalı olarak yazdıklarının doğru olmadığını, tamamen uydurma  ve yalan haberler olduğunu  söyledi. Belgelerini de gösterdi. Hatta birer
suretlerini de verdi. Fakat o tarihlerde tarafsız gazeteci olarak geçinen Ünal
ARIKLI’nın verdiği cevap çok enteresandır. Ünal Arıklı diyor ki, Zeki Bey,
Söylediklerinize ve verdiğiniz belgelerin doğruluğuna inanıyorum. Fakat benim
okuyucularım, Sizin belgelerinize değil benim yazdıklarıma inanmak istiyor.

Üzülerek ifade eydim ki, Bu gün de
ayni zihniyet devam etmektedir. Yalanı meslek haline getirenler, bile bile
yalan söylemektedirler. Hatta öyle ki, haberin kaynağı, verdiği haberin yanlış
olduğunu söyleyip, özür dilemesine rağmen, yalan haberin  üzerine balıklama atlayanlardan hiçbir ses
seda çıkmamaktadır. Bu kadar da pişkinlik biraz fazla olmaktadır.

Tarafsız gazeteci olarak geçinen Sedef Kabaş isimli birisi diyor ki, “
Kitleleri etkilemek istiyorsanız ortaya kocaman bir yalan atın. Ama çok büyük
bir yalan olsun. İkinci krter çok basit bir yalan olsun.
Sonrasında da bu basit ve çok büyük
yalanı devamlı olarak tekrar edin ve arkasından kitlelerin o yalanları
gerçekmiş gibi nasıl kabullendiğini oturup seyredin. Mübarek  sanki, yalanın
doktorasını yapmış.

 Son günler de güya İngiltere savunma Bakanı
Wallece bir gazeteye yazdığı makalede
Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerde mülteci merkezleri planlıyoruz”
demiş.
Fakat makalede böyle bir ifade yok. Tepkiler üzerine BBC Türkçe, makalenin
çarpıtıldığını kabul edip, özür dilerken ,İngiliz yetkililer de haberi yalandı.

 Dış İşleri Bakanlığı ile İletişim Başkanlığı
da suretle bu haberi yalanladı. Kemal Kılıçdaroğlu ise, buna rağmen, “ İngiltere
Savunma Bakanı Wallece kendilerine hizmet etmiş Afganlara Türkiye de “ Mülteci
merkezleri kuracaklarını ilan etti ve Afganları ülkemize davet etti.
Kendilerine mülteci seçecekler. Kalanlarda Ülkemizde bırakılacak.”

İngiliz Bakan bu haberi resmen yalanlamış,
BBC Türkçe de özür dileyip, bu haber bize hiç yakışmadı demiş. Buna rağmen
Kılıçdaroğlu ise bunların hiç birisini görmezlikten gelmektedir. Hatta
Muhtarlar ile yaptığı konuşmada “ İngiltere, Türkiye de kamplar kuracağız,
sonra onların arasından seçim yaparak bazılarını kendi ülkemize götürebiliriz”
diyor. Tabi ki bu haber külliyen yalan. Resmi kurumların yapmış olduğu
açıklamalara da itibar edilmeyip ısrarla yalan söylenmeye devam edilmektedir.

Yüzleri kızarmadan yalan
söyleyebilenlerin tutmadığını gördükleri yalanlar yerine hemen yenisini
dolaşıma sokması, mücadeleyi zorlaştıran unsurlardan, Suriyeliler konusunda
yalanlara şimdide Afganlılar ile alakalı yalanlar eklenmeye başladı. Halbuki,
Afganistan dan çekilebileceğini söyleyen ABD’nin yaptığı açıklamalar temel
alınarak uydurulan yalanlar, başta ABD. olmak üzere Batı tarafından fonlananlar
tarafından yayılmaktadır.

Türkiye’yi yönetenlerin, düzensiz göç
hareketlerine karşı gereken tedbirleri aldıkları ve ülkemizi yolgeçen hanı
olarak kullanmaya çalışanların sınırlarda duvarlarla karşılaştıkları bilinen
bir gerçektir. Açıklanan rakamlarda bunun bir ispatıdır.

Suriyeliler, Afganlılar veyahut ta  başka konular ile alakalı olarak  adeta bir fabrika gibi yalan üretenlerin esas
gayelerinin ülkemizi zayıf göstermek olduğu hususunu hiçbir zaman
unutmamalıyız.