Bir rivayete göre, saltanatı sırasında kenti ziyarete gelen Osmanlı Sultanı III. Murad, bembeyaz giyinmiş çocuklar tarafından karşılanır. Bu durumdan çok etkilenen Padişah, “Maşallah, akça kazanluk! (Allah nazardan saklasın! Mükemmel beyaz güzel çocuklar!”) diye bağırır ve kent, Osmanlı döneminde “Kazanluk” diye anılmaya başlanır.
Kazanlık’ın içinden geçen nehrin sağ yakasında etrafı yüksek binalarla çevrili, Sultan Yıldırım Bayazıd döneminde inşa edilen Kazanlık Camisi bulunuyor. Bunun yanında Kazanlık çevresinde on yedi civarında Türk köyü bulunuyor.
Hala tarihin izlerini taşıyan sürgün alanların Ata topraklarına geri dönme hayalleri ve topraklarına sahip çıkmaları topraklarını Bulgara satmamaları ve karşılıklı nefret etmelerine rağmen bunu belli etmemeleri ve birlikte yaşamaya alışmaları bu da toprağına sahip çıkmaları anlamında güzel ve gerekli bir strateji.
Bulgaristan’da gülün tarihçesi 400 yıl öncesine dayanıyor. Gül, Bulgaristan kültürüyle bütünleşmiş bir öge. Kazanlık Gül Festivali ise 1903 yılından beri her sene yapılıyor. Isparta gül hasadı ne ülkemiz sınırları içinde küçük çaplı festivale yakın bir kutlama ama uluslararası platformda bir festival değil Yani Türkiye, gül suyunda İran’ın, gül yağı ve tanıtımda Bulgaristan’ın yarattığı enerjiyi bir türlü yakalayamıyor. Bulgaristan ve İran gülün imajını satarken Türkiye’deki gül üreticileri yıllardır devletten destek bekliyor. Ülkemiz sahip olduğu enerjiyi uluslararası platformda tanıtmayı başarırsa, bir gün hep birlikte Isparta’da Gül Festivali’nde dünya çapında kutlayabileceğiz.
Çiftçilerimize destek işte böyle devlet desteği ile oluyor.
Saygılarımla