Değerli okuyucular, hepimizin yakından takip ettiği gibi Trabzon ilimize en son yaşanan Dink cinayetiyle beraber yoğun bir baskı söz konusudur. Her yaşanan olayın bir geçmişi olmasından hareketle bu hafta sizlere “neden Trabzon?” sorusunu yanıtlamaya çalışacağım.
Trabzon’un ülke tarihinde çok büyük önemi mevcuttur. İstiklal Savaşı’nın başlamasına zemin hazırlayan Atatürk’ün Samsun’a gidişi, Karadeniz bölgesinde özellikle Trabzon’da, Rum ve Ermeni çetelerine karşı halkın ve Türk çetelerin karşı koyması sonucu olmuştur. Durumu öğrenen itilaf devletleri ve İstanbul hükümeti Atatürk’ü 9.Ordu müfettişi olarak bölgedeki Türk birliklerinin silahlarını dağıtmak amacıyla görevlendirmiştir. Tabii Mustafa Kemal Atatürk bu görev yerine hepimizin bildiği gibi Anadolu Halkını örgütleme görevini yapmıştır.
Dolayısıyla Anadolu halkının İstiklal Savaşını verme mücadelesinin ilk meşalesini Karadeniz bölgesi ve Trabzon başlatmıştır.
Trabzon ilimizin milli davalara karşı duyarlılığı tarihi misyonundan gelmektedir. Bu sebeple yakın geçmişimizde bunun ilk örneğini 10-12 sene evvel Rahmi Koç’un uçakla Trabzon’daki Meryem Ana kilisesini ziyaret için getirdiği papazlara koyduğu tepki ile görmekteyiz. Yoğun halk tepkisi sebebiyle uçak Trabzon’a girememiş ve geri dönmek zorunda kalmıştır.
Akabinde bu bölgeyle alakalı geçmişte kurulan Rum Pontus İmparatorluğu’nu tekrar gündeme getirmek ve bölgedeki milli hassasiyetleri zaafiyete uğratmak amacıyla “Rum Pontus Kültürü” adlı bir kitap yayınlanmıştı. Bu kitabı yazan Karadenizli fakat Yunanistan’da eğitim görmüş bir papazdı. Hatırlarsanız bu şahıs o dönem birçok televizyon programına da katılmıştı.
Nitekim daha sonradan Pontus ruhunu tekrar canlandırmak amacıyla bölgeden birçok gencin Yunanistan’a götürülerek burada eğitildiği gündeme gelmiştir. Gerçi bazıları için bu durum kültürel zenginlik olarak algılanmak istense de geçtiğimiz sene Ordu’da bir vatandaşın jandarmaya ihbarı sonucunda orada faaliyet gösteren misyonerlerin yöre halkını evinde bulunan ineğine kadar fişlemesi ve bu kayıtların bulunması bu bölgeyi ileriki dönemlerde nelerin beklediğinin çok açık göstergesidir.
Trabzon’un milli reflekslerinin denenmesi süreci “papaz ziyareti” olayının ardından PKK’nın bölgeye yerleştirilmesi şeklinde tezahür etmiş ancak bu deneme de tutmamıştır. Halk teröristlere linç girişiminde bulunmuş, daha sonra dağa kaçan teröristleri de güvenlik güçlerine teslim etmiştir.
Trabzon’un milli refleksini ölçmeğe yönelik bir diğer hareket ise, sol eğilimli, F tipi ceza evini protesto etmek amacıyla Trabzon’da gösteri yapan PAYAD’çılar tarafından gerçekleşmiştir. Trabzon’da F tipi cezaevi olmamasına rağmen protesto eylemi yapılması yukarıda izah ettiğim milli refleks deneme savını güçlendirmektedir. Bu protesto da halkın linç etme girişimiyle sonuçlanmıştır.
Kanaatimce geçen sene Katolik papazın Trabzonlu bir genç tarafından öldürülmesi ve yine Hrant Dink’in de Trabzonlu bir genç tarafından öldürülmesi, bölgeyi devlet baskısı ile susturmak amacı gütmektedir. Akabinde vali ve emniyet müdürünün görevden alınması ve ile müfettiş gönderilmesi bu durumu doğrular niteliktedir.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Bizler milli hafızamızı çabuk unutsak da yaşananlardan anlaşılmaktadır ki bazıları unutmamaktadır. İstiklal Savaşının temellerinin atılmasına vesile olan Trabzon bugün ilk susturulmak istenen illerin başında gelmektedir. Bu demektir ki Trabzon susarsa Anadolu hiç konuşamaz. Saygılarımla!