Maktulünün Esiri Katil Olmak

52

Tarihin bir döneminde bir ülkede insan öldürmek büyük suçmuş. Böyle bir suç işlendiğinde öldürülen kişi (maktul), katilin sırtına bağlanır, katil, maktulünü günlerce, belki aylarca taşımak zorunda bırakılırmış. Sırta bağlanan cesedin zamanla çürümesiyle oluşan kokudan dolayı, insanlar katilden uzaklaşır, suç işleyen kişi, böylece dışlanırmış. Yalnızlığa terk edilmek, katil için büyük bir ceza olurmuş.

Hepimiz birer katiliz, desem bana kızacaksınız. Kızmayınız, evet hepimiz birer katiliz; çünkü birer maktul sahibiyiz. Maktullerimiz yüzünden insanlar bizden kaçıyor veya biz onları kendimizden uzaklaştırıyoruz. Ne hikmetse, bunun ya farkında değiliz ya da maktullerimizi çok seviyoruz.

Maktullerimiz; ölmüş fikirlerdir, dedikodudur, fesatlıktır, konuştuğumuzda muhatabımızın içini karartan, onu bizden uzaklaştıran her şeydir. Bir türlü aşamadığımız, değiştiremediğimiz takıntılarımızdır.

Bir dost ziyaretine gittiniz, ev sahibi yığar fotoğrafları önünüze. İster ki onun fotoğraflarda yaşadığı heyecanı siz de yaşayasınız. Onun anılarından aldığı zevki siz de alasınız. Onun değerleri sizin değerleriniz olsun. Kimse kimsenin dünyasını yaşamak zorunda değildir. Siz hatır için sevinirsiniz, riyakârlık yaparsınız. Bir yandan da ondan uzaklaşıyorsunuzdur; ama o bunun farkında değildir.

Yaşadığınız bir olay, sizi derinlemesine etkilemiş olabilir. Size bu olayı yaşatanlar belki bir insanlık ayıbı işlemişlerdir, bu tip insanları, sizin ölçülerinize göre, insanlık adına affetmemek, cezalandırmak gerekebilir. İstersiniz ki herkes sizin gibi düşünsün. Unutmayın, siz bir dünyasınız, başkaları farklı bir dünya. Her dünyanın değeri de farklı. Kendi değerlerinizle karşınızdaki insanı tahakkümünüze almak istemeniz, onu sizden uzaklaştıracak ve sizi yalnızlaştıracaktır.

İnsanlar farklı, fikirler farklı, değerler farklı, dünyalar farklı… Bizim değerlerimiz bize, onların değerleri onlara… Bilmemiz gereken şudur: Kendimizi takıntılarımızın, zevklerimizin esiri, diğer insanları da bunların mahkûmu etmemeliyiz.

Her gün, yeni bir başlangıç olmalı, doğan her güneş, muştular getirmeli bize. Bizi esir eden takıntılarımız, kinlerimiz, öfkelerimiz güneşin sıcaklığında buz misali erimeli, sel olup deryalara karışmalıdır. Yaşama sevinciyle doldurmalıyız içimizi. Bahar tazeliğiyle yaklaşmalıyız kişilere, olaylara. Bu, bir iradedir şüphesiz.

Maktulünün esiri katiller, aramazda pek fazla. Siz farklı olmayı düşünmez misiniz?