Konudan Konuya  (47)

114

     Firavun’dan bahsetmeden Hz. Musa’yı anlatabilir miyiz?

     Şeytan’dan söz etmeden Hz. Âdem’i konu edebilir miyiz?

     Rusya’dan bahsetmeden, Osmanlı Tarihi’ni yazabilir miyiz?

     Mustafa Kemal’i zikretmeden, Millî Mücadele’yi ele alabilir miyiz?

     Muhalefeti hesaba katmadan, Demokrasi’den dem vurabilir miyiz?

     Dünü bilmeden, anlamadan; yarınlara yelken açabilir miyiz?

     Menfîyi / olumsuzu bilmeden, müspeti idrak edebilir miyiz?

     Nitekim Hz. İsa’ya sormuşlar:

     “Ahlâkı kimden öğrendin?” “Ahlâksızdan.” demiş.

     Çünkü dünya, zıtlar dünyası. İyi – kötü, güzel – çirkin, doğru – yanlış vs.

     İyiyi, güzeli, doğruyu ve bu gibileri anlamanın yolu;

     Onların zıtlarını tanımakla mümkün ve olası.

     Nitekim ebedî hayattaki daimî güzellikler ve her türlü zevk u safalar,

     Bu nimet ve kazançların menfîlerini;

     Dünyada tanıma ve bilmemizden kaynaklanacaktır.

     Eğer dünyada bu menfîlikleri tanımamış olsaydık;

     Cennetten tat ve lezzet almamız imkânsız olacaktı.

x

     Hakikati, kaynağından öğrenen, söyleyenin nasıl biri olduğunu anlar.

     “Âyinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz. Görünür kişinin rütbe-i aklı eserinde.”    

     Eser, sahibini ele verir. İşi bilip bilmediğini ortaya koyar.

     Kişilere bakarak, bağlı oldukları şeyler hakkında, menfî fikir yürütmemeli.

     İşin hakkını veremeyen kişiler yüzünden, yaptığı iş ve konuya cephe almamalı.

     Anlamadığı kitaptan dolayı, kitaba ve yazara karşı çıkmamalı.

     Hakkını vermeyen, gereğini yapmayanlara bakarak, inanca düşman olmamalı.

x

     Bir sözü hemen ne onaylamalı, ne de hemen karşı çıkmalı.

     Beklemeye almalı, kuluçkaya yatırmalı.

     Kim söylemiş, Kime söylemiş, Ne için söylemiş, Ne makamda söylemiş;

     Sorularının müspet – menfî çerçevesinde kabul veya reddetmeli.

x

     Elmayı yaratanla, dili yaratan aynı olmazsa, elmayı tadamaz, lezzet alamayız.

     Bütün meyve ve yiyecekleri böyle bir kıyasa tabi tutarsak;

     Hepsinin Hâlıkı ve Rabbisinin bir olduğunu idrak etmiş oluruz.

x

     Zâtında doğru olan bir sözün, mukteza-yı hâle,

     Yani zaman ve hâle göre de doğru olması gerek.

     Çünkü her sözün doğru olması lâzım.

     Fakat, her sözü doğru diye, her yerde söylemek doğru değil.

x

     “İhtilâf ü tefrika endîşesi,

     (Anlaşmazlık, bozuşma ve ayrılık düşüncesi,)

     Kûşe-i kabrimde hattâ bikarar eyler beni;

     (Kabrimin köşesinde hattâ kararsız eyler beni;)

     İttihadken savlet-i a’da-yı def’e çaremiz,

     (Düşmanın saldırısını def’ etmek için çare, birlik beraberlik iken,)

     İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni.

     (Birlik olmazsa millet, üzülürüm ben.)

     (Yavuz Sultan Selim)

Önceki İçerikOğul ! Kötülere acımak, iyilere zulümdür. Zalimleri affetmek, mazlumlara zulmettir/Dede Korkut
Sonraki İçerikSevda Felsefem
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.