Gündeme Dair

67

Son günlerde
Türkiye’nin olduğu gibi dünyanın gündemi de oldukça yoğun. Malûm Rusya’nın
Ukrayna’ya saldırısı, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de gündemine
oturdu.

 

ABD’nin
Rusya’nın arka bahçesi saydığı komşu devletleri NATO çemberiyle kuşatıyor
olması, Rusya‘yı haliyle karşı vaziyet almaya yöneltti ve görüldüğü gibi
Ukrayna 16 gündür Rus bombardımanları altında mücadele vermeğe çalışıyor.

 

Şu bir
gerçek ki bu savaşın kazananı olmayacak, savaştan sonra geriye kalan on binlerce
ölü, bir o kadar yaralı, yıkılıp viran olmuş şehirler, açlık ve yoksullukla
karşı karşıya gelinmiş iki ülke kalacak. Bu savaşın etkileri sadece çarpışan iki
ülkeyi değil, başta komşu devletler olmak üzere dünyanın birçok ülkesini
etkileyecek.

 

Dünya enerji
ihtiyacının büyük bir bölümünü tek başına karşılayan Rusya, enerjiyle birlikte aynı
zamanda buğday üretiminde de hatırı sayılır ülkelerden biri. Aynı zamanda
Ukrayna’nın birçok ülkeye buğday ihracatı konusunda oldukça büyük bir paya sahip
olduğunu biliyoruz. Bu da gösteriyor ki başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede
gıda konusunda hayli sıkıntılar olacağını varsayabiliriz.

 

Düşünün bir kere
İran Doğalgaz boru hattındaki bir arıza sanayimizin birkaç günde olsa durmasına
sebep oldu. Aynı zamanda Rusya’dan Ayçiçek yağı hammaddesi taşıyan
gemilerimizin Rus limanlarında mahsur kalması, çok kısa zamanda fiyatların
astronomik derecede yükselmesine yol açtı.

 

Mustafa Kemal
Atatürk’ün her devre hitap eden klasikleşmiş fikirlerinin önemini bugün
yaşanılan savaşta da görmüş oluyoruz. Düşünün bir kere MONTRÖ-BOĞAZLAR
SÖZLEŞMESİ imzalanmamış olmasaydı, şimdi Marmara ve Karadeniz de birçok ülkenin
savaş gemileri cirit atıyor olacaktı. Bu savaş inşallah hükümet yetkililerine
KANAL İSTANBUL(İSTANBUL KANALI) projesi konusunda bir defa daha düşünme fırsatı
sağlar.

 

AKPARTİ Hükümetleri
dış politikada ilk defa doğru bir yol izleyerek iki tarafa da eşit mesafede
duruş göstermiştir. Aksi bir durum Allah korusun sonucu belli olmayan neticelerle
bitebilirdi.

 

Şunu da
unutmamak gerekir ki her kriz bir veya birçok fırsatlar doğurur. Dileğim odur
ki devletimiz, kılı kırk yararak bu fırsatları değerlendirebilsin.

 

Bu konuda
sonsöz; sebebi ne olursa olsun Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması iki taraf içinde
bir felaket olmuştur. Özellikle milyonlarca insanın bu karda kışta komşu
ülkelere sığınmaya zorlanması, hastanelerin ve sivillerin vurulması bir
insanlık suçudur. İnsanlık tarihi umulur ki bu adil olmayan saldırıdan ders
çıkarır.

 

Doktorlar

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dünya Emekçi Kadınlar günü
dolayısıyla Kadın Muhtarlara yaptığı konuşmada doktorları hedef alarak: “Son zamanlarda bir şey daha çıktı.
Hastanelerde şöyle oluyor böyle oluyor vesaire. Hatalarımız olabilir. Devasa
şehir hastanelerini yapanlar kim? Devasa eğitim araştırma hastanelerini yapan
kim? Adeta ülkemizde şu anda hastanesi olmayan ilimiz, ilçemiz yok. Bunları
bizzat takip eden birisiyim. ‘Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlar’.
Samimi konuşuyorum. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bu hastaneyi inşa eden
biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Bu devlet sizi
okuttu yetiştirdi, en çok maliyeti yüksek olan da sağlık birimidir. Ama şimdi
efendim az para veriyormuşuz. En az alan 8-9 bin, en yüksek alan 25 bin
civarında alıyor. Buna rağmen özel sektör çok daha fazla verdiği için oralara
kaçıyorlarmış.

 

Açık konuşuyorum. Açık
konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler bizler de üniversiteyi yeni
bitiren doktorlarımızı istihdam edip yolumuza devam ederiz. Daha da ileri
gidiyorum: Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet
eder ve onları istihdam ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Asistan
doktorlarımızla biz bu yola devam ederiz.”

 

Neresinden bakarsanız bakın sadece doktorları değil bütün
insanları yaralayıcı talihsiz bir konuşma. Bu hastaneler sadece sizin hükümetleriniz
zamanında yapılmadı, sizden önceki hükümetler döneminde de il ve ilçelerimizde
hastaneler yapıldı ve onların zamanında da tıbbiyelerden doktorlarımız mezun
oluyordu.

 

Vatandaş vergisini veriyor ki; devletim bana yol, su,
elektrik, hizmetleri getirsin, hastane okul ve sağlık hizmetlerimi karşılasın diyor.
Sizden herhangi bir lütuf istemiyor siz de sosyal devletin yapması gereken
neyse onu yapmakla yükümlüsünüz.

 

Beyin göçünün bu millete neler kaybettirdiğini herkesin
bilmesi gerekiyor. İyi bir doktorun yetişmesi o doktorun 15 yılını alıyor.
Dışardaki doktorları geri çağırırız diyorsunuz. Peki, o doktorların dışarıya
gidiş sebeplerini de hiç araştırıp düşündünüz mü?

Sağlıklı Kalın.

Önceki İçerikTürkiye’yi Okumak!
Sonraki İçerikSlava Ukrayini!
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.