Fix’in Tuzağı!

87

Ülkemizde yaşanan son siyasi olayları ibretle izlerken, Jules Verne’nin ünlü, “80 Dünde Devr-i Alem” romanını anımsadım.

Zenginliğinin kaynağı bilinmeyen Phileas Fogs, üyesi olduğu İngiliz Bilimler Akademisi’nde büyük bir iddiaya girer; 80 günde dünyayı dolaşacaktır. Bu iddia karşılığı bütün servetini ortaya koyar. Kazanırsa, serveti ikiye katlanacaktır!

Fogs’un servetinin kaynağını bulmaya çalışan, Fix adındaki Scotland Yard görevlisi bir kişi ise, hem bu iddiayı başaramayacağını iddia eder hem de foyasını çıkarmak için uğraşacağını açıklar!

Fogs’un Yardımcısı, Fransız asıllı Paspartu, yolculuk boyunca başlarına gelen her olumsuz olayın sebebi olarak Fix’i görür ve “Fix’in Tuzağı” diye feryat eder!

Düşünüyorum da; AKP’nin iktidar yürüyüşüne en büyük desteği veren FETÖ olmasa, AKP ve Genel Başkanı kendisini nasıl savunacaktı?

Bizzat AKP Genel Başkanı Erdoğan, 17-25 Aralık olaylarından sonra bütün suçu; “Fetullah Gülen hareketinin kumpası” olarak gösterip; “Ne istediler de vermedik” diye hayıflanmadı mı?

İlginç olan şu ki; CHP liderinin son açıklamasına göre;

17-25 Aralık Olaylarından 7 ay kadar önce, MİT-Milli İstihbarat Örgütü, zamanın Başbakanı Erdoğan’ın önüne bir rapor koymuş; “Reza Sarraf ile bazı bakanların ve Halkbank ilişkilerinin gelecekte altından kalkılamayacak sorunlar yaratabileceği konusunda Erdoğan’ı uyarmış! Ama belli ki, hiçbir önlem alınmamış!

Bugün;

Reza Sarraf kendini kurtarmak için “itirafçılık” yapıyor! AKP ve Erdoğan, “Fix’in tuzağı” der gibi; “FETÖ tuzağı, kumpası” diye savunmaya geçiyor!

Muhalefet lideri, Erdoğan’ın yakınlarının “Off shore” hesaplarıyla ilgili bir açıklama yapıyor; “FETÖ’nün verdiği sahte belgelerle konuşuyor” diyorlar!

Ekonomi tepetaklak gidiyor, TL’nin değeri hızla düşüyor; “FETÖ’nün tuzağı” diye savunuyorlar!

İnsan, “iyi ki FETÖ varmış, yoksa nasıl savunacaklardı?” diye düşünüyor!

İnsan, başına gelenlerle ilgili olarak, önce kendini gözden geçirmeli; “Ben nerede hata yaptım?” diye düşünmelidir.

Tıp dilinde, “Paranoid Kişilik Bozukluğu” denen bir rahatsızlık var!

Hastalığın temel özelliği şöyle;

“Kişi kuşkucu, kuruntulu, alıngan, kuruntulu ve saldırgan bir tutum gösterir. ( Bizi eleştiren şizofrendir!) Çevreden gelecek olan tutum ve davranışlardan bir kötülük geleceği kaygısı içinde hep tetikte ve hep savunucudur. Kendini daima haklı ve üstün görür! ( O benim kıratımda değil ki!) Başarısızlıklarını ve kusurlarını başkalarını eleştirerek ve haksız bulurlar! (Fix’in tuzağı)”

AKP Genel Başkanı, son açıklamalar üzerine, CHP için “İhanet partisi” deyimini kullanıyor! MHP, her konuda AKP ile kol kola! Hatta seçimlerde AKP listesinden girebilmenin telaşı içinde! HDP’nin genel başkanları ve bazı milletvekilleri cezaevinde, bazılarının milletvekillikler, düşürülmüş. AKP lideri bu partiyi de “yasal” değil, PKK’nın kopyası görüyor! CHP de “Hıyanet Partisi” ise, geride muhalefet kalmıyor! Muhalefeti olmayan siyasi düzen “Demokratik Hukuk Devleti” olabilir mi? Siyasi iktidarın “meşruiyeti” tartışılmaz mı?

Bir TV. Programında ne diyordu bir AKP Milletvekili? “Yasama bizden, Yargı Bizden, Yürütme bizden.”

O halde?

Karada ölüm yok! Ama Okyanus ötesinde “Kanun benim!” diyen bir küresel güç var!

Ve O’nun “Türkiye üzerine hesapları var!” diyerek de sıyırmak olası değil.

Allah sonumuzu hayır etsin!