Engelli Çocuklar ve Eğitimi

131

Engelli çocuk anne-babası olmanın ne demek olduğunu yalnızca başka bir engelli çocuk anne-babası bilir.

Engelli çocuk anne – babası hiçbir zaman böyle bir çocuk sahibi olmak istememişlerdir. Ne de çocuğumuz bu şekilde dünyaya gelmek istemiştir.

Anne-baba, aslında çoğu zaman anne, çocuğunun engelli olduğunu öğrendikten sonra kimi zaman yıllar süren şok, isyan ve durumu kabullenememe süreci yaşar. Bu arada en çok ezilen anneler olmaktadır. Sanki suçlu muamelesi görmektedirler. Çeşitli nedenlerle engelli çocuk dünyaya getiren ailelerin önemli bölümü kendilerini “suçlu” hissediyor. Bu da eşler arasında çatışmalara ve ailenin tüm bireylerinin mutsuzluğuna yol açıyor.

Aileler için özürlü bir bireye sahip olmak, yaşamlarının en zorlu deneyimidir. Özürlü bir çocuğa sahip olduğunda anne babalar ilk olarak hayal kırıklığı yaşarlar. Çocuklarına ne olduğunu bilemediklerinden hayal kırıklığına uğrarlar. Büyük endişe içindedirler. Kendilerini, eş ve yakınlarını ya da sağlık ekibini suçlarlar. Çocuklarına tam teşhis konunca bu duygu ve endişeler kaybolmaz. Çocukların durumunun ne olduğunu kabul etme, birkaç ay veya yılları alabilir.

Sorunlarıyla yalnız kalan ve destek bulamayan aile bireylerinin içinde bulundukları duruma tepkileri farklı oluyor. Engelli çocuğunu eve kapatıp, utanılacak durum gibi gizleyenler de bulunuyor. Kimi de “kader” diyor, içinde bulunduğu durumu kabulleniyor.

Akraba evliliklerinin engelli çocukta önemli risk faktörü olmasına rağmen bu sakıncalı evlilikler ısrarla sürdürülüyor. Engelli çocukların yüzde 28’inin anne ve babaları akrabalardan oluşuyor. Zihinsel engelli çocukların engelli olmasında en büyük etkeni, doğum anında ya da erken çocukluk döneminde yaşadıkları ateşli hastalıklar ve havaleler gibi travmalar oluşturuyor.

Annelerin yüzde 80’i çocuğa korumacı yaklaşıyor, yüzde 83 çocuğunun geleceğinden kaygı duyuyor. “Ben ölürsem o ne olur?” kaygısı yaşayan anne, babadan daha fazla psikolojik sorun yaşıyor. Annelerin yüzde 44 engelli çocuğun bakımında eşleri tarafından yalnız bırakılmaktan yakınıyor.

Aile cephesinde sorunun çözümü için ise önce çocuğun engelini kabul etmek gerekiyor. Aile, bu durumu kabul etmediği sürece eğitim ve rehabilitasyon imkânlarını araştırmıyor.

Eğitimciler olarak ilk önce ailelerin eğitimi gerekmektedir.

Sonra sıra çocuğun eğitimine gelir. Çocuğun bir kez eğitim almaya başladıktan sonra yavaş da olsa bir şeyler öğrenmeye başlaması, hem kendisini hem de anne-babasını mutlu eder. Üstelik her gün okula gitmek, arkadaş edinmek, arkadaş ve öğretmenleriyle gezilere katılmak, çocuğa da, ailesine de iyi gelir.

En ağır durumdaki engelli bir çocuğun bile yapabileceği şeyler var ama buna karşın bu özel çocuk ve gençlerin çoğu evlerinde, dört duvar arasında yaşamak zorunda.

Temel amacımız özürlü çocuklarımızın ve ailelerinin acılarını çok yönlü paylaşmak ve onların eğitim ve rehabilitasyonunu sağlamaktır. Bunun için de uzmanlar nezaretinde

  1. Öncelikle engelli çocukların aileleri eğitilecektir.
  2. Yine engelli çocukların Eğitimi ve Rehabilitasyonu sağlanarak el becerileri geliştirilecektir.
  3. Yeterince eğitim görmüş zihinsel engelliler için istihdam sağlanacak ve işe yerleştirilecektir.
  4. Zihinsel ve bedensel engellilere devletçe tanınmış haklar ve sağlanan kolaylıklar konusunda aileler bilgilendirilecek ve bu haklardan faydalanmaları sağlanacaktır.
  5. Anne ve Babanın ölümü halinde bu çocukların, koruma altına alınarak barındırılmaları sağlanacaktır.