Çoklu Baro Sisteminin Sakıncaları

60

Geçtiğimiz
günlerde iktidar kanadından baroların seçim sisteminin değişmesi hatta
alternatif barolar kurulmasıyla alakalı bir teklif geldi. Yine birkaç gün önce
Ak Parti grup başkan vekili Bülent Turan’la yapılan bir röportajda Turan,
baroların mevcut yapısının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla çoklu baro
sisteminin getirilebileceğinden bahsetti.

            Çoklu baro teklifi barolardan ciddi
bir tepki gördü. 80 baro ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) 19 Mayıs’ta bu
konuyla alakalı ortak bir açıklamaya imza attılar. 1 Haziran Pazartesi günü
barolar bu konuyla alakalı olarak Ankara’da bir araya gelip tepkilerini
gösterecekler.

 

Hükümet Çoklu Baro Sistemini Neden İstiyor?

 

            Hükümetin çoklu baro sistemini
getirmek istemesinin temelde iki sebebi var; İlk sebep, iktidara yakın olan
avukatların baro yönetim kurulu seçimlerinde yeterli oy alamadıkları için baro
yönetim kurullarında görev yapamamaları. (Seçimlerde çarşaf listenin
uygulandığı ve bu nedenle bu duruma istisna teşkil eden barolar da var. Kocaeli
Barosu bunlardan biri). Yani iktidar kendi yandaşlarının barolarda iktidara
gelememesini bir eksiklik olarak görüyor. Baroların, iktidarın özellikle hukuki
hatalarını net bir şekilde ifade ediyor olmalarının da verdiği rahatsızlıkla kendisine
yakın olan kişilerin baro yönetimlerinde yer almalarını hatta bundan da öte
baroların doğrudan doğruya iktidarın güdümünde olmasını istiyor.

            İktidarın çoklu baro sistemini
getirmek istemesinin ikinci sebebi ise iktidarın konuya bakışındaki bulanıklık.
İktidar baroları aynı görüşten kişilerin bir araya geldiği bir çeşit dernek
veya kulüp gibi algılıyor veya öyle görmek istiyor. Çoklu baro sistemine
geçerek de baroları etkinliği olmayan birer fikir kulübü seviyesine indirgemek
istiyor.

            İktidarın çoklu baro sistemini
getirmek istemesinin nedeni ne olursa olsun bu sistem siyasal iktidarın kim
olduğundan bağımsız olarak hukuk sistemini, yargı mekanizmasını ve toplumdaki
adalet duygusunu tamamen felç edecek seviyede büyük sakıncalar taşımaktadır.
Şimdi bu sakıncalardan birkaç tanesine değinelim.

 

Çoklu Baro veya Alternatif Baro Sisteminin
Sakıncaları

 

            Barolar avukatlık mesleğinin
itibarını koruma ve yüceltme, avukatların haklarını koruma ve mesleklerini ifa
ederken karşılaştıkları güçlükleri ortadan kaldırma, avukatların mesleklerini
belli etik kurallar içerisinde gerçekleştirmeleri amacıyla gerektiğinde
disiplin uygulaması yapma gibi misyonları icra ederek vatandaşların kaliteli
bir hukuk hizmeti almalarını sağlamaktadır. Bunlar baroların asli görevidir.
Bunların yanında barolar avukatların dışındaki konularda da aktif olarak
mücadele ederek vatandaşların hukuki koruma altına girmelerini
sağlamaktadırlar. Baroların, toplumumuzda korunmaya en çok muhtaç olan
çocuklar, kadınlar ve hayvanlar için verdikleri mücadele bu kişilerin ve
varlıkların korunması hususunda aynı zamanda bir kamuoyu oluşmasını
sağlamıştır. Çocukların fiziksel ve cinsel istismarının önlenmesi ile mağdur
çocukların haklarının savunulması, kadına yönelik şiddet olaylarına yönelik
tedbirlerin alınması ile mağdur kadınların haklarının korunması ve yine
hayvanlara yönelik şiddet eylemlerine karşı hayvanların hukuk sistemi
içerisinde korunmasının sağlanması için baroların verdiği hukuk mücadelesi
ayakta alkışlanmayı hak etmektedir. Ancak, çoklu baro veya alternatif baro
sistemi söz konusu olduğu zaman toplum içinde zayıf durumda olan bu mağdurların
mağduriyetleri etkin bir şekilde dile getirilemeyeceği gibi, haklarının
korunması için etkin bir mücadele de yapılamayacaktır.

            Yine özellikle gözaltında ve/veya
cezaevlerinde işkence başta olmak üzere yaşanan olumsuzlukları barolardan başka
dile getirecek ve bunlarla mücadele edecek başka bir organizasyon
bulunmamaktadır. Kamu görevlilerini vatandaşa iyi hizmet etmeleri konusunda denetleyen
tek sivil toplum organizasyonu barolardır. Tekraren ifade edeceğimiz üzere;
çoklu baro veya alternatif baro sistemine geçilmesi halinde kamu görevlilerinin
keyfi tavırlarıyla vatandaşa zarar vermeleri hususunun denetlenmesi ve bununla
mücadele edilmesi hususunda baroların etkinliği ortadan kalkacak ve vatandaş
kötü niyetli kamu görevlilerinin elinde pervasızca haksızlığa uğrayacaktır. Çoklu
baro veya alternatif baro sisteminin ilk ve aynı zamanda en büyük sakıncası
budur.

            İkincil olarak; çoklu baro veya
alternatif baro sistemine geçilmesi halinde yeni barolar tamamen siyasi
kimlikler bağlamında oluşacaktır. Bu haliyle barolar birer meslek odası değil
siyasi partilerin arka bahçesi olan fikir kulüpleri derecesine düşecektir. Bu
durum da baroların var oluş gayesine uygun şekilde hareket edememelerine ve asli
görevlerini yerine getirememelerine neden olacaktır.

            Üçüncü olarak; bir üst maddede ifade
ettiğimiz üzere çoklu baro veya alternatif baro sistemine geçilmesi halinde baroların
siyasi düşüncelere göre örgütlenmesi durumu mahkemeler üzerinde de ciddi bir
baskı oluşturacaktır. Aynı mahkeme tarafından aynı konuda, aynı tip davada
tamamen davanın tarafı olan avukatın mensup olduğu baro nedeniyle farklı
kararların verileceği görülecektir. İktidara yakın olan baroya mensup
avukatların taraf olduğu davalar yargı makamlarınca hep daha farklı
değerlendirilecektir. Bu olumsuz durum hukuk mahkemelerinde de aynı olacaktır,
ceza mahkemelerinde de, idari yargıda da… Bu durum yargı sistemini felç
edeceği gibi toplumda adalet duygusunu da ortadan kaldıracaktır.

            Dördüncü olarak; stajyer avukatların
staja kabullerinde, staj süreçlerinin gerçekleşmesinde ve staj bitiminde
ruhsata hak kazanmalarında doğrudan veya dolaylı olarak çifte standart söz
konusu olacaktır. Adalet Bakanlığı, iktidara yakın baroda staj yapan stajyer
avukatlardan istemediği bürokratik prosedürleri diğer barolarda staj yapan
avukatlardan isteyecek bu stajyer avukatlar için staj sürecini
zorlaştıracaktır.

            Beşinci olarak, görevleri gereği
kamu kurumlarıyla ve özellikle emniyet kurumlarıyla sürekli muhatap olan
avukatlara da muhatap olunan kamu kurumları tarafından çifte standart
uygulanması söz konusu olacaktır. İktidara yakın baroya mensup avukatların bu
kamu kurumlarındaki iş ve işlemleri kolayca sonuçlandırılırken, diğer barolara
mensup avukatların iş ve işlemlerinde sürekli hukuka aykırı bürokratik
engellemeler yapılacaktır. Bu durum da avukattan ziyade avukatın temsil ettiği
vatandaşın haklarını kayba uğratacaktır.

            Altıncı olarak, avukatların
mesleklerini ifa ederken dikkat etmeleri gereken bir takım yükümlülükleri
vardır. Bu yükümlülükleri özenli iş görme borcu, avukatlıkla birleşmeyen işleri
yapmama yükümlülüğü, reklam yasağı, avukatlık meslek etiğine uyma yükümlülüğü
vb. şeklinde örnekleyebiliriz. Bu tür yükümlülükleri yerine getirmeme durumunda
da iktidara yakın baroya mensup avukatlar ile diğer barolara mensup avukatlar
arasında çifte standart uygulanacağı muhakkaktır. İktidara yakın olan
avukatların özellikle meslek etiği konusunda daha pervasız hareket edecekleri
ve bu durumun da hem avukatlık mesleğine hem de avukatlık hizmeti alan
vatandaşlara çok büyük zararlar vereceği muhakkaktır. Siyasi görüş esaslı
olarak organize olan barolar aynı zamanda siyasi yol arkadaşları olan
üyelerinin avukatlık mesleğinin niteliğinden doğan yükümlülükleri yerine
getirmemelerine göz yumacaklardır. Bu göz yumma durumu hem avukatlık mesleğinin
prestijini düşürecek hem de vatandaşlar açısından ciddi hak kayıplarına neden
olacaktır.

            Yedinci olarak; vatandaşın ücretsiz
avukatlık hizmeti almasını sağlayan CMK ve adli yardım uygulamalarında ciddi
problemler yaşanacaktır. Bu hizmetler hali hazırda tek elden veriliyor olmasına
rağmen bu haliyle bile zaman zaman küçük de olsa problemler yaşanıyorken çoklu
baro veya alternatif baro sistemine geçilmesi halinde CMK ve adli yardım
uygulamalarında büyük boyutlarda aksaklıklar ve problemler yaşanacak,
vatandaşların adalete ve ücretsiz avukatlık hizmetlerine erişimleri
engellenecektir.

 

“Gözaltına Alındığınızda Bir Allah’ınız Bir de
Avukatınız Var”

 

            Meşhur ceza avukatlarından olan ve
aynı zamanda İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin de kurucusu olan Av.
Ömer Kavili bir twitinde şöyle diyor; “Gözaltına alındığınızda bir Allah’ınız
bir de Avukatınız var; inanmıyorsanız yalnızca Avukatınız var.”

            Yukarıda belirttik ama burada tekrar
etmekte fayda var. Kamu görevlilerinin keyfi tutumlarına karşı vatandaşı
koruyacak tek kişi avukatıdır. Avukat ise yalnız bir kişidir. Resmiyette gücünü
hukuktan, fiiliyatta ise arkasında duran organizasyondan yani barodan alır. Çoklu
baro veya alternatif baro sistemine geçilmesi halinde yani baroların bölük
pörçük hale gelmeleri halinde güçlü bir baronun varlığından bahsedilemez. Güçlü
baro olmayan yerde güçlü avukat da güçlü savunma da olmaz. Vatandaş, kamu
görevlisinin keyfi tavırları altında ezilir. Yani güçlü baro avukattan ziyade
vatandaşın teminatıdır!

 

Çözüm Önerisi

 

            Çoklu baro veya alternatif baro
sistemine geçilmesi halinde doğacak sakıncalar yukarıda saydıklarımızla sınırlı
değildir. Doğacak, doğabilecek başka pek çok sakınca yer almaktadır. İktidarın
amacı gerçekten baroları sadece temsil kabiliyeti yüksek bir yönetim kuruluna
ve yine demokratik seçim sistemine kavuşturmaksa şu üç hususta değişiklik
yapması yeterlidir. Çoklu baro veya alternatif baro sisteminden derhal
vazgeçilerek şu üç değişikliğin yapılması baroları daha demokrat bir yapıya
kavuşturacaktır;

            Birincisi; bütün baroların ve
TBB’nin yönetim kurulu seçimlerinin çarşaf listeyle yapılmasının zorunlu hale
getirilmesi gerekmektedir. Böylelikle en çok oyu alan başkan bütün yönetim
kurulunu tek başına belirleyemez. Her bir yönetim kurulu adayı ayrı ayrı oylanmış
olur. Ve yönetim kurulu tam bir konsensüsle seçilmiş olur.

            İkincisi; TBB’nin yönetim kurulu
seçimlerinde delege sistemi sonlandırılmalı, TBB seçimleri bütün şehir
merkezlerinde sandık kurularak ülkedeki bütün avukatların oy vermeleriyle
gerçekleştirilmelidir.

            Üçüncüsü; Her bir avukat baro
yönetim kurulu üyeliğini, baro başkanlığını, baro denetçiliğini, TBB yönetim
kurulu üyeliğini, TBB başkanlığını ve TBB denetçiliği görevlerinden her birini
hayatı boyunca en fazla iki dönem yapabilmelidir. Bu görevlerde bulunma hakkı
sınırlandırılarak baro yönetimlerinde bir sirkülasyon meydana getirilmelidir.

            Daha demokrat ve daha doğru olan
budur.

Önceki İçerikDoç. Dr. NASRULLAH UZMAN İle 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesinden Sonra Yassıada’yı Konuştuk
Sonraki İçerikBu Salgın Bize Neler, Neler Öğretti…
Avatar photo
1983 yılında Tokat Erbaa’da dünyaya geldi. İlk okulu Ankara’da, ortaokulu Bitlis Tatvan’da, Lise’yi Bursa’da okudu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. 2003 yılında bu okulu terk edip Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 2008 yılında bu okuldan mezun oldu. Yüksek lisansını 2019 yılında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini devam ettirmektedir. 2018 yılında siyasetle de ilgilenen yazar, 2019 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın üyesi olmuş ve 2023 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın başkanlığı görevine seçilmiştir. 2018 yılında bu yana Kocaeli’de köşe yazıları yazmakta ve yazıları Kocaeli’nin muhtelif yerel basın kuruluşlarının yanı sıra Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yayınlanmaktadır. Yine 2018 yılından bu yana ülke genelinde barolarda eğitimler ve Kocaeli’de yerel STK’larda konferanslar vermektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ESERLERİ : A. YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1) Katılım Bankacılığı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020. 2) Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye, Melekler Yayıncılık, Kocaeli, 2020. 3) Türk’ün Ustalarla İmtihanı, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık, 2023. B. YAYINLANMIŞ AKADEMİK MAKALELERİ 1) Tahkim Sözleşmesinin Unsurları – Leges Hukuk Dergisi, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Vefa Andacı, Ekim 2020, Y:11, S: 130, s. 112-133. 2) Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na (Viyana Sözleşmesi / CISG) Göre Taşıma Halindeyken Satılan Mallara İlişkin Hasarın İntikali – Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 335-360. 3) Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde Önalım, Alım, Geri Alım ve Öncelik Hakları - Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 1-59. 4) Faiz ve Vade Farkı Kavramlarının Hukuki Niteliklerinin Karşılaştırılması – Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler, Dora Basım, Bursa, 2021, s. 19-41. 5) Anonim Şirketlerde Payın ve Pay Senetlerinin Devri - Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler II, Dora Basım, Bursa, 2022, s. 313-336. 6) Limited Şirketlerde Pay Devri – Bilimsel Araştırmalar, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 113-130. 7) Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü Nedeniyle Sözleşmeden Dönme, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2023, S:28, s. 133-161.