Doç. Dr. NASRULLAH UZMAN İle 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesinden Sonra Yassıada’yı Konuştuk

65

(Üçüncü  Bölüm)

 

 

Çetinoğlu: Sonra Yassıada günleri
başladı…

 

Doç. Dr. Uzman: Demokrat Partililerin
yargılanacakları yer olarak Marmara Denizi’nde, Burgaz Adası’nın 2,5 mil
batısında 47 metre yüksekliğinde, 180 metre genişliğinde ve 280 metre
uzunluğundaki Yassıada seçildi. Yassıada, 1947 yılında Hidiv İsmail Paşa’nın
mirasçılarından satın alınmış olup Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrinde
Deniz Topçu ve Harekât Sınıf Okulları Eğitim Tesisi olarak hizmete tahsis
edilmişti. Yassıada’nın modern askerî tesislere kavuşturulması ise Demokrat
Parti döneminde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Sadık Altıncan’ın çabaları
ile gerçekleşti. Emekli olduktan sonra Demokrat Parti’den milletvekili seçilen
Sadık Altıncan, ne hazindir ki 27 Mayıs’tan sonra diğer DP’lilerle birlikte
Yassıada’da yargılananlar arasında yer aldı. Üstelik kendisinin armağan ettiği
bir tüfeğin sergilendiği vitrinin hemen yanındaki odaya hapsedildi.

Ankara’da
Harp Okulu’nda, İstanbul’da ise Davutpaşa Kışlası’nda tutulan Demokrat Partililer,
yoğun güvenlik tedbirleri altında Yassıada’ya sevk edildi. DP’lilerin
Yassıada’ya sevk işlemleri darbeden 2 gün sonra başladı ve yaklaşık 20 gün
içerisinde tamamlandı. 14 Haziran 1960 târihi itibâriyle Harp Okulu’nda tutulan
toplam Demokrat Partili milletvekili ve bakan sayısı yalnızca 48’di.18 Haziran
1960 târihi itibâriyle Demokrat Partili milletvekili ve bakanlar Yassıada’ya
sevk edildi.

Harp
Okulu’ndaki DP’liler Yassıada’ya götürülmek üzere Etimesgut havaalanından
nakliye uçaklarına bindirildi ve Yeşilköy Havaalanına getirildi. Buradan da
Yeşilyurt’taki iskeleye getirildi ve vapurla Yassıada’ya sevk edildi. Birçok
DP’li, Harp Okulu’nun kapısından çıktıkları andan Yassıada’ya getirilene kadar
şiddet ve hakarete mâruz kaldı. Adnan Menderes ve Celal Bayar ise diğerlerinden
ayrı olarak farklı uçaklarla Yeşilköy Havaalanına getirildi. Herhangi bir kötü
muameleye de mâruz kalmadılar.

27
Mayıs’tan hemen sonra Ankara ve İstanbul’da gözaltına alınıp Yassıada’ya
nakledilen Demokrat Partili sayısı 592’ydi. Bunlar arasında Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Bakanlar, DP’li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı, Hava ve Deniz
Kuvvetleri Komutanları, valiler ve yüksek bürokratlar vardı. Sonradan bazı
polis şefleri ve yolsuzluklara adı karışan bir kısım işadamı da Yassıada’ya
sevk edilecekti. DP milletvekillerinin tamamı gözaltına alındı; ancak Demokrat
Parti listesinden bağımsız milletvekili seçilen Ali Fuat Cebesoy’a dokunulmadı.
Gözaltına alınanlar arasında DP’li 7 kadın milletvekili de vardı. Demokrat
Partililer Yassıada’da üç gruba ayrıldı ve özel bölmelere yerleştirildi. Buna
göre Celal Bayar ve Adnan Menderes, pencereleri demirli özel odalara
yerleştirildi ve başlarına muhafız olarak birer subay dikildi. Subayların,
sanıklarla konuşmaları yasaklandı ve odalarına dinleme cihazları yerleştirildi.
Her ikisi de arkadaşlarından tecrit edildi. İkinci grubu güney bölgedeki
binalara yerleştirilen eski bakanlar ve DP Tahkikat Encümeni üyesi
milletvekilleri oluşturdu. Üçüncü grubu oluşturan milletvekilleri ve diğer
tutuklular ise topluca koğuşta tutuldu.

 

Çetinoğlu: ‘Disiplini
sağlamak’ maksadıyla neler yapıldı?

 

Doç. Dr. Uzman: Yassıada’da
tutuklu bulunan Demokrat Partililer sabah saat 07.00’de kalkıyorlar ve
kahvaltılarını saat 07.30-08.00 arasında yapıyorlardı. Demokrat Partililer
kahvaltıya, yemek yedikleri barakalara, havalandırmaya veya mahkemeye tek sıra
hâlinde askerlerin gözetimi altında gidiyorlar ve bu sırada birbirleriyle
konuşturulmuyorlardı. Konuşma yasağı yemek yedikleri esnada da geçerliydi. Ada’daki
yemekler zaman zaman tatsız ve doyurucu olmaktan uzak bulunuyor ve şikâyet
konusu oluyordu. Sabah kahvaltısında ise bazı günler farklılık göstermekle
birlikte peynir, reçel, tereyağı, zeytin ve çay veriliyordu. Saat 12.00’de olan
öğlen yemeğinde yine bazı günler farklılık olmakla birlikte et yemeği, pilav,
makarna, kuskus ve hoşaf; saat 18.00’deki akşam yemeğinde ise çorba, ıspanak ya
da pırasa veya kapuska ve her akşam yoğurt veriliyordu. Birçok milletvekili
Yassıada’da kaldığı süre boyunca psikolojik ve fiziki şartların sebep olduğu
problemler neticesinde kilo kaybetti.

Tevfik
İleri’nin günlüklerinden öğrenildiği üzere 11 Ağustos 1960 târihinde Demokrat
Partililere Yassıada’ya dâir bir dizi kısıtlamalar ve kurallar içeren birer
tâlimatnâme dağıtıldı.

Çetinoğlu: Tâlimatnâmede
neler yazılydı?

Doç. Dr. Uzman: Bu kural ve
kısıtlamaların bazıları şunlardı:


Nezârette bulunan şahıslar, günde bir defa ve en yakın akrabalarına sağlık
durumları ile ilgili mektup yazabilirler.


Resmî ve özel müesseselerle yapılacak işler için özel madde tasrih edilerek
tanzim edecekleri vekâletnameler her hafta cuma günü gönderilecektir.


Vefat edenlerin tespit edilen aile adresleri varsa, vefat haberi Boğazlar ve
Marmara Deniz Kolordu Komutanlığı’nca ailesine bildirilecek, PTT masrafı ise
ailesinden veya üzerinde çıkan paradan alınacaktır.


Vefat eden kişi hemen morga kaldırılacak, askerî hâkim, sorgu hâkimi ve
Cumhuriyet Savcısı gerek gördüğü takdirde en az iki doktor tarafından otopsi
yapılacaktır.


Nezâret altında bulunan kişilerin çamaşırları yıkanmak üzere hiçbir şekilde
evlerine gönderilmeyecektir.


Genel vekâletname düzenlenmesi yasaktır. Nezâret altında bulunan kişilere yemek
ve ilaç parası hâriç, ayda 100 lirayı geçmemek üzere para gönderilebilecek.


İlaçlar birer günlük olarak verilecek, bir doktor veya bir hastane nezâreti
altında kişilere ayrılacak veya tanzim edilecek.


İaşe bedeli her ay sonunda kendilerinden alınacak.

 

Bu
talimatnameye göre Yassıada’da gerekli düzenlemeler yapıldı; Demokrat
Partililer 50 kelime ile sınırlı da olsa aileleriyle mektuplaşmaya başladı;
koğuşta geçirdikleri zamanlarda ise bol bol kitap okuduve yabancı dil çalıştı.
Bunların yanı sıra Demokrat Partililer birbirlerine hikâye anlattıkları gibi
neredeyse her akşam aralarından birine konferans verdirdiler. Bu konferanslarda
Tahsin Yazıcı Kore hatıralarını anlatırken; Burhan Belge felsefe; Altemur Kılıç
Amerika; Ekrem Cenani İngiltere’de parlamentarizm ve Rıfkı Sâlim Burçak Türk
dış politikası konularında konuşma yaptı. Fatin Rüştü Zorlu Yeni Harman
sigarasının paket kapaklarını kırmızı ve mavi renge boyayarak bir deste
iskambil kâğıdı yaparak bazı akşamlar yemekten sonra koğuş arkadaşlarına
iskambil kâğıtlarından fal bakarak vakit geçirdi. Akşam 9 ise -ışıklar açık
olmak şartıyla- herkes için yatma saatiydi. Demokrat Partililer, haftada bir
olmak üzere hamamdan faydalanıyor; tıpkı hamam gibi kantine ve berbere de
sırayla gidiyorlardı. Banyo bulunan birinci ve ikinci koğuştakiler dışında
kalan vekiller, banyo ihtiyaçlarını subaylara ait duşlarda yarım saat süreyle
gideriyorlardı. Banyo günleri dışında yıkanma ihtiyacı duyanlar ise nöbetçi
subaydan izin çıkması halinde banyo olan koğuşlara gidiyorlar; izin çıkmaması
halinde ise mintax şişelerine su doldurup radyatörün üzerinde ısıtmak suretiyle
tuvalette duş almak durumunda kalıyorlardı. Mektup veya paketleri gelenler,
öğleden sonra tesellüm bürosuna çağırılıyordu. Tevfik İleri’nin ifâdesiyle bu
zaman dilimi yakınlarından gelen mektup, eşya veya bir haber alacakları için
günün en heyecanlı ve en mutlu saatleriydi. Haftada bir 3-4 koğuş bir arada
hava almaya çıkarıldığı zamanlarda ancak ayrı koğuşlarda kalanlar birbirlerini
görmek ve konuşmak fırsatı bulabiliyordu. Bakanların durumu ise vekillerden
biraz da farklıydı; onlar, vekillerden ve diğer Demokrat Partililerden daha
sıkı bir denetime tâbi tutuluyordu. Bakanlar, dörder kişilik odalarda kalıyor
ve oda arkadaşlarından başka herhangi bir kişiyle görüştürülmüyordu.
Yassıada’da Demokrat Partililere günde yarım saat havalandırma hakkı tanınmışsa
da bakanlar ilk üç ay boyunca havalandırmaya çıkarılmamıştı. Yemeğe muntazam
aralıklı tek sıra halinde giden ve dörder kişilik masalarda oturtulan
bakanların, diğer masalardaki bakanlarla konuşmalarıkesinlikle yasaktı.

Demokrat
Partililer, Yassıada’da son derece sıkı güvenlik önlemleri altında tutuluyordu;
Yassıada’nın güvenliğini muhrip ve hücumbotlar sürekli devriye gezmek suretiyle
sağlıyordu.

 

Çetinoğlu: Ziyâretçilere
tanınan haklar ve riâyeti mecbûrî tedbirler nelerdi?

 

Doç. Dr. Uuzman: Güvenlik
tedbirlerinden Yassıada’daki yakınlarını ziyâret etmek isteyen siviller de
nasibini alıyordu; mesela aileleri, şâhitleri ve duruşmaları tâkip edenleri
Yassıada’ya götüren Fenerbahçe Vapuru’nda yolcuların ancak tuvalete gitmek için
yerlerinden kalkmalarına izin veriliyordu. Millî Birlik Komitesi tarafından
hazırlanan “Yassıada broşürü” ise henüz hüküm giymemiş olan sanıkları daha işin
başında “hükümlü” gibi gösteriyordu.

Yassıada’da
Demokrat Partililerin, kendilerine zarar verebilecekleri düşüncesiyle bıçak,
jilet gibi delici ve kesici âlet bulundurmaları yasaktı. Bu yüzden meyveleri
bile elleriyle soymak durumunda kalıyorlardı.

 

Çetinoğlu: Yassıada
muhakemeleri nasıldı?

 

Doç. Dr. Uzman: Millî Birlik
Komitesi mevkuf bulunan Demokrat Partililerin bir yandan Yassıada’ya sevkini
sağladığı gibi diğer yandan da yargılanmalarını sağlayabilmek için gerekli
hukukî düzenlemeleri gerçekleştirdi. Bu kapsamda Millî Birlik Komitesi
üyelerinin imzasıyla 12 Haziran 1960’da 27 Maddeden oluşan “1924 târih ve 491 sayılı Teşkilatı Esasiye
Kanunu’nun bâzı hükümlerinin kaldırılması ve bâzı hükümlerinin değiştirilmesi
hakkındaki geçici kanun
” kabul edildi. Söz konusu kanunun 27 Mayıs 1960’tan
itibâren geçerli olduğu ifâde edildi. Kanunun birinci bölümünde “İktidar
Partisi idârecileri tarafından Anayasa’nın çiğnenmesi, Türk Milletinin bütün
fert ve insanlık hak ve hürriyetlerinin ve masuniyetlerinin ortadan
kaldırılması, muhalefet murakabesi işlemez hâle getirilerek tek parti
diktatoryası kurulması suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi fiilen bir parti
grubu durumuna düşürülmüş ve meşruluğunu kaybetmişti. Ordu Dâhili Hizmet
Kanunu’nun 34. maddesi ile ‘Türk yurdunu ve Teşkilâtı Esasiye Kanunu ile tâyin
edilmiş olan Türk Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumak’ vazifesi kendisine
verilmiş olan Türk Ordusu, vatandaşı birbirine düşürmek suretiyle Türk Vatanını
ve millî varlığı tehlikeye koymuş olan eski iktidara karşı bu mukaddes kanunî
vazifesini yerine getirmek ve Hukuk Devletini yeniden kurmak için Türk Milleti
adına harekete geçerek, Milleti temsil vasfını kaybetmiş olan Meclisi dağıtıp
iktidarı, geçici olarak, Millî Birlik Komitesi’ne emânet etmiştir.” denilerek
darbeye meşruiyet kazandırılmak isteniyordu. Kanunun 24. Maddesi ile 1924
Anayasası’nın neredeyse yarısı yürürlükten kaldırılıyordu. Bu sâyede
Cumhurbaşkanı Bayar’ın yargılanmasının önü açıldığı gibi 65 yaşını geçenlerin
idam edilemeyeceği hükmü de kaldırılmış oluyordu. Esâsen geçici bir Anayasa
işlevi üstlenen bu kanunla MBK, kanun yapma yetkisi de dâhil olmak üzere birçok
yetkiyi uhdesinde topladı. Kanunun 6. Maddesiyle de DP’lileri yargılamak üzere
“Yüksek Adalet Divanı” ve “Yüksek Soruşturma Kurulu” oluşturuldu.

 

Çetinoğlu: Yüksek Adâlet
Divanı hakkında neler söylemek istersiniz?

 

Doç. Dr. Uzman: Yüksek Adalet
Divanı’nın işlerini kolaylaştırmak için askerî rejimin seçtiği 30 kişiden
oluşan Yüksek Soruşturma Kurulu, 7 Temmuz 1960’ta, Yargıtay 6. Ceza Dâiresi
Başkanı Celalettin Kurelma’nın başkanlığında çalışmalarına başladı. Ancak
Celalettin Kurelma’nın sağlık nedenleriyle görevini bırakması üzerine Yüksek
Soruşturma Kurulu başkanlığına Hayrettin Şakir Perk getirildi. Yüksek
Soruşturma Kurulu’nun çalışmaları sırasında sanıklar ve yakınları mal beyanına
tâbi tutuldu. Bazılarının taşınır ve taşınmaz malları hakkında ihtiyatî haciz
kararı alındı. Soruşturma süresince sanıklar, avukatlarıyla görüştürülmediği
gibi haklarında düzenlenen belgeleri incelemelerine de izin verilmedi. Yüksek
Soruşturma Kurulu’na bağlı olarak oluşturulan alt kurullar 1960 yılının Temmuz
ortalarında Yassıada’ya giderek başta Celal Bayar ve Adnan Menderes olmak üzere
bütün sanıkları sorguladı. Dolayısıyla Yassıada’da açılacak dâvâları Yüksek
Soruşturma Kurulu belirledi. 10 yıl boyunca Türkiye’yi yöneten Demokrat Parti
kadrosunu yargılamakla görevli hâkimler, görev yerleri olan Yassıada’ya 3 Ekim
1960 târihinde gitti. Hâkimler için Heybeliada’daki Panorama Oteli, aylığı
2.000 lira olmak üzere kiralanıp lojman hâline getirildi ve etrafı tel
örgülerle çevrilerek “yasak bölge” ilan edildi. Yassıada hâkim ve savcıları,
yaklaşık bir yıl boyunca burada konakladı. Görevlerine ise Cumhurbaşkanlığı’na
ait Acar motoru ile gidip-geldi. Atatürk’e ait Savarona Yatı da Yüksek Adalet
Divanı üyelerinin emrine tahsis edildi.

14
Ekim 1960 târihinde başlayan Yassıada yargılamalarında toplam 19 ayrı dâvâ
görüldü.

 

Çetinoğlu: Dâvâ
dosyalarının isimleri hakında biligi verebilir misiniz?

Doç. Dr. Uzman: Demokrat
Partililerin Yassıada’da yargılandıkları 19 dâvânın alfabetik olarak sıralaması
şöyleydi:

1-
Anayasayı İhlal Dâvâsı (Esas No: 1960/1)

2-
Ankara ve İstanbul Olayları Dâvâsı (Esas No: 1960/4)

3-
Arsa Dâvâsı (Esas No: 1960/6)

4-
Barbara Dâvâsı (Esas No: 1960/18)

5-
Bebek Dâvâsı (Esas No: 1960/8)

6-
Çanakkale ve Geyikli Olayları Dâvâsı (Esas No: 1960/30)

7-
Değirmen Dâvâsı (Esas No: 1960/15)

8-
Demokrat İzmir Gazetesi’nin Tahribi Dâvâsı (Esas No: 1960/32)

9-
Gemi (İpar-Transport) Dâvâsı (Esas No: 1960/13)

10-
İstimlak Yolsuzluğu Dâvâsı (Esas No: 1961/8)

11-
Kayseri Olayları Dâvâsı (Esas No: 1960/31)

12-
Köpek Dâvâsı (Esas No: 1960/2)

13-
Örtülü Ödenek Dâvâsı (Esas No: 1960/21)

14-
Radyo Dâvâsı (Esas No: 1960/20)

15-
Topkapı Olayları Dâvâsı (Esas No: 1960/7)

16-
Vatan Cephesi Dâvâsı (Esas No: 1960/7)

17-
Vinylex Dâvâsı (Esas No: 1960/11)

18-
Zimmet (Hayrettin Erkmen-Zeyyad Mandalinci) Dâvâsı (Esas No: 1960/10)

19-
6-7 Eylül Olayları Dâvâsı (Esas No: 1960/3)

 

Çetinoğlu: Yargılamalar
hakkındaki açıklamalarınızla röportajımızı biteriblir miyiz?

 

Doç. Dr. Uzman: Yassıada
yargılamaları, 14 Ekim 1960 târihinde başladı ve 15 Eylül 1961 târihinde
tamamlandı. Dolayısıyla Yassıada yargılamaları, Yassıada’daki büyük spor salonu
gereken değişiklikler yapılarak duruşmalara tahsis edildi. Yüksek Adalet Divanı
üyelerinin oturacakları yerin arkasında büyük harflerle “ADALET MÜLKÜN
TEMELİDİR” levhası; bu yazının sol tarafına Atatürk’ün bronzdan bir maskı ve
maskın yanına da bir Türk bayrağı asıldı. Yüksek Adalet Divanı üyelerinin
oturduğu kısım, kapının tam karşısında yer alacak şekilde yerleştirildi ve bu
kısmın sağ tarafı sanıklara ayrıldı. Sol taraf ve sanıkların bulunduğu kısmın
arkası ise dinleyicilere tahsis edildi. Duruşma salonuna Ordu Film Merkezi
tarafından üç kamera yerleştirildi ve duruşmalar kayıt altına alındı.

Yassıada
dâvâları 14 Ekim 1960’dan karar günü olan 15 Eylül 1961’e kadar toplam 11 ay 1
gün devam etti. Bu süre zarfında 203 gün boyunca dâvâlara bakıldı. 203 günde,
53’ü Anayasa Dâvâsı, 4’ü Köpek Dâvâsı, 20’si 6-7 Eylül Olayları Dâvâsı, 7’si Bebek
Dâvâsı, 5’i Viny-lex Dâvâsı, 5’i Zimmet-İrtikâp Dâvâsı, 3’ü Arsa Dâvâsı, 5’i
Değirmen Dâvâsı, 6’sı Barbara Dâvâsı, 13’ü Örtülü Ödenek Dâvâsı, 6’sı Radyo Dâvâsı,
24’ü Topkapı Olayları Dâvâsı, 11’i Çanakkale Dâvâsı, 13’ü Kayseri Dâvâsı, 16’sı
Demokrat İzmir Dâvâsı, 52’si Ankara ve İstanbul Olayları Dâvâsı, 16’sı Vatan
Cephesi Dâvâsı ve 13’ü de İstimlâk Dâvâsı olmak üzere toplam 287 celse yapıldı
ve bu celseler 1033 saat sürdü. Yassıada’da toplam 19 dâvâ görüldü. Bunlardan
“Değirmen Dâvâsı” zaman aşımına uğradığı için düştü; diğer dâvâlar ise
Anayasayı İhlal Dâvâsı ile birleştirildi. Yüksek Soruşturma Kurulu, Yassıada’da
görülen 19 dâvânın yanı sıra bazı dâvâlar hakkında da da

Önceki İçerikİçi Boşaltılan Kavramlar
Sonraki İçerikÇoklu Baro Sisteminin Sakıncaları
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.